Editing Utsuro no Hako - Türkçe:1. Cilt 27753. Defa

Jump to navigation Jump to search

Warning: You are not logged in. Your IP address will be publicly visible if you make any edits. If you log in or create an account, your edits will be attributed to your username, along with other benefits.

The edit can be undone. Please check the comparison below to verify that this is what you want to do, and then save the changes below to finish undoing the edit.

Latest revision Your text
Line 1: Line 1:
 
Sınıfımız beden eğitimi dersinde futbol oynuyor.
 
Sınıfımız beden eğitimi dersinde futbol oynuyor.
   
Bense burun kanaması geçirdiğim için, Mogi'nin kucağında dinleniyorum.
+
Burun kanaması geçirdiğim için, Mogi-san’ın kucağında dinleniyorum.
   
Birden onun duygularını merak etmeye başladım. Acaba kucağında dinlenmeme izin vererek, birazcık da olsa, beni cezbetmeye mi çalışıyor?
+
Birden onun duygularını merak etmeye başladım. Acaba kucağında dinlenmeme izin vererek, birazcık da olsa, ilgimi çekmeye mi çalışıyor?
   
En ufak bir fikrim yok—gizlice ona baktığımda her zamanki gibi ifadesiz.
+
En ufak fikrim yok—gizlice ona baktığımda her zamanki gibi ifadesiz.
   
“...Mogi.”
+
“...Mogi-san”
   
 
“Ne oldu?”
 
“Ne oldu?”
Line 15: Line 15:
 
“He?”
 
“He?”
   
Mogi başını yana eğdi, ama cevabı varmış gibi gözükmüyordu. Soruma tek tepkisi şaşkın bir bakış oldu.
+
Mogi-san başını yana eğdi, ama cevabı varmış gibi gözükmüyor. Soruma tek tepkisi şaşkın bir bakış.
   
Bunun üzerine düşünmeye başladım—partnerimin duygularını anlamak bu kadar zorsa, aşkımız gerçekten ilerleyebilir miydi?
+
Bunun üzerine düşünmeye başladım—eşimin duygularını anlamak bu kadar zor ise, sevgi gerçekten ilerleyebilir mi?
   
Neden bu kadar zor bir kıza âşık oldum ki?
+
Neden bu kadar zor bir kıza âşık oldum?
   
 
Hakikaten—ben ne ara ona âşık oldum?
 
Hakikaten—ben ne ara ona âşık oldum?
Line 27: Line 27:
 
“...........Ha?”
 
“...........Ha?”
   
“...Ne oldu?” Birden ses çıkartınca Mogi sordu.
+
“...Ne oldu?” Birden ses çıkartınca Mogi-san sordu.
   
 
“Y-Yok… yok bir şey!”
 
“Y-Yok… yok bir şey!”
   
Suratım muhtemelen ‘bir şey yok’ işaretini vermiyordu. Mogi bunun farkında. Fakat bu konuda beni sorgulayacak sosyal becerisi olmadığı için, sessiz kalıp bir şey demekten kendini alıkoydu.
+
Suratım muhtemelen ‘bir şey yok’ düşüncesini iletmiyor. Mogi-san bunun farkında. Fakat beni bu konuda sorgulayacak sosyal beceriliği olmadığı için, sessiz kalıp bir şey demekten kendini alıkoydu.
   
Mogi'yi uyarmadan kalktım.
+
Mogi-san’ı uyarmadan kalktım.
   
 
“Ehm… sanırım burun kanamam durdu.”
 
“Ehm… sanırım burun kanamam durdu.”
Line 39: Line 39:
 
“...hım.”
 
“...hım.”
   
Konuşmamız bu yalın sözcüklerle bitti.
+
Konuşmamız bu basit sözcüklerle bitti.
   
Neden gönüllü olarak böylesine güzel bir durumdan vazgeçtim ki? Böylesine bir keyfi bir
+
Neden gönüllü olarak böylesine güzel bir durumdan vazgeçtim ki? Böylesine bir mutluluğu bir
  +
daha nerede bulacağım.
daha asla bulma şansım olmayabilir.
 
   
 
Ama—bu imkansız.
 
Ama—bu imkansız.
Line 50: Line 50:
 
Hatırlayamıyorum. Hatırlayamıyorum. Hatırlayamıyorum!.. Ona ne zaman âşık olduğumu hatırlayamıyorum!
 
Hatırlayamıyorum. Hatırlayamıyorum. Hatırlayamıyorum!.. Ona ne zaman âşık olduğumu hatırlayamıyorum!
   
Neden âşık oldum? Bunu ne tetikledi? Farkında olmadan ondan hoşlanıyordum veya, hiç özel bir durum olmadan?
+
Neden âşık oldum? Bunu ne tetikledi? Veya farkında olmadan, ondan hoşlanıyor muydum, hiç özel bir durum olmadan?
   
Bunu bimem gerekir; nasıl unutmuş olabilirim, ama… ne kadar çabalasam da nafile,
+
Bunu bilmem gerekir; nasıl unutmuş olabilirim, ama… ne kadar çabalasam da nafile,
 
hatırlayamıyorum.
 
hatırlayamıyorum.
   
İlk görüşte aşk değildi, ve sınıf arkadaşı olmamız dışında hiçbir ortak yönümüz yok.
+
İlk görüşte âşk değildi, ve sınıf arkadaşı olmamız dışında hiçbir ortak yönümüz yok.
   
Ama buna rağmen, niye birden bire âşık oldum ki? Tamamen spontane gelişmiş bir aşk olamaz, değil m—
+
Ama buna rağmen, niye çat kapı âşık oldum ki? Tamamen kendiliğinden meydana gelen bir âşk olamaz, değil m—
   
 
“—hadi canım…”
 
“—hadi canım…”
   
İnanması güç bile olsa, aklıma gelen tek şey buydu. <u>Tamamen spontane gelişmiş bir aşk.</u>
+
İnanması güç olsa bile, aklıma gelen tek şey bu. <u>Tamamen kendiliğinden meydana gelen bir âşk.</u>
   
 
“Ne oldu? İyi misin?.. Hemşirenin yanına gidelim mi?”
 
“Ne oldu? İyi misin?.. Hemşirenin yanına gidelim mi?”
   
Mogi teklifini her zamanki gibi sakince sundu. Benim için endişelendiği için gerçekten çok mutluydum. Basitçe mutlu. Bu duygu sahte değil.
+
Mogi-san teklifini her zamanki gibi sakince verdi. Benim için endişelendiği için gerçekten çok mutluyum. Sadece mutlu. Bu his sahte değil.
   
 
“...Ben iyiyim. Sadece bir şey hakkında düşünüyordum.”
 
“...Ben iyiyim. Sadece bir şey hakkında düşünüyordum.”
   
Kendime bunun bir hata mı olduğunu tekrar tekrar sordum. Ama ne kadar çok düşünsem bir o kadar doğru geliyor.
+
Kendime bunun bir hata mı olduğunu tekrar tekrar sordum. Ama ne kadar üstünde dursam, o kadar doğru geliyor.
   
Ben Mogi'ye kapılmadım.
+
Ben Mogi-san’dan hoşlanmıyordum.
   
 
Ne zamana kadar? Doğru—
 
Ne zamana kadar? Doğru—
   
—<u>Düne kadar ona kapılmamıştım.</u>
+
—<u>Düne kadar ondan hoşlanmıyordum.</u>
   
“—Oo, anlıyorum.”
+
“—Ha, anladım.”
   
Bahçenin ortasında öylece dikilen transfer öğrenci, Aya Otonaşi’ye baktım.
+
Bahçenin ortasında öylece dikilen transfer öğrencisi, Aya Otonashi’ye baktım.
   
Benim Mogi'den hoşlanmamı sağlayan olay ne zamandı ki?
+
Benim Mogi-san’dan hoşlanmamı sağlayan olay ne zamandı?
   
—Ah, bu çok basit. Dün değildi. Ama bugün baştan aşağı âşığım. Öyleyse ne zamandı?
+
—Ah, bu çok basit. Dün değildi. Ama bugün çoktan âşık oldum. Öyleyse ne zamandı?
   
