Editing Utsuro no Hako - Türkçe:1. Cilt 10,876. Defa

Jump to navigation Jump to search

Warning: You are not logged in. Your IP address will be publicly visible if you make any edits. If you log in or create an account, your edits will be attributed to your username, along with other benefits.

The edit can be undone. Please check the comparison below to verify that this is what you want to do, and then save the changes below to finish undoing the edit.

Latest revision Your text
Line 1: Line 1:
 
Bugün '2 Mart'. Bugün '2 Mart' olması gerekiyordu.
 
Bugün '2 Mart'. Bugün '2 Mart' olması gerekiyordu.
   
Neden bugünkü tarihi doğruluyorum ki?
+
Neden bugünkü tarihi onaylıyorum ki?
   
...Muhtemelen Mart olmasına rağmen gökyüzünün hala bulutlu olmasından dolayı. Muhtemelen kesin bu yüzden. Havadan dolayı biraz hüzünlüyüm; son zamanlarda mavi gökyüzü bulutların arkasında saklanıyor.
+
...Muhtemelen Mart olmasına rağmen gökyüzünün hala bulutlu olmasından dolayıdır. Muhtemelen kesinlikle bundan dolayıydı. Hava yüzünden biraz hüzünlüydüm; son zamanlarda mavi gökyüzü bulutların arkasında saklanıyordu.
   
Of, acaba hava ne zaman açılacak?
+
Of, acaba hava ne zaman açılacaktı?
   
 
Okul başlamadan önce sınıfta camdan bakınıp, önemsiz şeyler hakkında öylece düşünüyordum.
 
Okul başlamadan önce sınıfta camdan bakınıp, önemsiz şeyler hakkında öylece düşünüyordum.
   
Sanırım kendimi iyi hissetmediğim için böyle düşünüyorum. Hayır, kendimi kötü hissetmiyorum. Kendimi her zaman hissettiğim gibi hissediyorum. Sadece... huzursuzum. Tam açıklayamıyorum, aniden gölgesiz kalan bir tek benmişim gibi bir his. Daha çok 'bişeyler anlaşılmaz şekilde tuhaf' gibisinden bir huzursuzluk.
+
Herhalde bu kendimi iyi hissetmediğim için bu düşüncelere kapılmıştım. Hayır, kendimi kötü hissetmiyordum. Kendimi her zaman hissettiğim gibi hissediyordum. Sadece... rahatsızdım. Tam açıklayamıyorum, ama sanki bir tek benim gölgem eksikmiş gibi bir histi. Daha çok 'anlaşılmaz bir tuhaflık var' şeklinde rahatsızlıktı.
   
...Garip. Bir sebep bulamıyorum. Dün garip hiçbir şey olmamıştı, bu sabah kahvaltı ettim, trende okula gelirken en sevdiğim sanatçının yeni albümünü dinledim, ve denk gelip izlediğim fal programından bana sıradan bir 'ortalama şans' falı çıkmıştı.
+
...Garip. Bir sebep bulamıyordum. Dün garip hiçbir şey olmamıştı, bu sabah kahvaltı ettim, en sevdiğim sanatçının yeni albümünü trende dinledim, ve denk gelip izlediğim fal programından sıradan bir 'ortalama şans' falı çıkmıştı.
   
Üstünde durarak kafamı daha fazla yormamaya karar verdim, ve çantamdan bir Umaibo<ref name="Umaibo">Umaibō (うまい棒) veya "lezzetli çubuk," küçük, şişkin, silindirik bir tahıl atıştırmalığıdır. Japonya'da bakkalların bir çoğunda tatlı reyonunun en alt rafında bulunur.</ref> çıkardım. Bugünkü Umaibo domuz eti tadındaydı. Bir ısırık aldım. Ne kadar yersem yiyeyim, tadından asla bıkmıyorum.
+
Üstünde durarak kafamı daha fazla yormamaya karar verdim, ve çantamdan bir Umiabo<ref name="Umaibo">Umaibō (うまい棒) veya "lezzetli çubuk," küçük, şişkin, silindirik bir tahıl atıştırmalığıdır. Japonya'da bakkalların bir çoğunda şeker reyonunun en alt rafında bulunur.</ref> çıkardım. Bugünkü Umaibo domuz eti tadındaydı. Bir ısırık aldım. Ne kadar yersem yiyeyim, tadından asla bıkmıyorum.
   
 
"Yine mi Umaibo? Gerçekten onlara doyamıyorsun değil mi? Sürekli Umaibo yersen kanın Umaibo rengine dönüşür, biliyorsun değil mi?
 
"Yine mi Umaibo? Gerçekten onlara doyamıyorsun değil mi? Sürekli Umaibo yersen kanın Umaibo rengine dönüşür, biliyorsun değil mi?
Line 21: Line 21:
 
"Kim bilir!"
 
"Kim bilir!"
   
Benimle dalga geçen bu kız, sınıf arkadaşım Kokone Kirino'ydu. Uzun ile çok uzun arasında olan kahverengi saçı, başının arkasında yüksek bir konumda at kuyruğu şeklinde bağlıydı. Kokone sürekli saç şeklini değiştirirdi, ama kendisi şimdiki halini oldukça beğenmişe benziyordu. En azından, bana öyle gelmişti; son zamanlarda Kokone'nin sadece bu saç tarzını kullandığı hissine kapıldım.
+
Benimle dalga geçen kız sınıf arkadaşım Kokone Kirino'ydu. Uzun ile çok uzun arasında olan kahverengi saçı, başının arkasında yüksek bir konumda at kuyruğu şeklinde bağlıydı. Kokone sürekli saç şeklini değiştirirdi, ama kendisi şimdiki halini oldukça beğenmişe benziyordu. En azından, bana öyle gelmişti; son zamanlarda Kokone sadece bu saç tarzını kullandığı hissine kapıldım.
   