Bu sadece dün ile bugün arasındaki bir zamanda mümkün olabilir.
+
Tek mümkün olduğu zaman—dün ile bugün arasındaki zamanda.
   
<u>Reddeden Sınıf içerisindeki 20,000’den fazla tekrar esnasında.</u>
+
<u>Reddeden Sınıf içerisindeki 20,000’den fazla tekrar esnasında.</u>
   
Ah, hatırladım. Sadece bir kısmını, ama belki de her zamankinden daha fazlasını. Yine de, bu sadece bir parçası, o yüzden anılarımın çoğu hala kayıp.
+
Ah, hatırladım. Sadece bir kısım, ama her zamankinden daha fazla hatırladım. Yine de, bu sadece bir kısım, o yüzden anılarımın çoğu hala kayıp.
   
  +
En değerli anımı kaybettim—Mogi-san’a nasıl âşık olduğumun anısı. Ve bu anıyı kesinlikle
En değerli anımı kaybettim — Mogi'ye nasıl âşık olduğumu içeren. Ve bu anıma kesinlikle kavuşmayacağım. Mogi ile bir şey paylaşamam. Hakkında hiçbir şey yapamayacağım karşılıksız bir aşk bu, ne kadar zaman geçerse geçsin, sedece benim duygularım güçleniyor.
 
  +
hatırlayamayacağım. Mogi-san ile hiçbir şey paylaşamam. Ne kadar zaman geçerse geçsin, hakkında hiçbir
  +
şey yapamayacağım karşılıksız bir âşk; bu duygularım sadece daha da güçlü olacak.
   
Hayır, bundan da öte. Reddeden Sınıf biter bitmez bu aşk da kaybolabilir. Demeye calıştığım, bu aşk Reddeden Sınıf’ın yokluğunda var olmamalı.
+
Hayır, bundan da öte. Reddeden Sınıf biter bitmez bu âşk da kaybolabilir. Demeye calıştığım, bu âşk Reddeden Sınıf’ın varlığı olmadan var olmamalı.
   
Garip. Gerçekten garip. Bu aşk yalan değil.
+
Garip. Gerçekten garip. Bu âşk yalan değil.
   
Ama yine de, bu aşk kutunun yokluğunda var olamayacak bir yalan mı?
+
Ama yine de, bu âşk kutunun eksikliğinde var olamayacak bir yalan mı?
   
Ani bir rüzgar esti. Mogi'nin eteğini kaldırdı. Acaba neden bu açık mavi külotu daha önce de görmüşüm gibi belirsiz bir hisse kapıldım?
+
Ani bir rüzgar esti. Mogi-san’ın eteğini kaldırdı. Acaba neden bu açık mavi külotu daha önce
  +
görmüşüm gibi belirsiz bir hisse sahibim?
   
 
Hayır, onu zaten ''gördüm''.
 
Hayır, onu zaten ''gördüm''.
 
 
Mogi'nin bugün açık mavi külot giydiğini biliyordum.
+
Mogi-san bugün açık mavi külot giyindiğini biliyordum.
   
Aya Otonaşi’nin anılarını hatırlamak için Kasumi Mogi’yi herkesten fazla kez kurban ettiğini bildiğim gibi.
+
Aya Otonashi’nin anılarını hatırlaması için en çok Kasumi Mogi’yi kurban ettiğini bildiğim gibi.
   
Bu yüzden, karar verdim—
+
Bu sebepten dolayı, karar verdim—
  +
Bu Reddeden Sınıf’ı korumaya.
 
 
Bu Reddeden Sınıf’ı korumaya.
 
   
   
Line 116: Line 117:
   
   
Bu sefer, Aya Otonaşi bana yaklaşmadı.
+
Bu sefer, Aya Otonashi bana yaklaşmadı.
   
Doğrusu, geçen tekrarda da aynı durum olmuş olabilirdi.Hafızam biraz karışık, ama bu durumun bir süredir devam ettiğini sanıyorum.
+
Doğrusu, geçen tekrarda aynı durum olmuş olabilirdi. Anılarım biraz karışık, ama galiba bu durum bir süredir devam ediyordu.
   
Aya Otonaşi öğle arasında tek başına yemek yiyor, elindeki sandviçi bıkkın bir şekilde çiğniyor.
+
Aya Otonashi öğle arasında tek başına yemek yiyor, elindeki sandviçi bitkin bitkin çiğniyordu.
   
 
Bu sefer ben ona yaklaştım.
 
Bu sefer ben ona yaklaştım.
   
Sadece bununla birlikte, kalbim hızlandı ve vücudum gerildi. Otonaşi'nin başkalarına koyduğu set devasa bir bariyer haline gelmişti, tek başına bile baskı yaratacak kadar güçlü bir bariyer.
+
Sadece bununla birlikte, kalbim hızlandı ve vücudum gerildi. Otonashi-san’ın başkalarına
  +
hissettiği ret devasa bir bariyer haline gelmişti, tek başına başkalarına baskı hissettirecek kadar
  +
güçlü bir bariyer.
   
“...Otonaşi.”
+
“...Otonashi-san.”
   
Kendimi hazırladım ve ona seslendim. Ama, Otonaşi bana dönüp bakmadı. Bu kadar
+
Kendimi hazırladım ve ona seslendim. Ama, Otonashi-san bana dönüp bakmadı. Bu kadar
 
yakındayken, beni duymamış olması imkansızdı, o yüzden devam ettim.
 
yakındayken, beni duymamış olması imkansızdı, o yüzden devam ettim.
   
“Seninle konuşmam gereken birşey var.”
+
“Seninle konuşacak bir şeyim var.”
   
 
“Benim yok.”
 
“Benim yok.”
Line 137: Line 140:
 
Gözünü kırpmadan beni geri çevirdi.
 
Gözünü kırpmadan beni geri çevirdi.
   
“Otonaşi.”
+
“Otonashi-san.”
   
Tepki yok. Yalnızca sandviçini gönülsüzce çiğnemeye devam ediyor.
+
Tepki vermedi. Gönülsüzce sandviçini çiğnemeye devam etti.
   
Ne dersem diyeyim beni görmezden gelmeye kararlı gözüküyor. Öyleyse sadece beni görmezden
+
Ne dersem diyeyim beni görmezden gelmeye kararlı gözüküyordu. Öyleyse sadece beni görmezden
 
gelmesini imkansız kılarım.
 
gelmesini imkansız kılarım.
   
Biraz düşününce doğru fikir aklımda tetiklendi.
+
Biraz düşününce doğru tetik bir anda aklıma geldi.
   
 
“...Maria.”
 
“...Maria.”
   
Ağzından gelen çiğneme sesleri kesildi.
+
Ağzından gelen çiğneme sesleri durdu.
   
“Seninle konuşmam gereken bir şey var.”
+
“Seninle konuşacak bir şeyim var.”
   
 
Hala bana bakmadı. Ama bir şey de söylemedi.
 
Hala bana bakmadı. Ama bir şey de söylemedi.
   
Sınıfın sesi kesildi. Sınıf arkadaşlarımız nefeslerini tutarak bize bakıyordu.
+
Sınıfın sesi kesildi. Sınıf arkadaşlarımız gözlerini kırpmadan bizi izliyorlardı.
   
Otonaşi daha fazla dayanamadı ve iç çekti.
+
Otonashi-san daha fazla dayanamadı ve iç çekti.
   
 
“O ismi söyleyeceğini hiç düşünmemiştim. Anlaşılan bu defa birçok şey hatırladın.”
 
“O ismi söyleyeceğini hiç düşünmemiştim. Anlaşılan bu defa birçok şey hatırladın.”
   
“Evet, öyle—”
+
“Evet, o yüzden—”
   
“Öyle bile olsa, seninle konuşacak bir şeyim yok.”
+
“Ama buna rağmen, seninle konuşacak bir şey yok.”
   
 
Tekrar sandviçini ilgisizce çiğnemeye başladı.
 
Tekrar sandviçini ilgisizce çiğnemeye başladı.
Line 168: Line 171:
 
“Neden!”
 
“Neden!”
   