 
Kokone gelişigüzel bir şekilde yanımdaki yeri kaptı. Mavi el aynası yardımıyla makyajını yapmaya başladı. Aynı zamanda erkek olarak ismini pek bilmediğim bir araçtan faydalanıyordu. Keşke bu kadar çabayı sırf makyaj yapmaya değil, her şeye sarf etseydi.
 
Kokone gelişigüzel bir şekilde yanımdaki yeri kaptı. Mavi el aynası yardımıyla makyajını yapmaya başladı. Aynı zamanda erkek olarak ismini pek bilmediğim bir araçtan faydalanıyordu. Keşke bu kadar çabayı sırf makyaj yapmaya değil, her şeye sarf etseydi.
   
"Bir düşününce, senin bir çok mavi eşyan var değil mi?"
+
"Durup düşününce birçok mavi şeye sahipsin sen değil mi?"
   
 
"Ah, evet, maviyi seviyorum... Aa, doğru, Kazu! Bugün bende bir farklılık yok mu? Yok mu?" Kokone bana bu soruyu parlayan gözlerle sordu.
 
"Ah, evet, maviyi seviyorum... Aa, doğru, Kazu! Bugün bende bir farklılık yok mu? Yok mu?" Kokone bana bu soruyu parlayan gözlerle sordu.
Line 33: Line 33:
 
Ben nasıl bilebilirdim ki? Birden sorarsan cevap veremem ki.
 
Ben nasıl bilebilirdim ki? Birden sorarsan cevap veremem ki.
   
"Sana bir ipucu vereyim! Cazibe noktam ile alakalı!"
+
"Sana bir ipucu vereyim! Cazibem değişti!"
   
 
"Ha?"
 
"Ha?"
Line 41: Line 41:
 
"Oha, dur! Neden göğüslerim?!"
 
"Oha, dur! Neden göğüslerim?!"
   
Yani, sürekli göğüs ölçünün D'ye geçmesiyle övünüyordun, o yüzden göğüslerinden bahsettiğinden emindim..
+
Yani, sürekli göğüs ölçünün D alanına geçmesiyle övünüyordun, o yüzden göğüslerin olduğuna emindim..
   
 
"Tabi ki gözlerim benim cazibe noktam! Ve her neyse, göğüsler birden büyümez! Ya da öyle olmasını mı isterdin?! Sapık! Göğüs delisi!"
 
"Tabi ki gözlerim benim cazibe noktam! Ve her neyse, göğüsler birden büyümez! Ya da öyle olmasını mı isterdin?! Sapık! Göğüs delisi!"
Line 47: Line 47:
 
"...Özür dilerim."
 
"...Özür dilerim."
   
Öyle kendi kendine karar verdiği cazibe noktasının gözleri olduğunu bilmem imkansızdı, ama o an için sadece özür diledim.
+
Öyle kendinden menkul bir cazibe noktasını bilmem imkansızdı, ama şimdilik sadece özür diledim.
   
 
"...Ee?"
 
"...Ee?"
Line 65: Line 65:
 
"İşin aslını söylemek gerekirse bugün rimel sürdüm. Nasıl gözüküyor? Nasıl?
 
"İşin aslını söylemek gerekirse bugün rimel sürdüm. Nasıl gözüküyor? Nasıl?
   
Hiçbir farkını göremiyordum. Dün nasıl göründüğünü ve bugün nasıl göründüğünü ayırt edemiyordum.
+
Hiçbir farkını göremiyordum. Dün nasıl gözüktüğünü ve bugün nasıl gözüktüğünü ayırt edemiyordum.
   
 
"......yok, gerçekten öyle bir şey hakkında yorum yapamam," ona bütün olağan samimiyetimle söyledim - ve bana kurduğu tuzağa düştüm.
 
"......yok, gerçekten öyle bir şey hakkında yorum yapamam," ona bütün olağan samimiyetimle söyledim - ve bana kurduğu tuzağa düştüm.
Line 83: Line 83:
 
"Âşk çekişmeniz sona mı erdi?"
 
"Âşk çekişmeniz sona mı erdi?"
   
Döndüğümde ilk gördüğüm şey bir sağ kulaktaki üç küpeydi. Okulumda tek bir kişide böyle küpeler vardı.
+
Döndüğümde ilk gördüğüm şey bir sağ kulaktaki üç küpeydi. Okulumda tek bir kişide böyle pirsing vardı.
   
 
"...Daiya. Onun âşk çekişmesiyle uzaktan yakından alakası yoktu. Öyle bir kanıya nasıl vardın?"
 
"...Daiya. Onun âşk çekişmesiyle uzaktan yakından alakası yoktu. Öyle bir kanıya nasıl vardın?"
   
Arkadaşım Daiya Oomine itirazıma sadece dudak büktü. Evet, her zamanki gibi kibirliydi. Gerçi, Daiya gibi birisinin kendini aşağılaması garip olurdu. Ne de olsa bu kadar uçuk aksesuar takmayı tercih eden oydu, ve okul kurallarına uymamakla kalmayıp, kasten o kuralları umursamadığını gösteriyordu.
+
Arkadaşım Daiya Oomine itirazıma sadece dudak büktü. Evet, her zamanki gibi kibirliydi. Gerçi, Daiya gibi birisinin kendini aşağılaması garip olurdu. Ne de olsa bu kadar uçuk aksesuar giyinmeyi seçen oydu, ve okul kurallarına uymamakla kalmayıp, kasten o kuralları umursamadığını gösteriyordu.
   
"Ama gerçekten de rimeli fark etmedin mi? Aradaki fark benim bile gözüme çarptı. Ve ben kesinlikle, tamamen ona karşı ilgisiz biriyim."
+
"Ama gerçekten de rimeli fark etmedin mi? Aradaki fark benim bile gözüme çarptı. Ve ben kesinlikle, tamamı ile ona karşı ilgisiz biriyim."
   
 
"...Gerçekten mi?"
 
"...Gerçekten mi?"
   
Onlar komşu ve anaokulundan beri çocukluk arkadaşlarıydı. Ona karşı ilgisiz olduğu şüphesiz yalandı. O bir kenara Daiya'nın bile fark ettiği şeyi gözden kaçırmak küçük bir sorun olabilirdi. Çünkü O diğerlerine karşı tamamen ilgisiz kalır, insanlara bakmazdı bile.
+
Onlar komşu ve anaokulundan beri çocukluk arkadaşlarıydı. Ona karşı ilgisiz olduğu şüphesiz yalandı. O bir kenara Daiya'nın bile fark ettiği şeyi gözden kaçırmak küçük bir sorun olabilirdi. Çünkü o başka insanlara karşı tamamen ilgisiz ve başkalarına doğru başını bile çevirmezdi.
   
 
"...Ama, yani."
 
"...Ama, yani."
Line 99: Line 99:
 
Kokone'nin dün de rimel sürdüğü hissine kapılmıştım.
 
Kokone'nin dün de rimel sürdüğü hissine kapılmıştım.
   
"Anladım, anladım, Kazu. Kaşara 'seninle ilgilenmiyorum' demek istedin. Sana katılıyorum. Ben de aynı fikri benimseyeceğim. Ama lafımı esirgemeden yapacağım."
+
"Anladım, anladım, Kazu. Kaşara 'seninle ilgilenmiyorum' dedin. Sana katılıyorum. Bende aynı fikri benimseyeceğim. Ama lafımı esirgemeden yapacağım."
   
 
"Seni art niyetli sınıf başkanı! Seni çok iyi duyabiliyorum!"
 
"Seni art niyetli sınıf başkanı! Seni çok iyi duyabiliyorum!"
Line 105: Line 105:
 
Daiya keskin kulaklı kızı aldırmadan konuşmaya devam etti.
 
Daiya keskin kulaklı kızı aldırmadan konuşmaya devam etti.
   
"Kazu, o gereksiz hatun hakkında konuşmayalım artık - bugün bir transfer öğrencisinin geleceğini biliyor muydun?"
+
"Kazu, o gereksiz hatun hakkında konuşmayalım artık - bugün bir transfer öğrencisi geleceğini biliyor muydun?"
   
"Transfer öğrenci mi?"
+
"Transfer öğrencisi mi?"
   
 
Bunu tekrar doğruluyordum - bugün 2 Mart. İnsan neden okul senesinin bu kadar geç bir zamanında transfer olur ki?
 
Bunu tekrar doğruluyordum - bugün 2 Mart. İnsan neden okul senesinin bu kadar geç bir zamanında transfer olur ki?
   
"Transfer öğrenci mi?! Gerçekten mi?!"
+
"Transfer öğrencisi mi?! Gerçekten mi?!"
   
 
Tam da beklenildiği gibi, Kokone konuşmamızı duydu ve bize soru yöneltmek için sesini yükseltti.
 
Tam da beklenildiği gibi, Kokone konuşmamızı duydu ve bize soru yöneltmek için sesini yükseltti.
Line 117: Line 117:
 
"Kiri, seninle konuşmuyorum. Oradan buraya karışma. Aa, ve buraya da sakın yaklaşma! Senin o makyaj akan çaresiz suratın zihinsel sağlığım için iyi değil."
 
"Kiri, seninle konuşmuyorum. Oradan buraya karışma. Aa, ve buraya da sakın yaklaşma! Senin o makyaj akan çaresiz suratın zihinsel sağlığım için iyi değil."
   
"N-Ne?! Diyene bak! O sahtekar kişiliğini bir an önce düzeltmeye başlamalısın. Belki seni 24 saat boyunca baştan aşağı sarkıtmalıyız, belki o zaman sonunda beynine biraz kan gider! Belki ondan sonra biraz değeri olan bir şeyler söylersin."
+
"N-Ne?! Diyene bak! O sahtekar kişiliğini bir an düzeltmeye başlamalısın. Belki seni 24 saat boyunca baştan aşağı sarkıtmalıyız, belki o zaman sonunda beynine biraz kan gider! Belki ondan sonra biraz değeri olan bir şeyler söylersin."
   
Karşılıklı didişmelerine son vermek için sesimi biraz yükseltip esas konuya döndüm.
+
Ortak laf atışmalarına son vermek için sesimi biraz yükseltip esas konuya döndüm.
   
"Transfer öğrenciydi, öyle değil mi? Sanırım onun hakkında bir şeyler duymuştum."
+
"Transfer öğrencisi, öyle değil mi? Sanırım onun hakkında bir şeyler duymuştum."
   
 
Daiya anında ağzını kapatıp bana dik dik baktı.
 
Daiya anında ağzını kapatıp bana dik dik baktı.
   
"...Kimden duydun?" dedi ciddi bir suratla.
+
"...Kim sana onu söyledi?" Sordu Daiya ciddi bir suratla.
   