Birden bağırmaya başlayınca sınıf arkadaşlarım bana odaklandı.
+
Birden bağırmaya başlayınca sınıf arkadaşlarımın dikkati benim üstümde toplandı.
   
“Neden?! Yüzleşmen gereken insan ben değil miyim?! Öyleyse neden beni dinlemeye
+
“Neden?! Halletmen gereken insan ben değil miyim?! Öyleyse neden beni dinlemeye
 
çalışmıyorsun?!”
 
çalışmıyorsun?!”
   
“Neden diye mi soruyorsun?” benimle alay ediyor. “Gerçekten bilmiyor musun? Ha! Bir kez daha ne kadar aptalca davrandığına baksana. Asla kendin düşünmüyorsun. Neden böyle bir insanla muhatap olayım ki?”
+
“Neden mi diye soruyorsun?” benimle alay etti. “Gerçekten bilmiyor musun? Ha! Bak tekrar ne kadar da aptal gibi davranıyorsun. Asla kendin düşünmüyorsun. Neden öyle bir insanla muhatap olayım ki?”
   
 
“...Daha önce nasıl davrandığımı bilmiyorum.”
 
“...Daha önce nasıl davrandığımı bilmiyorum.”
Line 179: Line 182:
 
“Daha önce mi? Ne kadar aptalca bir düşünce. Şu an ne farkın var ki? Tıpkı eskisi gibisin!”
 
“Daha önce mi? Ne kadar aptalca bir düşünce. Şu an ne farkın var ki? Tıpkı eskisi gibisin!”
   
“Nasıl emin olabiliyorsun? Belki sana yardım teklif edeceğim. O durumda—”
+
“Nasıl emin olabiliyorsun? Belki sana yardımımı teklif edeceğim. O durumda—”
   
“Doğrusu, fark etmiyor.”
+
“Doğrusu fark etmiyor.”
   
Otonaşi sözümü bitirmeme izin vermeden bu sözleri söyledi.
+
Otonashi-san sözümü bitirmeme izin vermeden bu sözleri söyledi.
   
Doğal olarak itiraz etmek üzereydim. Ama bu itirazım Otonaşi'nin sonraki cümlesiyle kayboldu.
+
Doğal olarak itiraz etmek üzereydim. Ama bu itiraz Otonashi-san’ın sonraki cümlesinden sonra
  +
kayboldu.
   
 
“Çünkü bu teklifi sadece iki üç kere yapmadın.”
 
“Çünkü bu teklifi sadece iki üç kere yapmadın.”
Line 191: Line 195:
 
“He—?”
 
“He—?”
   
O kadar şaşırdım ki ağzım bir karış açık kaldı. Dudak bükerek, Otonaşi yarısı yenmiş
+
O kadar şaşırdım ki ağzım bir karış açık kaldı. Ağzını biraz bükerek, Otonashi-san yarım kalmış
 
sandviçini sardı ve konuşmaya başladı:
 
sandviçini sardı ve konuşmaya başladı:
   
“Pekâlâ. Zamanımı çokça kez anlamsız şeylere harcamak zorunda kaldım zaten. Bu açıklamayı sana ikinci veya üçüncü sefer anlatmıyorum, ama yine de sana tekrar anlatacağım.”
+
“Peki ala. Zamanı bir çok anlamsız şeylere harcamak zorundayım zaten. Bu açıklamayı sana ikinci veya üçüncü anlatmıyorum, ama yine de sana tekrar anlatacağım.”
   
Otonaşi kalktı ve yürümeye başladı.
+
Otonashi-san kalktı ve başını alıp yürümeye başladı.
   
 
Onu sessizce takip etmek dışında bir seçeneğim yok.
 
Onu sessizce takip etmek dışında bir seçeneğim yok.
Line 204: Line 208:
   
   
Her zamanki gibi, beni okul binasının arka tarafına götürdü. Ve her zamanki gibi, Otonaşi duvara yaslandı.
+
Her zamanki gibi, beni okul binasının arka tarafına götürdü. Ve her zamanki gibi, Otonashi-san duvara yaslandı.
   
 
“Bunu baştan söyleyeceğim. Seninle muhabbet etmeyeceğim. Sen sadece salak gibi beni dinleyeceksin.”
 
“Bunu baştan söyleyeceğim. Seninle muhabbet etmeyeceğim. Sen sadece salak gibi beni dinleyeceksin.”
   
“...Buna kendim de karar verebilirim.”
+
“...Ona kendim karar verebilirim.”
   
Biraz isyan etmek için böyle söyledim, ama Otonaşi bana sadece ters bir bakış attı.
+
Biraz isyan etmek için böyle söyledim, ama Otonashi-san bana sadece ters bir bakış attı.
   
“Hoşino, bunun kaçıncı tekrar olduğunu biliyor musun? Hayır, bilmiyorsun. Bu 27,753. tekrar.”
+
“Hoshino, bunun kaçıncı tekrar olduğunu biliyor musun? Hayır, bilmiyorsun. Bu 27,753. tekrar.”
   
 
O sayı çok fazla acayip.
 
O sayı çok fazla acayip.
Line 221: Line 225:
 
kendimi kaybederim. Bundan dolayı, hep sayı tutuyorum.”
 
kendimi kaybederim. Bundan dolayı, hep sayı tutuyorum.”
   
Bilinmezliğe sürüklenirken ne kadar yol katettiğinin farkında olmak biraz rahatlatıcı doğrusu.
+
Bilmediğin bir yere giderken ne kadar ilerlediğini bilmek biraz rahatlatıcı olduğu doğru.
   
 
“Her şeyi defalarca tekrar ettim. Sana yaklaşmanın her türlü yolunu denedim. Henüz denemediğim
 
“Her şeyi defalarca tekrar ettim. Sana yaklaşmanın her türlü yolunu denedim. Henüz denemediğim
Line 230: Line 234:
 
“Evet.”
 
“Evet.”
   
“Sana kutuyu vermem için ikna etmeye bile çalışmıyor musun?”
+
“Sana kutuyu vermeme ikna bile etmeye çalışmıyor musun?”
   
 
“Ondan çoktan vazgeçtim.”
 
“Ondan çoktan vazgeçtim.”
Line 239: Line 243:
 
oldu. Ama ne oldu biliyor musun? Fark etmiyor. Öyle ya da böyle, bana kutuyu asla vermedin.”
 
oldu. Ama ne oldu biliyor musun? Fark etmiyor. Öyle ya da böyle, bana kutuyu asla vermedin.”
   
İşbirliği yaparken bile kutuyu vermedim mi?.. yani, belli ki öyle. Otonaşi kutuyu elde etseydi ‘şimdi’ burada olmazdım.
+
İşbirliği yaparken bile kutuyu vermedim mi?.. yani, belli ki öyle. Otonashi-san kutuyu elde etseydi ‘şimdi’ burada olmazdım.
   
“Sadece doğrulamak için soruyorum: kutunun sahibinin ben olduğumdan eminsin, değil mi?”
+
“Sadece doğrulamak için soruyorum: kutunun sahibi ben olduğumdan eminsin, değil mi?”
   
 
“Sürekli içimde çekip çekiştirdiğim bir konu oldu bu. Ama vardığım sonuç hep aynı. Kazuki
 
“Sürekli içimde çekip çekiştirdiğim bir konu oldu bu. Ama vardığım sonuç hep aynı. Kazuki
Hoşino, şüphesiz, ''kutunun sahibidir''.”
+
Hoshino, şüphesiz, ''kutunun sahibidir''.”
   
 
“Neden öyle düşünüyorsun?”
 
“Neden öyle düşünüyorsun?”
   
“Düşündüğün kadar da şüpheli yok zaten. Tümüyle Açıklama yapmakta çok uzun sürer, o yüzden kısa keseceğim: var olan birkaç olası şüphelinin beni 27,753 tekrar boyunca kandırması imkansız. Sonuç olarak, bir tek sen kutunun sahibi olabilirsin. Ayrıca, Reddeden Sınıf'la doğrudan bağlantısı olmayan ve açıklanamayan bir kanıtımız var, değil mi?”
+
“Bekleyeceğin kadar şüpheli yok. Açıklamanın tamamını söylemek çok uzun sürer, o yüzden kısa keseceğim: var olan birkaç olası şüphelinin beni 27,753 tekrar boyunca kandırması imkansız. Dolayısıyla, bir tek sen kutunun sahibi olabilirsin. Ayrıca, Reddeden Sınıf ile ilgisi olmayan tartışılmaz dolaylı kanıt var, değil mi?”
   