 
"Ha? Neden bilmek istiyorsun?"
 
"Ha? Neden bilmek istiyorsun?"
Line 133: Line 133:
 
"Ehm.. kimdi ya? Bana söyleyen sen değil miydin?"
 
"Ehm.. kimdi ya? Bana söyleyen sen değil miydin?"
   
"İmkanı yok. Ben de şimdi, öğretmenler odasına gidince öğrendim. Senin öğrenebilme ihtimalin olmamalıydı."
+
"İmkanı yok. Ben de şimdi, öğretmenler odasına gidince öğrendim. Senin öğrenebilmenin ihtimali olmamalıydı."
   
 
"Gerçekten mi?"
 
"Gerçekten mi?"
Line 141: Line 141:
 
Kiri'nin az önceki davranışını göz önünde bulundurunca Daiya'nın söylediği muhtemelen doğruydu.
 
Kiri'nin az önceki davranışını göz önünde bulundurunca Daiya'nın söylediği muhtemelen doğruydu.
   
"O yüzden bu bilginin bugüne kadar, transfer olacağı güne kadar, sır tutulduğu sonucuna varmıştım. Ama eğer durum öyleyse, sen nasıl öğrendin?"
+
"O yüzden bu bilginin bugüne kadar, transfer gününe kadar, sır tutulduğu sonucuna varmıştım. Ama eğer durum öyleyse, sen nasıl öğrendin?"
   
 
"...Ehm?"
 
"...Ehm?"
Line 147: Line 147:
 
Acaba nasıl öğrenmiştim?
 
Acaba nasıl öğrenmiştim?
   
"Peki, neyse. Ama garip değil mi Kazu? Neden biri senenin bu vaktinde geçiş yapar ki? Muhtemelen özel durumlardan kaynaklanıyor. Örneğin, bir şirket başkanın başka okullardan atılan yaramaz çocuğu olabilir mi? Eğer durum buysa bilginin gizlenmesi mantıklı olur."
+
"Peki, neyse. Ama garip değil mi Kazu? Neden biri senenin bu vaktinde geçiş yapar ki? Muhtemelen özel durumlardan kaynaklanıyor. Örneğin, bir şirket başkanın başka okullardan atılan yaramaz çocuğu olabilir mi? Eğer durum oysa bilginin gizlenmesi mantıklı olur."
   
"Daiya, transfer öğrenci hakkında böyle yorum yapmak hoş değil; bu sadece senin ön yargın. Yani, senin 'yardımın' olmadan da yeterince kuşkulu bir durumda zaten. Ayrıca herkes bizi sinsice dinliyor."
+
"Daiya, transfer öğrencisi hakkında öyle yorum yapmak hoş değil; bu sadece senin ön yargın. Yani, senin 'yardımın' olmadan yeterince kuşkulu bir durumda zaten. Ayrıca herkes bizi sinsice dinliyor."
   
 
Gerçekten de konuşmamızı gizliden dinleyen öğrencilerin kalanı mahcup bir şekilde gülümsedi.
 
Gerçekten de konuşmamızı gizliden dinleyen öğrencilerin kalanı mahcup bir şekilde gülümsedi.
Line 159: Line 159:
 
Daiya'nın kibirli tavrına tepki olarak iç çektiğim an, zil çaldı. Sınıf arkadaşlarım yerlerine acele ile geri döndü.
 
Daiya'nın kibirli tavrına tepki olarak iç çektiğim an, zil çaldı. Sınıf arkadaşlarım yerlerine acele ile geri döndü.
   
Cam kenarında oturan Kokone, camı açıp dışarı yaslandı. Anlaşılan bir an önce transfer öğrenciyi görmek istiyordu.
+
Cam kenarında oturan Kokone, camı açıp dışarı yaslandı. Anlaşılan bir an önce transfer öğrencisini görmek istiyordu.
   
 
"Ooo!"
 
"Ooo!"
   
Sesini yükseltti - transfer öğrenciye benzeyen birisini gördü herhalde. O "Ooo" sesini çıkarttıktan sonra, Kokone yerine donuk bir ifadeyle oturdu, oysa camdan bakmadan önce o kadar neşeliydi ki.
+
Sesini yükseltti - transfer öğrencisine benzeyen birisini gördü herhalde. O "Ooo" sesini çıkarttıktan sonra, Kokone yerine donuk bir ifadeyle oturdu, oysa camdan bakmadan önce o kadar neşeliydi.
   
Acaba sorunu nedir?
+
Acaba sorunu neydi?
   
Kokone gülümsedi ve "Bu harika!" diye mırıldandı. Herkes ne olduğunu bilmek istiyordu muhtemelen, ama sınıf öğretmenimiz tam o anda sınıfa girdi. Sınıf kapısının bulanık camından bir kızın gölgesi gözüküyordu. Transfer öğrenci olmalıydı. Öğretmen sınıfı gözü ile yoklayınca herkesin kapının arkasındaki kişiyi merak ettiğini anladı ve onu hemen içeri çağırdı.
+
Kokone gülümsedi ve "Bu harika!" diye mırıldandı. Herkes ne olduğunu bilmek istiyordu muhtemelen, ama sınıf öğretmenimiz tam o anda sınıfa girdi. Sınıf kapısının bulanık camından bir kızın gölgesi gözüküyordu. Transfer öğrencisi olmalıydı. Sınıfı gözü ile yoklayınca öğretmen herkes kapının arkasındaki kişiyi merak ettiğini anladı ve onu hemen içeri çağırdı.
   
 
Bulanık camın arkasındaki gölge hareket etti.
 
Bulanık camın arkasındaki gölge hareket etti.
Line 178: Line 178:
 
Manzara hemen değişti, sanki bir uçurumdan itilmiş gibiydim.
 
Manzara hemen değişti, sanki bir uçurumdan itilmiş gibiydim.
   
İlk önce bir ses duydum. Sahnenin <u>lime lime oluşunun</u> sesi. Zorla, şiddetle, görüntü ardına görüntü zihnimin içerisine çekildi. Defalarca benzer bir sahnenin parçaları göründü. Bilincim yok olacak gibi hissediyordum, ama ardından hepsi geri gelip sıkıca yerine oturdu, sanki küçük demirden bir kutunun içine sıkıştırılmış gibi. Déjà vu. Déjà vu.
+
İlk önce bir ses duydum. Manzaranın <u>lime lime edilmesinin</u> sesi. Zorla, şiddetle, görüntü ardına görüntü zihnimin içine atıldı. Zihnimde defalarca benzer manzara parçaları gözüktü. Bilincim yok olacak gibi hissediyordum, ama ardından yerine konulup sıkıca sabitleştirildi, sanki küçük demirden bir kutunun içine sıkıştırılmış gibi. Déjà vu. Déjà vu.
   
 
"Adım Aya Otonaşi." Seni duydum.
 
"Adım Aya Otonaşi." Seni duydum.
Line 199: Line 199:
 
Ha? Ben az önce ne hakkında düşünüyordum?
 
Ha? Ben az önce ne hakkında düşünüyordum?
   
Düşüncelerimin ne yönde ilerlediğini unutmuş olmakla sınıfın ön tarafına doğru, tekrar ona baktım. <u>Henüz adını bilmediğim transfer öğrenci, Aya Otonaşi'ye, baktım.</u>
+
Düşüncelerimin ne yönde ilerlediğini unutmuş olmakla sınıfın ön tarafına doğru, tekrar ona baktım. <u>Henüz adını bilmediğim transfer öğrencisi, Aya Otonaşi'ye, baktım.</u>
   
 
"Aya Otonaşi."
 
"Aya Otonaşi."
   
Transfer öğrenci kısık sesle mırıldandı, onu anlayıp anlamadığımız umurunda değilmiş gibi.
+
Transfer öğrencisi kısık sesle mırıldandı, onu anlayıp anlamadığımız umırunda değilmiş gibi.
   
Aya Otonaşi kürsüden indi.
+
Aya Otonaşi podyumdan indi.
   
 
Aşırı basit tanıtımı sınıf içerisinde bir konuşma seli oluşturdu.
 
Aşırı basit tanıtımı sınıf içerisinde bir konuşma seli oluşturdu.
Line 231: Line 231:
 
“O kadar mı diye sordum.”
 
“O kadar mı diye sordum.”
   
Başka diyecek bir şey var mıydı? Öyle desen bile aklıma bir şey gelmiyordu ki. Ne de olsa daha ilk defa tanışıyorduk.
+
Başka diyecek bir şey var mıydı? Öyle desen bile aklıma bir şey geliyordu ki. Ne de olsa daha ilk defa tanışıyorduk.
   
 
Ama ortam bir şey söylememi gerektiriyordu.
 
Ama ortam bir şey söylememi gerektiriyordu.
Line 247: Line 247:
 
...Ha? Ona ismimi henüz söylememiştim.
 
...Ha? Ona ismimi henüz söylememiştim.
   
Ama önemli olan bu değildi. Otonaşi bana öyle bir şey söyledi ki oturduğum yerde tam beş saniye boyunca donakaldım.
+
Ama o düşüncenin önemi yoktu. Otonaşi bana öyle bir şey söyledi ki oturduğum yerde tam beş saniye boyunca donakaldım.
   
“Kasumi Mogi bugün açık mavi külot giyiyor.”
+
“Kasumi Mogi bugün açık mavi külot giyiniyor.”
   
   
Line 255: Line 255:
   
   
Kasumi Mogi beden eğitimi derslerinde spor kıyafeti yerine okul üniformasını giyerdi.
+
Kasumi Mogi’nin üzerindeki kıyafet spor kıyafeti olması yerine her zamanki üniformasıydı.
   
Bugün de yine erkeklerin futbol oynayışını izliyordu. Süs eşyası gibi ifadesiz haliyle her zamanki gibi üniformasını giymişti.
+
Bugün de erkeklerin futbol oynayışını tekrar izliyordu. Yüzü ifadesiz bir şekilde her zamanki gibi üniformasını üzerindeydi.
   
Mogi’nin eteğinin altından çıkan beyaz bacaklar o kadar inceydi ki, her an kırılabilirmiş gibi görünüyorlardı.
+
Mogi’nin eteğinin altından çıkan beyaz bacaklar o kadar ince ki, her an kırılma ihtimali varmış gibi gözüküyorlardı.
   
 
Ve ben, nedense, başım onun kucağında dinleniyordum.
 
Ve ben, nedense, başım onun kucağında dinleniyordum.
   
Aa, evet. Olan bitenden ben de bihaberdim. Neşeye kapıldığım kesinlikle doğru olmasına rağmen, çaresizce peçeteyle burun kanamamı durdurmaya çalıştığımdan durumun keyfini çıkartamıyordum. Eğer başaramazsam bu işin sonu iyi bitmeyecekti.
+
Aa, evet. Olan bitenden ben de bihaberim. Neşeye kapıldığım kesinlikle doğru olmasına rağmen çaresizce burun kanamamı durdurmaya çalıştığımdan keyfini çıkartamıyordum. Eğer başaramazsam sonu güzel olmayacaktı.
   