O haklıydı—daha önceden kutunun dağıtıcısıyla tanışmıştım — ’*’.
+
O haklıydı—daha önceden kutunun dağıtımcısıyla—’*’ ile tanışmıştım.
   
“Her şeye rağmen kutuyu asla çıkartmıyorsun. Daha doğrusu, çıkartamıyorsun. Seni daha 20.000 tekrar öncesinden sahip olarak gözüme kestirmiştim.”
+
“Her şeye rağmen kutuyu asla çıkartmıyorsun. Daha doğrusu, çıkartamıyorsun. Sahip olarak seni
  +
daha 20,000 tekrardan önce belirlemiştim.”
   
 
“Yani vaz mı geçtin?”
 
“Yani vaz mı geçtin?”
   
Kutu'yu elde etmek için elinden geleni yapan Otonaşi vazgeçti?
+
Kutu elde etmek için elinden geleni yapan Otonashi-sanvazgeçti?
   
“Vazgeçmedim. Sadece kutuyu elde edemiyorum. Cüzdanında olan bir bozuk para aradığını varsayalım, ama ne kadar evirip çevirsen de bulamıyorsun. Cüzdanın her yanına bakmak kolay. Yine de bozuk parayı bulamıyorsun. O durumda bozuk paranın olmadığını düşünmen gerekir. Aynen o şekilde, bu 27,753 tekrar içerisinde ‘Kazuki Hoşino’dan kutuyu elde edemiyorum’ sonucuna vardım.”
+
“Vazgeçmedim. Sadece kutuyu elde edemiyorum. Cüzdanında olan bir bozuk para aradığını varsayalım, ama ne kadar evirip çevirsen de bulamıyorsun. Cüzdanın her yanına bakmak kolay. Yine de bozuk parayı bulamıyorsun. O durumda bozuk paranın olmadığını düşünmen gerekir. Aynen o şekilde, bu
  +
27,753 tekrar içerisinde ‘Kazuki Hoshino’dan kutuyu elde edemem’ sonucuna vardım.”
   
Otonaşi bir anlığına kaşlarını çattı ve ardından bana arkasını döndü.
+
Otonashi-san bana bir anlığına kaşlarını kaşlarını çattı ve ardından bana arkasını döndü.
   
“Pekâlâ, gösteri bitti. Hala bir şeyler söylemek istiyor musun?”
+
“Peki ala, gösteri bitti. Hala bir şeyler söylemek istiyormusun?”
   
“...Evet! Başından beri o yüzden seninle konuşmak istiyordum.”
+
“...Evet! Baştan beri o yüzden seninle konuşmak istiyordum.”
   
 
Söylemem gerekiyor.
 
Söylemem gerekiyor.
   
Karar verdim. Ben reddeden Sınıf’ı korumaya karar verdim.
+
Karar verdim. Reddeden Sınıf’ı korumaya karar verdim.
   
Mogi'yi defalarca öldüren Otonaşi'yi, kendime—
+
Mogi-san’ı defalarca öldüren Otonashi-san’ı, kendime—
   
Otonaşi seni, hayır, Aya Otonaşi, seni kendime—”
+
“Seni, Otonashi-san, hayır, Aya Otonashi, kendime—”
   
 
“—düşman mı edeceksin?”
 
“—düşman mı edeceksin?”
Line 278: Line 284:
 
“—Ha?!”
 
“—Ha?!”
   
Ona karşı koymak için yaptığım cesurca tavrımı öngördü ve hala, aldırışsız bir şekilde beni görmezden gelmeye çalışıyor.
+
Ona karşı koymak amacıyla yapılan cesur hareketimi öngördü. Ve hala aldırışsız ve beni görmezden gelmek istiyor.
   
Kalbimin derinliklerinde ne kadar kaskatı kesilip şoka uğramış olduğumu görünce, Otonaşi derin bir iç çekti. Bana doğru isteksizce döndü.
+
Suskun ve yürekten şaşırdığımı görünce, Otonashi-san derin bir iç çekti. Bana doğru isteksizce döndü.
   
“Hoşino, hala anlamıyor musun? Seninle ne kadar zaman geçirdiğimi düşünüyorsun, aptal çocuk? Bu sadece sıkılacak kadar çok tekrarladığım başka bir versiyon. İşin özünü görmem imkansız değil, değil mi?”
+
“Hoshino, hala anlamıyor musun? Seninle ne kadar zaman geçirdiğimi düşünüyorsun, aptal çocuk? Bu sadece sıkılacak kadar çok tekrarladığım bir tane daha düzen. İşin özünü görmem imkansız değil miydi?”
   
 
“N-Ne—”
 
“N-Ne—”
   
Böyle cesur bir hareketi zaten defalarca yapmış mıydım yani?
+
Böyle cesur bir hareketi zaten defalarca yapmış mıydım?
   
 
Neden her seferinde tamamen etkisizdi?
 
Neden her seferinde tamamen etkisizdi?
   
“Bu arada, sana bir şey daha söyleyeceğim. İnançların bana karşı çıkma kararına sebep olsa bile, ve her tekrar sırasında o anılarını hatırlamaya kalkışsan bile: eninde sonunda bana karşı koymaktan vazgeçeceğinden adım gibi eminim.”
+
“Bu arada, sana bir şey daha söyleyeceğim. İnançların bana karşı çıkma kararına sebep olsa bile, ve her tekrar o anılarını hatırlamaya kalkışsan bile: eninde sonunda bana karşı koymaktan vazgeçeceğinden adım gibi eminim.”
   
“Ö-Öyle olma—”
+
“Ö-Öyle olması—”
   
Sonuçta, onun Mogi'yi öldürmesini kabullenmem; Mogi'ye karşı hislerimi silip atmayı seçtiğim anlamına gelirdi.
+
Sonuçta, onun Mogi-san’ı öldürmesini kabullendiğim; Mogi-san için hislerimi unutma kararı aldığıma karar verdiğim anlamına gelirdi bu.
   
 
“Bana inanmıyor musun? Bana defalarca belirttiğin sebebi söylememi ister misin?”
 
“Bana inanmıyor musun? Bana defalarca belirttiğin sebebi söylememi ister misin?”
Line 300: Line 306:
 
Dudağımı ısırdım.
 
Dudağımı ısırdım.
   
Otonaşi konuşmamızı bitmiş olarak kabul edip bana sırtını döndü.
+
Otonashi-san konuşmamızı bitmiş olarak kabul edip bana sırtını döndü.
   
 
“Değerlerin 20,000’den fazla tekrara sorunsuz olarak dayandı. Bunun için hakkını vermeliyim.”
 
“Değerlerin 20,000’den fazla tekrara sorunsuz olarak dayandı. Bunun için hakkını vermeliyim.”
Line 306: Line 312:
 
Anında kafamı kaldırdım.
 
Anında kafamı kaldırdım.
   
Az önce beni ‘takdir’ mi etti? ''Otonaşi'' mi?
+
Az önce beni ‘takdir’ mi etti? ''Otonashi-san'' ?
   
 
“Bir dakika bekle.”
 
“Bir dakika bekle.”
   
Ne olursa olsun, sormam gereken tek bir şey daha var.
+
Ne olursa olsun, sormam gereken tek bir tane daha şey var.
   
Otonaşi kafasını bana doğru çevirdi.
+
Otonashi-san kafasını bana doğru çevirdi.
   
 
“Kutuyu benden almaktan artık vazgeçtin, öyle değil mi?”
 
“Kutuyu benden almaktan artık vazgeçtin, öyle değil mi?”
Line 318: Line 324:
 
“Evet. Öyle dememiş miydim?”
 
“Evet. Öyle dememiş miydim?”
   