Bu arada, nasıl bu hale düştüğümü hatırlıyorum. Otonaşi’nin söyledikleri zihnimi allak bullak ettiği için beden dersinin ortasında yüzüme futbol topunu yedim ve burnum kanadı. Mogi benim için endişelenmişti ve, her nedense, kafamı onun kucağına koymama izin vermişti.
+
Bu arada nasıl bu hale düştüğümü hatırlıyordum. Otonaşi’nin ettiği sözler zihnimi allak bullak bıraktığı için beden dersinin ortasında yüzüme futbol topu çarptı ve burnum kanadı. Mogi benim için endişelenmişti ve, her nedense, kafamı onun kucağına koymama izin vermişti.
   
 
Mogi'nin bacakları hiç de yumuşak değildi; dürüst olmak gerekirse, kucağında dinlenmek kafamı biraz acıtmıştı.
 
Mogi'nin bacakları hiç de yumuşak değildi; dürüst olmak gerekirse, kucağında dinlenmek kafamı biraz acıtmıştı.
Line 277: Line 277:
 
Otonaşi'nin ‘külot’ hakkındaki yorumu.
 
Otonaşi'nin ‘külot’ hakkındaki yorumu.
   
Elbette beni şaşırtmıştı, ama şaşkınlığım sözün aniliği ve konuyla alakasızlığından dolayı değildi. Demeye çalıştığım şey şu; Otonaşi, “Senin ilgini çekecek bir şey söyleyeceğim,” dedi. Yani, Kasumi Mogi hakkındaki bir bilginin benim açımdan 'iyi bir şey' olduğunu ima etti. Kokone ve Daiya’ya bile Kasumi Mogi’ye olan hislerimden bahsetmemiştim. O yüzden daha bugün tanıştığım Otonaşi'nin bunu bilmesinin imkanı yoktu. Buna rağmen söyleyeceğini söyledi.
+
Elbette beni şaşırtmıştı, ama şaşkınlığım sözün aniliği ve konuyla alakasızlığından dolayı değildi. Demeye çalıştığım şey şu; Otonaşi, “Senin ilgini çekecek bir şey söyleyeceğim,” dedi. Yani, ‘Kasumi Mogi’ hakkında bilgi benim için ‘güzel bir şey’ olduğunu ilan etti. Kokone ve Daiya’ya bile Kasumi Mogi’ye olan hislerimden bahsetmedim. O yüzden, bügün tanıştığım Otonaşi'nin bunu bilemezdi. Buna rağmen söyleyeceğini söyledi.
   
 
“...Mogi.”
 
“...Mogi.”
Line 283: Line 283:
 
“Ne oldu?”
 
“Ne oldu?”
   
Mogi sessizce cevap verdi. Sesi küçük bir kuşun sesi gibiydi, küçük vücudu ve narin görünüşü ile güzel uyuşuyordu.
+
Mogi sessizce cevap verdi. Sesi küçük bir kuşunki gibi, küçük vucüdü ve narin görünüşüyle güzel uyuşuyor.
   
 
“Bugün, ehm, Otonaşi seninle konuştu mu?”
 
“Bugün, ehm, Otonaşi seninle konuştu mu?”
Line 289: Line 289:
 
“...Transfer olan öğrenci mi?... Hayır.”
 
“...Transfer olan öğrenci mi?... Hayır.”
   
“İkiniz daha önce tanışmıyordunuz, değil mi?”
+
“İkiniz başka bir şekilde tanışmıyorsunuz, değil mi?”
   
 
Mogi başını salladı.
 
Mogi başını salladı.
Line 295: Line 295:
 
“Sana şüpheli bir şey yaptı mı peki?”
 
“Sana şüpheli bir şey yaptı mı peki?”
   
Bir an düşünüp ardından başını salladı. Hafif dalgalı saçı kıpırdadı. <!--foreshadowing of wind-->
+
Bir an düşündü ve ardından başını salladı. Hafif dalgalı saçı sallandı.
   
“Neden böyle bir şey sordun..?” Diye bana soru yöneltti başını eğerek.
+
“Neden böyle bir şey sordun..?” başını eğerek sordu.
   
 
“Yok, hayır… Bir şey olmadıysa sorun yok.”
 
“Yok, hayır… Bir şey olmadıysa sorun yok.”
   
Sahaya doğru baktım. Otonaşi ürkütücü bir duruşla okul sahasının ortasında duruyordu. Ne topa ne de peşinden koşuşturan kızlara ilgi gösteriyordu. Top ona doğru gelişigüzel yuvarlanınca güçsüzce geri vurdu… Ehm, karşı takımdan bir kıza mı attı az önce?
+
Sahaya doğru baktım. Otonaşi ürkütücü bir duruşla okul sahasının ortasında duruyordu, ne topa ne de peşinden koşuşturan kızlara ilgi gösteriyordu. Top ona doğru gelişigüzel yuvarlanınca güçsüzce geri vurdu… Ehm, karşı takımdan bir kıza mı attı az önce?
   
“Immm.”
+
“Mmm.”
   
  +
Otonaşi Mogi'ye karşı hislerimi fark ettiğini düşünerek çok üstünde durmuş olabilirim.
Belki de benim hislerimi fark ettiğini sanıp, üzerine fazlaca düşünüyor olabilirdim. Otonaşi bu görünüş ve tavrıyla bile yeterince etkili biriydi.
 
  +
Otonaşi görünüşü ve tavrı yüzünden beni çok etkiliyordu. Evet, yorumu üstünde çok durdum çünkü aniden çok kayda değer bir insan söyledi. Bu herkesin kabul edebiliceği bir mantık.
   
  +
Ama yine de - neden buna inanamıyorum?
Böyle bir düşman tarafından ansızın böyle söylendiği için içime dert oldu sadece. Kim olsa bu teoriye ikna olurdu.
 
 
Buna rağmen ben neden buna inanamıyordum?
 
   
 
Otonaşi gözlerini bana dikti, bir anlığına bile gözünü ayırmadan.
 
Otonaşi gözlerini bana dikti, bir anlığına bile gözünü ayırmadan.
   
Gözlerimin içine dik dik bakarak ağzının kenarını cesurca kaldırdı. Ders daha bitmemesine rağmen, bana doğru yürümeye başladı.
+
Gözlerimin içine dik dik bakarak ağzının kenarını cesurca kaldırdı. Dersin daha bitmemesine rağmen, bana doğru yürümeye başlıyor.
   
Ne olduğunu anlamadan ayaktaydım. Mogi'nin kucağında dinlenme şansımdan vazgeçtim, oysa benim için en güzel mutluluk buydu. Bütün vücudum titremeye başladı. Abartı değil - gerçekten baştan aşağı titriyordum.
+
Ne olduğunu anlamadan ayaktaydım. Mogi'nin kucağında uyuma ayrıcalığımdan vazgeçtim, oysa en büyük mutluluğumun kaynağı olmalıydı. Bütün vücudum titremeye başladı. Abartı değil - gerçekten baştan aşağı titriyorum.
   
Otonaşi'yi fark eden Mogi de gerginleşti ve endişeyle yanımda durdu.
+
Otonaşi'yi fark eden Mogi da gerginleşti ve endişeyle ve yanımda durdu.
   
Cüretkar bir gülümseme ile Otonaşi bana… hayır, Mogi'ye parmağı ile işaret etti.
+
Cüretkar bir gülümseme ile, Otonaşi bana… hayır, Mogi'ye parmağı ile işaret etti.
   
 
Tam o anda.
 
Tam o anda.
   
Aniden rüzgar çıktı - tamamen tesadüfi bir rüzgar. Kimsenin öngöremeyeceği bir rüzgardı.
+
Ani esinti çıktı - tamamen tesadüfi bir esinti. Kimsenin öngöremeyeceği bir esinti.
   
Bu ani rüzgar Mogi'nin eteğini kaldırdı.
+
Bu ani esinti Mogi'nin eteğini kaldırdı.
   
Mogi derhal eteğini indirdi, ama sadece ön tarafını. Ben onun arkasında duruyordum. Rüzgar geçtikten hemen sonra Mogi bana dönüp baktı. Her zamanki gibi ifadesizdi ama yanakları biraz kızarmış gibiydi.
+
Mogi derhal eteğini indirdi, ama sadece ön tarafını. Ben onun arkasında duruyorum. Esinti geçtikten hemen sonra Mogi bana dönüp baktı. Her zamanki gibi ifadesiz ama yanakları biraz kırmızı gibiydi.
   
Hiç ses çıkartmadan ağzını hareket ettirerek “Gördün mü?” diye sordu. Aslında sesli konuşmuş olabilirdi ama alçak sesi bana gelmemişti. Kafamı şiddetle iki yana salladım. Herhalde tepkimden onun külodunu gördüğüm anlaşılıyordu. Ama Mogi cevap vermedi, onun yerine başını eğdi.
+
Hiç ses çıkartmadan ağzını hareket ettirerek “Gördün mü?” diye sordu. Aslında sesli konuşmuş olabilirdi ama alçak sesi bana gelmemişti. Kafamı şiddetle iki yana salladım. Herhalde tepkimden onun külotunu gördüğüm anlaşılıyordu. Ama Mogi cevap vermedi, onun yerine başını eğdi.
   
Bu süre zarfında Otonaşi yanıma gelmişti.
+
Bu noktada Otonaşi yanımda duruyor.
   
  +
İfadesini gözümün kenarından gördüm.
Yüz ifadesi gözüme ilişti.
 
   
 
“Haa-”
 
“Haa-”
   
Neden bu kadar titrediğimin farkına vardım - Otonaşi'nin yüz ifadesini anladım. Hayatımda şimdiye kadar hiç karşılaşmadığım bir duyguyu yansıtıyordu.
+
Neden bu kadar titrediğimin farkına vardım - Otonaşi'nin ifadesini anladım. Hayatımda bu ana kadar hiç bana doğru yönlendirilmemiş bir duyguyu yansıtıyor.
   
 
-Nefret.
 
-Nefret.
   
Neden? Neden benim gibi birinden nefret ediyordu ki?
+
Neden? Neden benim gibi birine doğru nefret duyuyor?
   
Otonaşi ağzının kenarını kaldırdı ve bana dudağını büktü. Hala titriyordum, ama onun dışında donakalmıştım. Otonaşi elini omzuma koydu ve dudaklarını kulağıma yaklaştırdı.
+
Otonaşi ağızının kenarını kaldırdı ve bana dudağını büktü. Hala titriyordum, ama onun
  +
dışında donakalmıştım. O elini omuzuma koydu ve dudaklarını kulağıma yaklaştırdı.
   
“Açık maviydi, değil mi?”
+
“Açık maviydiler, değil mi?”
   