“O zaman… bundan sonra ne yapmayı planlıyorsun?”
+
“O zaman… bundan sonra ne yapmayı düşünüyorsun?”
   
Otonaşi'nin ifadesinde hiç değişiklik yok. Gözlerini benden ayırmadan doğruca bana bakmaya
+
Otonashi-san’ın ifadesinde hiç değişiklik yok. Gözlerini benden ayırmadan dümdüz bana bakmaya
 
devam etti.
 
devam etti.
   
Direkt bakışı, gözlerimi onun gözlerinden ayırmaya zorladı.
+
Dosdoğru bakışı gözlerimi onun gözlerinden ayırmaya zorladı.
   
 
“Ah—”
 
“Ah—”
   
O anda… Otonaşi başka da bir şey söylemeden alıp başını gitti.
+
O anda… Otonashi-san bir şey söylemeden başını alıp gitti.
   
Soruma cevap vermeden.
+
Soruma cevap vermiş olmadan.
   
   
Line 335: Line 341:
   
   
Otonaşi sınıfa geri dönmedi—belki de eve gitmiştir.
+
Otonashi-san sınıfa geri dönmedi—belki eve gitti.
   
Beşinci dersim matematik. Formülleri şimdiye kadar defalarca görmeme rağmen hemen anlayamıyorum. Bunun yerine, ders boyunca Mogi'yi izliyorum.
+
Beşinci dersim matematik. Formülleri muhtemelen defalarca görmeme rağmen hemen anlayamıyorum. Bunun yerine, ders boyunca Mogi-san’ı izledim.
   
Gerçekten Mogi'yi terk edecek miyim? Gerçekten ona olan hislerimi kendi rızamla içimden söküp atacak mıyım?
+
Gerçekten Mogi-san’ı terk edecek miyim? Gerçekten ona olan hislerimi kendiliğimden kesecek miyim?
   
Hayır. Bu imkansız. Geçmişteki benin de ne düşündüğünün bi önemi yok.
+
Hayır. Öyle bir şeyin olma ihtimali yok. Geçmişteki ben ne düşündüğü önemli değil.
   
Şu andaki ben Mogi'den vazgeçmeyecek. Önemli olan tek şey de bu.
+
Şu andaki ben Mogi-san’dan vazgeçmeyecek. Tek önemli olan bu.
   
 
Beşinci ders bitti.
 
Beşinci ders bitti.
   
Hemen Mogi'nin yanına gittim. Beni fark etti ve badem gözleriyle bana doğru baktı. Vücudum
+
Hemen Mogi-san’ın yanına gittim. Beni fark etti ve badem gözleriyle bana doğru baktı. Vücudum
taş kesildi. Kalbim her zamanki ritmini kaybetti.
+
anında gerildi. Kalbim her zamanki ahengini kaybetti.
   
 
Sırf ona bakmaktan. Ona söylemek üzere olduğum şeyin gerçekten özel olduğunu kanıtlıyor bu.
 
Sırf ona bakmaktan. Ona söylemek üzere olduğum şeyin gerçekten özel olduğunu kanıtlıyor bu.
   
Günlük hayatımda asla yapmayacağım bir hareket bu.
+
Günlük hayatımda asla bulunmayacağım bir hareket bu.
   
 
Ama elimde değil. Anılarımı hatırlamanın başka bir yolu aklıma gelmiyor.
 
Ama elimde değil. Anılarımı hatırlamanın başka bir yolu aklıma gelmiyor.
   
Mogi'ye hislerimi itiraf etmekten başka bir yol aklıma gelmiyor.
+
Mogi-san’a hislerimi itiraf etmekten başka bir yol aklıma gelmiyor.
   
“...Mogi.”
+
“...Mogi-san.”
   
Sanırım şu an suratımda oldukça tuhaf bir ifade var. Mogi bana merakla baktı ve kafasını
+
Sanırım şu an suratımda oldukça tuhaf bir ifade var. Mogi-san bana merakla baktı ve kafasını
 
yana eğdi.
 
yana eğdi.
   
Line 373: Line 379:
 
Zihnimden bir görüntü geçti. Kafamda bir ses gelişigüzel tekrarlandı. O kadar açık ve net bir hisse kapıldım ki, gözlerime, kulaklarıma ve beynime biri sanki cam saplıyordu.
 
Zihnimden bir görüntü geçti. Kafamda bir ses gelişigüzel tekrarlandı. O kadar açık ve net bir hisse kapıldım ki, gözlerime, kulaklarıma ve beynime biri sanki cam saplıyordu.
   
Göğsüm şiddetle zonkluyordu, sanki çekiçle biri vuruyormuş gibi.
+
Göğüsüm şiddetle zonkluyordu, sanki çekiçle biri vuruyormuş gibi.
   
 
H-Hayır—
 
H-Hayır—
   
Hatırlamak istemiyorum. Hatırlamak istemesem bile. O anıyı tekrar tekrar silip unutmak
+
Hatırlamak istemiyordum. Hatırlamak istememe rağmen. O anıyı tekrar tekrar silip unutmak
istesem bile, kaybolmuyor. Başka herhangi bir anıyı, anlamı ne olursa olsun, unutabilmeme rağmen,
+
istesem bile, kaybolmuyordu. Başka herhangi anıyı, ne kadar önemi olursa olsun, unutabilmeme rağmen,
bu unutamayacağım tek anı.
+
unutamayacağım anı buydu.
   
 
Evet, doğru ya—
 
Evet, doğru ya—
   
Çok uzun zaman önce—<u>Mogi'ye olan duygularımı itiraf etmiştim.</u>
+
Çok uzun zaman önce—<u>Mogi-san’a olan duygularımı itiraf etmiştim.</u>
   
 
“...Ne oldu?”
 
“...Ne oldu?”
Line 389: Line 395:
 
“.......Özür dilerim, yok bir şey.”
 
“.......Özür dilerim, yok bir şey.”
   
Aramıza biraz mesafe koydum. Mogi şüpheci bir tavırla kaşlarını kaldırdı ama bana daha da başka soru sormadı.
+
Aramıza biraz mesafe koydum. Mogi-san şüpheci bir tavırla kaşlarını kaldırdı ama bana daha
  +
başka soru sormadı.
   
Yerime döndüm ve sıramın üstüne çöktüm.
+
Yerime döndüm ve sıramın üstüne kendimi attım.
   
 
“.......Anladım.”
 
“.......Anladım.”
Line 397: Line 404:
 
Şimdi düşününce, barizdi. Ne de olsa, bu günü 20,000 defadan fazla tekrarladım.
 
Şimdi düşününce, barizdi. Ne de olsa, bu günü 20,000 defadan fazla tekrarladım.
   
Mogi'ye duygularımı itiraf ediyorum. Ama unutuyorum. O yüzden tekrar itiraf ediyorum. Ve
+
Mogi-san’a duygularımı itiraf ediyorum. Ama unutuyorum. O yüzden tekrar itiraf ediyorum. Ve
tekrar unutuyorum. Reddeden Sınıf’a karşı koymak adına istemesem bile bu itirafı yaptım, tekrar tekrar, tekrar ve tekrar yapıp, ne kadar yaptıysam o kadar da unuttum.
+
tekrar unutuyorum. Reddeden Sınıf’a karşı koymak için yapmak istemediğim şeyi, duygularımı ilan etmeyi, yaptım. Tekrar tekrar, tekrar tekrar yapıp, yaptığım kadar da unuttum.
   
 
Ve her defasında duymaktan en çok kaçındığım cevabı aldım.
 
Ve her defasında duymaktan en çok kaçındığım cevabı aldım.
   
Hep aynısı. Hep aynı cevap. Yani, değişmesine imkan yok. Mogi anılarını hatırlayamıyor, dolayısıyla cevabı da değişemez.
+
Hep aynısı. Hep aynı cevap. Yani, değişmesinin imkanı yok. Mogi-san anılarını hatırlayamıyor,
  +
dolayısıyla cevabı da değişemez.
   