Otonaşi her şeyi biliyor. Mogi'ye olan düşkünlüğümü, ani bir rüzgar ile külotunun açığa çıkacağını, hepsini biliyordu.
+
Otonaşi her şeyi biliyor. Mogi'ye olan düşkünlüğümü, ani bir esinti ile külotunun açığa çıkaracağını, hepsini biliyordu.
   
Otonaşi'nin bu sabah ettiği ifade bir tür espri değildi. Bu bir tehditti; beni eksiksiz olarak tanıdığını, düşünme tarzımı çözdüğünü, kontrolü altında olduğumu ima eden bir tehditti.
+
Otonaşi'nin bu sabahki ifadesi bir tür espri değildi. Bu bir - tehditti, beni eksiksiz olarak tanıdığını, düşünme şeklimi çözdüğünü, kontrolü altında olduğumu ima eden bir tehditti.
   
 
“Hoşino, artık hatırlamış olmalısın, değil mi?”
 
“Hoşino, artık hatırlamış olmalısın, değil mi?”
   
Ben donakalmış bir haldeyken Otonaşi beni gözlemledi. Bir kaç saniye böyle geçti ama sesim çıkmayınca Otonaşi iç çekti ve başını eğdi.
+
Otonaşi beni donakalmış bir şekilde dururken gözlemledi. Bir kaç saniye böyle kalıyoruz, ama benim sesim çıkmayınca, iç çekti ve başını eğdi.
   
Şikayetini mırıldayarak söyledi: “Demek ki bu kadar ileri gitmeme rağmen bir faydası yokmuş… Anladım, bugün bir miktar daha uyuşuksun.”
+
Şikayetini mırıldadı: “Demek ki faydasızmış, bu kadar ileri gitmeme rağmen… Anladım, bugün bir miktar daha durgunsun.”
   
“Eğer unuttuysan, hatırla şimdi. Benim adım ‘Maria.’”
+
“Unuttuysan, hatırla artık. Benim adım ‘Maria.’”
   
...’Maria’? Hayır, ehm… sen ‘Aya Otonaşi’ değil misin?
+
...’Maria’? Hayır, ehm… sen ‘Aya Otonaşi’ değil misin?
   
“...B-Bu senin takma adın filan mı?”
+
“...O- O senin takma adın filan mı?”
   
 
“Kapa çeneni.”
 
“Kapa çeneni.”
   
Bana dudağını büktü, bana karşı hissettiği siniri saklamaya hiç çaba sarf etmedi.
+
Bana dudağını büktü, bana karşı hissettiği siniri saklamaya kalkışmadı bile.
   
“Pekâlâ. Bu halinle hiç de mücadeleci değilsin, ama eğer öyleyse keyfimce davranacağım.” dedi Otonaşi ve bana sırtını döndü.
+
“Pekâlâ. Bu halinle hiç ilgi çekici değilsin, ama öyleyse kendi kolaylığıma göre davranacağım.” dedi Otonaşi ve bana sırtını döndü.
   
 
“Aa, bekle…”
 
“Aa, bekle…”
   
Doğal olarak olarak onu durdurdum. Döndü. Stresli gözüküyordu. Onun asık suratının görünüşünden dolayı ürkmekten kendimi alıkoyamadım.
+
İçgüdüsel olarak onu durdurdum. Döndü, stresli gözüküyordu. Asık suratının görüntüsünden ürkmekten kendimi alıkoyamıyorum.
   
Emin değildim. Ama Otonaşi'nin sergilediği tavırdan, belki de-
+
Emin değilim. Ama Otonaşi'nin tavrından, belki-
   
“Acaba daha önce tanışmış olabilir miyiz?”
+
“Acaba daha önce tanışmış olabilirmiyiz?”
   
Bu sözleri duyunca, Otonaşi ağzının bir kenarını kaldırdı.
+
Bu sözleri duyunca, Otonaşi ağızının bir kenarını kaldırdı.
   
“Evet, bir önceki hayatımızda sevgiliydik. Ah benim sevgili Hatevey’im, ne kadar da sefil şu anki halin. Beni, düşman toprağının prensesini kurtarmaya geldiğinde bu kadar yüreksiz değildin.”
+
“Evet, önceki hayatımızda âşıklardık. Ah benim sevgili Hathaway’im, ne kadar sefil şu anki halin. Beni, düşman toprağının prensesini kurtarmaya geldiğinde bu kadar yüreksiz değildin.”
   
“......Ehm, ne?”
+
“......Aaa, ne?”
   
Ne diyeceğimi bilemedim. Otonaşi şaşkın halimi görünce mutlu olmuşa benziyordu. Bugün ilk defa, gerçekten gülümsemişti.
+
Ne diyiceğimi bilemedim. Otonaşi şaşkın halimi gördükten sonra memnun olmuş gibiydi. Bugün ilk defa, gerçek bir gülümseme sergiledi.
   
 
“Şaka yapıyorum.”
 
“Şaka yapıyorum.”
Line 393: Line 393:
 
Sonraki gün.
 
Sonraki gün.
   
Aya Otonaşi’nin cesedini gördüm.
+
Aya Otonaşi’nin cesetini gördüm.
   
   

Please note that all contributions to Baka-Tsuki are considered to be released under the TLG Translation Common Agreement v.0.4.1 (see Baka-Tsuki:Copyrights for details). If you do not want your writing to be edited mercilessly and redistributed at will, then do not submit it here.
You are also promising us that you wrote this yourself, or copied it from a public domain or similar free resource. Do not submit copyrighted work without permission!

To protect the wiki against automated edit spam, we kindly ask you to solve the following CAPTCHA:

Cancel Editing help (opens in new window)