 
O cevap—
 
O cevap—
Line 410: Line 418:
 
Berbat. <u>O bahsettiğin yarın asla gelmeyecek.</u>
 
Berbat. <u>O bahsettiğin yarın asla gelmeyecek.</u>
   
Eşi benzeri olmayan bir azimle, normalde asla toparlayamayacağım cesaretimi toplayıp, gerilmiş sinirlerimin sınırına geldim artık— ama sonunda, samimi sözlerim tamamıyla uçup gitti. Ve ardından, sayısız defa itiraflarımı unutmuş olan Mogi ile iletişime geçmeye mahkumum.
+
Eşi benzeri olmayan bir azimle, normalde toparlayamayacağım cesaretimi toparladım, sinirlerimi
  +
sınırına kadar gerdim—ama sonunda, samimi sözlerim tamamıyla uçup gitti. Ve ardından, sayısız defa itiraflarımı unutmuş olan Mogi-san ile iletişime geçmeye mahkumum.
   
 
...Anladım. Sadece geçersiz kılınmıyorlar.
 
...Anladım. Sadece geçersiz kılınmıyorlar.
Line 416: Line 425:
 
Baştan beri hiçbir şey yok.
 
Baştan beri hiçbir şey yok.
   
Bu dünya başından beri bomboş. İçerisindeki her şeyin geçersiz kılındığı bir dünyada değeri olan hiçbir şey yok. Güzel şeyler de, çirkin şeyler de, kıymetli şeyler de, yırtık pırtık şeyler de, sevilen şeyler de, nefret edilen şeylerde de aynı miktarda değer var.
+
Bu dünya başından beri bomboştu. İçerisinde her şeyin geçersiz kılındığı bir dünyada değeri
  +
olan hiçbir şey yok. Güzel şeylerde, çirkin şeylerde, kıymetli şeylerde, yırtık pırtık şeylerde, sevilen şeylerde, nefret edilen şeylerde de aynı miktarda değer var.
   
 
Bu sebepten dolayı hiçbir şeyin varlığı yok. Sadece boşluk var.
 
Bu sebepten dolayı hiçbir şeyin varlığı yok. Sadece boşluk var.
Line 422: Line 432:
 
Reddeden Sınıf’ın anlaşılmaz boşluğu.
 
Reddeden Sınıf’ın anlaşılmaz boşluğu.
   
Midem bulandı. Tiksinç bir ortamda nefes almaya mecbur bırakıldım. Ciğerlerimdeki havadan kurtulma isteğime rağmen, yapamıyorum, çünkü o zaman bir daha burada yaşamaya devam edemem. Nefes alıp vermeden yaşayamam. Ama bu boşluğu solumaya devam edersem, vücudum da boş olur. Bir sünger gibi içim de boş olur.
+
Midem bulandı. Tiksinç bir ortamda nefes almaya zorlatıldım. Ciğerlerimdeki havadan kurtulma isteğine kapılmama rağmen, yapamıyorum, çünkü o durumda burada yaşamaya devam edemem. Nefes alıp vermeden yaşayamam. Ama bu boşluğu solumaya devam edersem, vücudum da boş olur. Boru gibi içim boş olur.
   
Ya da—benim için çoktan zaman geçti ve içim çoktan bomboş mu?
+
Ya da—benim için çoktan zaman geçmiş miydi? İçim çoktan boş mu olmuştu?
   
“Ne oldu Kazu? Kötü mü hissediyorsun?”
+
“Ne oldu Kazu-kun? Kötü mü hissediyorsun?”
   
Tanıdık bir ses duyunca,vücudum hala sıranın üstünde yığılmış haldeyken kafamı kaldırdım. Kokone önümde duruyordu, yüzü asıktı.
+
Tanıdık bir ses duyunca, vücudum hala sıra üstünde yığılmış şekilde kafamı kaldırdım. Kokone önümde duruyordu, yüzü asıktı.
   
“Beden eğitimi dersinde burun kanaması geçirdin, değil mi? Belki o yüzdendir? İyi hissetmiyorsan, belki de hemşirenin yanına gitmeliyiz?”
+
“Beden eğitimi dersinde burun kanaması geçirdin, değil mi? Belki o yüzdendir? İyi hissetmiyorsan, belki hemşirenin yanına gitmeliyiz?”
   
“Onun için endişelenmeye gerek yok Kiri. Kötü hissetmesinin nedeni burun kanamasından ziyade, üstünde yattığı kucaktan dolayı olduğuna bahse girerim,” dedi Daiya. Onu fark etmemiştim, ama herhâlde yakınlarda duruyordu.
+
“Onun için endişelenmeye gerek yok Kiri. Kötü hissetmesinin sebebi burun kanamasından ziyade, üstünde yattığı kucaktan dolayı olduğunun iddiasına girerim,” dedi Daiya. Onu fark etmemiştim, ama herhâlde yakınlarda duruyordu.
   
 
“Kucak mı..?..He! Demek öyle! Ne yaaa, sadece sevdalıymış…”
 
“Kucak mı..?..He! Demek öyle! Ne yaaa, sadece sevdalıymış…”
   
Dedikten sonra sırıttı ve destekleyici bir tavırla sırtıma vurdu.
+
Dedikten sonra sırıttı ve destekleyici tavırla sırtımdan vurdu.
   
“Se-n! Sen sen! Bu senin için biraz sırnaşık değil mi? Lütfen aaaşk gibi yetişkin işlerine bulaşma.”
+
“Se-n! Sen sen! Bu senin için biraz sırnaşık değil mi? Lütfen âââşk gibi olgun bir şeye girme.”
   
 
“O kadar basit bir cazibeden etkilenmek—gülünç.”
 
“O kadar basit bir cazibeden etkilenmek—gülünç.”
Line 451: Line 461:
 
—doğru olmazdı.
 
—doğru olmazdı.
   
Aslına bakarsan, ben ona bugün âşık oldum. Hislerim bir anda ortaya çıkıverdi, en azından Daiya ve diğerleri açısından böyle görünüyor. Ve bu yüzden de kimse ona olan düşkünlüğümü bilmiyordu, davranışlarımın bunu açıkça belli etmesine rağmen.
+
Aslına bakarsan, ben ona bugün âşık oldum. Hislerim bir anda ortaya çıktı, en azından Daiya ve diğerleri açısından böyle gözüküyordu. Ve bu yüzden kimse ona olan düşkünlüğümü bilmiyordu,
  +
davranışlarımın bunu besbelli etmesine rağmen.
   
“Hey hey, Daiya, anlaşılan bu herif Kasumi’ye olan karşılıksız aşkını ilan etti. Uhihi.”
+
“Hey hey, Daiya, anlaşılan bu herif Kasumi’ye olan karşılıksız âşkını ilan etti. Uhihi.”
   
 
Kokone sırıttı ve Daiya’yı dirseği ile dürttü.
 
Kokone sırıttı ve Daiya’yı dirseği ile dürttü.
Line 459: Line 470:
 
“Evet. En iyi durumda bu bana biraz fazladan eğlence sağlar.”
 
“Evet. En iyi durumda bu bana biraz fazladan eğlence sağlar.”
   
“Uhehe… başkalarının aşkı gerçekten de eğlenceliymiş! Mm, mm. Merak etme, Ablan senin yanında. Sana tavsiye verir, yardım ederim! Hatta terk edilirsen seni teselli bile ederim! Ama başarılı olursan, seni öldürürüm, çünkü asabım bozulur.”
+
“Uhehe… başkaların âşkı gerçekten de eğlenceliymiş! Mm, mm. Merak etme, Onee-chan<ref name="Onee-chan">Japonca’da ‘abla’ anlamına gelir.</ref> seni destekliyor. Sana tavsiye verir, yardım ederim! Hatta terk edilirsen seni teselli bile ederim! Ama başarılı olursan, seni öldürürüm, çünkü asabım bozulur.”
   
“Merak etme. İkisi çıkmaya başlarsa ben onun kalbini çalarım.”
+
“Merak etme. İkisi çıkmaya başladığında ben onun kalbini çalarım.”
   
“Ohaa, bu hoşuma gitti! Başkalarının talihsizliği ve karışık aşk ilişkileri! Muhteşem!”
+
“Ohaa, bu hoşuma gitti! Başkaların talihsizliği ve karışık âşk üçgenleri! Muhteşem!”
   
O ikisi gerçekten çok acımasız, keyifsiz olduğumu görmezden geliyorlar.
+
O ikisi gerçekten çok acımasız, keyifsizliğimi görmezden geldiler.
   
 
Neyse ki XX burada değil. O olsaydı, fırsatı değerlendirip konuşmayı öyle bir yere—
 
Neyse ki XX burada değil. O olsaydı, fırsatı değerlendirip konuşmayı öyle bir yere—
Line 471: Line 482:
 
“—Ha?”
 
“—Ha?”
   
“Hmm? Neyin var yine Kazu?”
+
“Hmm? Neyin var yine Kazu-kun?”
   
 
“Hayır, sadece… Onun nerede olduğunu merak ediyordum. Bugün izinli mi?”
 
“Hayır, sadece… Onun nerede olduğunu merak ediyordum. Bugün izinli mi?”
   
“Kimin hakkında konuşuyorsun?” diye sordu Daiya, şüpheli bir bakış atarak.
+
“Kimin hakkında konuşuyorsun?” diye sordu Daiya, gözünde şüphe.
   
Tuhaf. Öyle dediğimde Daiya’nın kimden bahsettiğimi anlamasını beklerdim.
+
Tuhaf. Öyle dediğimde Daiya’nın benim kimden bahsettiğimi anlamasını beklerdim.
   
 
“Bilmiyor musun? Tabi ki de—”
 
“Bilmiyor musun? Tabi ki de—”
Line 484: Line 495:
   
 
Ha? Bir dakika ya! Ben… Ben bu belirli kişinin ismini söylemek üzereydim. Öyleyse neden sırf
 
Ha? Bir dakika ya! Ben… Ben bu belirli kişinin ismini söylemek üzereydim. Öyleyse neden sırf
ismini değil, yüzünü de unuttum?
+
ismi değil, yüzünü de unuttum?
   
“...Kazu? Bir şeyin mi var? Kimden bahsediyorsun?”
+
“...Kazu-kun? Bir şeyin mi var? Kimden bahsediyorsun?”
   
Kendimi kötü hissediyorum, sanki gırtlağımı yırtma isteği yaratan yarı sıvı ve sümüksü bir şey yutmuşum. Ama bu iğrenme hissine sahip olduğum için şanslıydım. Eğer tamamen yutkunup vücudumdan arındırsaydım, XX kaybolurdu.
+
Kendimi kötü hissediyorum, sanki ümüğümü yırtma isteği yaratan yarı sıvı ve sümüksü bir şey yutmuştum. Ama bu iğrenme hissine sahip olduğum için şanslıydım. Eğer tamamen yutup vücudumdan
  +
arındırsaydım, XX kaybolurdu.
   
“H-Hey… Kazu!”
+
“H-Hey… Kazu-kun!”
   
 
Önemli değil. Hepsini hatırlayabiliyorum. O iğrenme hissi sayesinde hatırlayabiliyorum.
 
Önemli değil. Hepsini hatırlayabiliyorum. O iğrenme hissi sayesinde hatırlayabiliyorum.
Line 498: Line 510:
 
Değerli arkadaşımın ismi. Sonsuza kadar yanımda durmaya yemin eden dostum.
 
Değerli arkadaşımın ismi. Sonsuza kadar yanımda durmaya yemin eden dostum.
   
...Uçan kuştan medet umuyorum belki, ama yine de ümit ediyorum. Umuyorum ki, bir sebepten dolayı Haruaki'yi unutan tek kişi benimdir. Ama ben gerçekten de aptalım. O ümit—
+
...Uçan kuştan medet umuyorum belki, ama yine de ümit ediyorum. Her nedenden dolayı bir tek
  +
benim Haruaki’nin ismini unutmuş olmamın ümidi. Ama ben gerçekten de aptalım. O ümit—
   
“Hey Kazu. Şu ‘Haruaki’ de kimin nesi?”
+
“Hey Kazu. O ‘Haruaki’ de kimin nesi?”
   
 
—asla gerçekleşemezdi.
 
—asla gerçekleşemezdi.
   
Bu sinir bozucu durum üzerine dişlerimi gıcırdattım. Daiya ve Kokone garip davranışıma yanıt niteliğinde kaşlarını çattılar.
+
Bu sinirlendirici his üzerine dişlerimi sıktım. Daiya ve Kokone garip davranışlarıma yanıt olarak kaşlarını çattılar.
   
İkisi de onu unutmuştu—oysa onun çocukluk arkadaşları olarak, onu benden çok daha uzun bir süredir tanıyorlardı.
+
İkisi onu unutmuştu—oysa onun çocukluk arkadaşları olarak, onu benden çok daha uzun süre boyunca tanıyorlardı.
   
Gerçeğin, "Haruaki'nin" burada var olmadığı düşüncesi bana saplandı, ve—
+
Gerçeğin, ‘Haruaki’’nin burada var olmadığı, düşüncesi bana saplandı, ve—
   
“Eve gidiyorum ben.”
+
“Eve gideceğim.”
   
 
—ölümcül bir yaraya sebep oldu.
 
—ölümcül bir yaraya sebep oldu.
   
Kalktım, çantamı aldım, ve onlara sırtımı dönüp sınıftan çıktım.
+
Kalktım, çantamı aldım, ve onlara sırtımı dönüp sınıftan çıkmaya başladım.
   
 
Burada daha fazla kalmaya dayanamam.
 
Burada daha fazla kalmaya dayanamam.
Line 524: Line 537:
 
Kim tarafından? Bu gayet belliydi. O kesinlikle Reddeden Sınıf’ın ''kahramanı'' tarafından ‘reddedildi’.
 
Kim tarafından? Bu gayet belliydi. O kesinlikle Reddeden Sınıf’ın ''kahramanı'' tarafından ‘reddedildi’.
   
Tamamen yanılmışım. Reddeden Sınıf’ın günlük hayatın akışını koruyacağını düşünmüştüm. Ne kadar da saçma. İşlerin bu şekilde yürümesine imkan yok. Günlük hayata günlük hayat denir çünkü aralıksız devam eder. Bir nehrin akışını durdurursan eğer, çamur birikir ve nehri siyah renge boyar. Aynen öyle. Burada da tortu birikmişti işte.
+
Tamamen yanılmışım. Reddeden Sınıf’ın günlük hayatın akışını koruyacağını düşünmüştüm. Saçmalık. İşlerin öyle gelişmesinin imkanı yoktu. Günlük hayat’a günlük hayat denilir çünkü aralıksız devam eder. Bir nehrin akışını durdurursan, çamur birikir ve nehri siyah rengine boyar. Aynen öyleydi. Burada da tortu birikmişti.
   
Ah, anladım. Muhtemelen bu fenomene defalarca şahit olmuştum. Ne kadar tekrara dayansam da, hep bu gerçeğin tekrar farkına varıyorum. Ve ardından Aya Otonaşi’ye karşı koymamaya başlıyorum.
+
Ah, anladım. Muhtemelen bu fenomene defalarca şahit olmuştum. Ne kadar tekrara dayansam da, hep bu gerçeğin tekrar farkına varıyorum. Ve ardından Aya Otonashi’ye karşı koymamaya başlıyorum.
   
Aya Otonaşi Reddeden Sınıf’ı yok edecek.
+
Aya Otonashi Reddeden Sınıf’ı yok edecek.
   
 
Ve şu an bildiklerimle, neden onu durdurayım ki?
 
Ve şu an bildiklerimle, neden onu durdurayım ki?
Line 536: Line 549:
 
O yüzden sınıftan daha çıkmadan dönüp arkama baktım.
 
O yüzden sınıftan daha çıkmadan dönüp arkama baktım.
   
Boş bir sıra. Bir tane daha boş sıra. Bir tane daha boş sıra. Ve orada bir tane daha var.
+
Boş bir sıra. Bir tane daha boş sıra. Bir tane daha boş sıra. Ve orada da bir tane daha var.
 
Ah… Ben zaten bunun farkına varmıştım, ama benden başka kimse bu kadar boş yeri sıra dışı bulmuyor.
 
Ah… Ben zaten bunun farkına varmıştım, ama benden başka kimse bu kadar boş yeri sıra dışı bulmuyor.
   
Line 543: Line 556:
   
   
Muhtemelen farkına varmıştım, ama kabullenmek istemediğim için yapmadım.
+
Muhtemelen çözebilirdim, ama kabullenmek istemediğim için bunu yapmadım.
   
Aya Otonaşi benden kutuyu almanın imkansız olduğu sonucuna vardı.
+
Aya Otonashi benden kutuyu almanın imkansız olduğu sonucuna vardı.
   
 
Suçlunun kim olduğunu tespit edince Reddeden Sınıf’ı sonlandırmak kolay olmalıydı. O, kutuyu elde etmek için 20,000’den fazla tekrardan geçti.
 
Suçlunun kim olduğunu tespit edince Reddeden Sınıf’ı sonlandırmak kolay olmalıydı. O, kutuyu elde etmek için 20,000’den fazla tekrardan geçti.
   
   
Öyleyse… o ne yapmalı?
+
Öyleyse… ne yapmalı?
   
   
Line 563: Line 576:
 
‘Öldürüldüm’. Öldürülmeme izin verdim.
 
‘Öldürüldüm’. Öldürülmeme izin verdim.
   
“27,753 anlamsız tekrar. Yani bu kadar zaman tamamen boş bir çabayla bitiyor? Kabul… Kabul etmeliyim ki ben bile yorulmaya başladım.”
+
“27,753 anlamsız tekrar. Yani bu kadar zaman tamamen boş çaba ile mi bitiyor? Kabul… Kabul etmeliyim ki ben bile yorulmaya başladım.”
   
 
Kesin konuşmak gerekirse, henüz ölmedim. Ama kanlar içinde yatarken, biliyorum: öleceğim. Kurtulamayacağım. Ve gerçekten onun tarafından öldürüldüm.
 
Kesin konuşmak gerekirse, henüz ölmedim. Ama kanlar içinde yatarken, biliyorum: öleceğim. Kurtulamayacağım. Ve gerçekten onun tarafından öldürüldüm.
   
“Off..! Böylesine saçma miktarda zaman harcadım ve sonuca bak. Acizliğimden hiç şu anki kadar nefret etmemiştim..!” sesinde pişmanlık ile mırıldandı.
+
“Off..! Böylesine saçma miktarda zaman harcadım ve sonuca bak. Şu anki kadar hiç acizliğimden bu kadar nefret etmemiştim..!” sesinde pişmanlık ile mırıldandı.
   
“...devam edelim. Kutuyu burada bulamadığıma göre, bir dahakine ararım artık.”
+
“...devam edelim. Kutuyu burada bulamadığıma göre, bir dahakini ararım artık.”
   
Aya Otonaşi’nin gözleri artık beni algılamıyor. Hayır, elbet o gözler beni baştan beri doğru düzgün algılamamıştı.
+
Aya Otonashi’nin gözleri artık beni algılamıyor. Hayır, elbet o gözler beni baştan beri doğru düzgün algılamamıştı.
   
Baştan sona kadar Aya Otonaşi sadece içimdeki kutuya bakıyordu.
+
Baştan sona kadar Aya Otonashi sadece içimdeki kutuya bakıyordu.
   
Bugün de ‘geçersiz’ ilan edilecek mi acaba? Hayır, edilmeyecek. Reddeden Sınıf denilen kutu benim vücudumda ise, öldüğümde o da parçalanır. Ve vücudum kamyon tarafından parçalandığı gibi, bu kutu
+
Bu gün de ‘geçersiz’ ilan edilecek mi acaba? Hayır, edilmeyecek. Reddeden Sınıf denilen kutu benim vücudumda ise, öldüğümde o da parçalanır. Ve vücudum kamyon tarafından parçalandığı gibi, bu kutu
 
da artık parçalandı.
 
da artık parçalandı.
   
 
Bu gün artık tekrarlanmayacak.
 
Bu gün artık tekrarlanmayacak.
   
Ah, ne kadar gülünç. Reddeden Sınıf’ın sonunu getirecek tek şey buysa, o zaman ölüm de önceden belli olan tek şeydi. Yani, tabi ki bu boş. Bu dünya elbette—benim ölümümden sonraki hayatımdı.
+
Ah, ne kadar istihzalı. Reddeden Sınıf’ın sonunu getirecek tek şey buysa, o zaman bir tek ölüm önceden belirtilmişti. Yani, tabi ki bu boş. Bu dünya elbette—benim ölümümden sonraki hayatımdı.
   
Ama bununla birlikte, savaşımız artık sona erdi.
+
Ama bununla birlikte, savaşımız artık sona geldi.
   
Hiç sürprizi olmayan tek taraflı bir savaştı, ama böylece burada sona erdi.
+
Hiç sürprizi olmayan tek taraflı bir savaştı, ama böylece burada sona geldi.
   
Evet… buna inanıyorsun, öyle değil mi? Otonaşi?
+
Evet… buna inanıyorsun, öyle değil mi? Otonashi-san?
   
Sana acıyorum. Gerçekten acıyorum, Otonaşi!
+
Sana acıyorum. Gerçekten acıyorum, Otonashi-san!
   
Sanıyorum ki beni görmezden gelmeye devam ettiğinden kaynaklanıyor. Diğer türlü böyle bir hata yapmazdın.
+
Muhtemelen beni görmezden gelmeye devam ettiğinden kaynaklandı. Başka türlü böyle bir hata yapmazdın.
   
O yüzden bu kadar zaman harcadın.
+
O yüzden bu kadar zamanı boşa harcadın.
   
Dinle, Otonaşi. Biraz düşünsen anlaması kolay. Benim gibi sıradan bir insanın kahraman
+
Dinle, Otonashi-san. Biraz düşünsen anlaması kolay. Benim gibi sıradan bir insanın kahraman
 
olmasının imkanı yok.
 
olmasının imkanı yok.
   
Bunu ona söylemek istedim, ama artık bunu yapamıyorum. Ağzımı bile oynatamıyorum.
+
Bunu ona söylemek istedim, ama artık bunu yapamıyorum. Ağzımı bile hareket ettiremiyorum.
   
Bilincim kayboldu. Öldüm.
+
Bilincim ortadan kayboldu. Öldüm.
   
 
Bu—hiçbir şeyi sonlandırmadı.
 
Bu—hiçbir şeyi sonlandırmadı.
Line 612: Line 625:
 
{| border="1" cellpadding="5" cellspacing="0" style="margin: 1em 1em 1em 0; background: #f9f9f9; border: 1px #aaaaaa solid; padding: 0.2em; border-collapse: collapse;"
 
{| border="1" cellpadding="5" cellspacing="0" style="margin: 1em 1em 1em 0; background: #f9f9f9; border: 1px #aaaaaa solid; padding: 0.2em; border-collapse: collapse;"
 
|-
 
|-
| Geri Git - [[Utsuro_no_Hako - Türkçe:1. Cilt 5232. Defa|5232. Defa]]
+
| Back to [[Utsuro_no_Hako - Türkçe:1. Cilt 5232. Defa|5232. Defa]]
| Geri Dön - [[Utsuro no Hako to Zero no Maria (Türkçe)|Ana Sayfa (Main Page)]]
+
| Return to [[Utsuro no Hako to Zero no Maria (Türkçe)|Ana Sayfa (Main Page)]]
| Devam Et - [[Utsuro_no_Hako - Türkçe:1. Cilt Ara|Ara]]
+
| Forward to [[Utsuro_no_Hako - Türkçe:1. Cilt Ara|Ara]]
 
|-
 
|-
 
|}
 
|}

Please note that all contributions to Baka-Tsuki are considered to be released under the TLG Translation Common Agreement v.0.4.1 (see Baka-Tsuki:Copyrights for details). If you do not want your writing to be edited mercilessly and redistributed at will, then do not submit it here.
You are also promising us that you wrote this yourself, or copied it from a public domain or similar free resource. Do not submit copyrighted work without permission!

To protect the wiki against automated edit spam, we kindly ask you to solve the following CAPTCHA:

Cancel Editing help (opens in new window)