Editing Utsuro no Hako - Türkçe: 2. Cilt 30 Nisan

Jump to navigation Jump to search

Warning: You are not logged in. Your IP address will be publicly visible if you make any edits. If you log in or create an account, your edits will be attributed to your username, along with other benefits.

The edit can be undone. Please check the comparison below to verify that this is what you want to do, and then save the changes below to finish undoing the edit.

Latest revision Your text
Line 1: Line 1:
  +
===30 Nisan (Perşembe) 00:00)===
__NOTOC__
 
===30 Nisan (Perşembe) 00:00===
 
 
<i>İkinci gün başlıyordu.</i>
 
<i>İkinci gün başlıyordu.</i>
   
Line 15: Line 14:
 
Şimdi ne iş çeviriyordu…?
 
Şimdi ne iş çeviriyordu…?
   
Nisan’ın son günüydü, bunun anlamı ise Altın Hafta<ref name=”Golden Week”>Altın Hafta 7 gün içerisinde 4 ulusal bayramdan oluşan bir haftadır, ve 29 Nisan’dan 6 Mayıs’a kadar sürer. Yeni Yıl ve Obon’dan sonra Japonya’daki en hareketli tatil sezonudur.</ref> —uzun tatilimiz—yakında başlayacaktı. Her gün yaptığım gibi Otonaşi'yi koridorda bekliyordum. Normalde okul kantininde birlikte öğle yemeği yerdik; bana daha önce hiç bento yapmamıştı.
+
Nisan’ın son günüydü, bunun anlamı ise Altın Hafta<ref name=”Golden Week”>Altın Hafta 7 gün içerisinde 4 ulusal bayramdan oluşan bir haftadır, ve 29 Nisan’dan 6 Mayıs’a kadar sürer. Yeni Yıl ve Obon’dan sonra Japonya’daki en hareketli tatil sezonudur.</ref> —uzun tatilimiz—yakında başlayacaktı. Her gün yaptığım gibi Otonashi-san’ı koridorda bekliyordum. Normalde okul kantininde birlikte öğle yemeği yerdik; bana daha önce hiç bento yapmamıştı.
   
“Kazu! Haru’nun dedikleri doğru mu?! Maria’nın ikinize özel ev yapımı öğle yemeği mi bekliyor seni?!“
+
“Kazu-kun! Haru’nun dedikleri doğru mu?! Maria’nın ev yapımı öğle yemeği for two mu bekliyor seni?!“
   
 
Gürültülü olmaya başlıyordu. Kokone önüme geçti, arkasından da sırıtan bir Haruaki.
 
Gürültülü olmaya başlıyordu. Kokone önüme geçti, arkasından da sırıtan bir Haruaki.
Line 27: Line 26:
 
Ne kadar berbat bir arkadaştı.
 
Ne kadar berbat bir arkadaştı.
   
“Kazu, bu özel durumun sebebi nedir?! Detay, lütfen!”
+
“Kazu-kun, bu özel durumun sebebi nedir?! Detay, lütfen!”
   
 
“...yani, nedenini sorma, ama bu sabah bir ara—”
 
“...yani, nedenini sorma, ama bu sabah bir ara—”
Line 35: Line 34:
 
Lütfen bitirmeme izin ver.
 
Lütfen bitirmeme izin ver.
   
“Uyandırma araması…” birinin arkamdan mırıldanması, ona dönüp bakmama neden oldu.
+
“Uyandırma araması…” biri arkamdan mırıldanması ona dönüp bakmama neden oldu.
   
 
...Ah hayır, bir tane daha sıkıntılı kız ortaya çıktı.
 
...Ah hayır, bir tane daha sıkıntılı kız ortaya çıktı.
Line 43: Line 42:
 
“Günaydın…”
 
“Günaydın…”
   
Garip lakabı olan kızın ismi Riko Asami, kısa saçı olan kısa birinci sınıf öğrencisi. Otonaşi'nin sınıf arkadaşı ve açılış töreninden beri gelişen Maria Otonaşi Hayranlar Kulübü’nün bir üyesiydi. İkisi genellikle beraber buraya gelirdi,
+
Garip lakabı olan kızın ismi Riko Asami, kısa saçı olan kısa birinci sınıf öğrencisi. Otonashi-san’ın sınıf arkadaşı ve açılış töreninden beri gelişen Maria Otonashi Fan Klübü’nün bir üyesiydi. İkisi genellikle beraber buraya gelirdi,
ama anlaşılan Asami erkenden gelmişti bugün. Belki bana öyle gelmişti, ama sanki ifadesi ve sesi her zamankinden
+
ama anlaşılan Asami-san erkenden gelmişti bugün. Belki bana öyle gelmişti, ama sanki ifadesi ve sesi her zamankinden
 
daha da kasvetliydi.
 
daha da kasvetliydi.
   
Asami dalgın bir şekilde bana bakıyordu.
+
Asami-san dalgın bir şekilde bana bakıyordu.
   
 
“...Ehm?”
 
“...Ehm?”
Line 53: Line 52:
 
Ya da bana sert sert mi bakıyordu?
 
Ya da bana sert sert mi bakıyordu?
   
“Duyduğum kadarıyla Maria’dan bento alacakmışsın?”
+
“Duyduğum kadarıyla Maria-san’dan bento alacakmışsın?”
   
 
“E-Evet, sanırım öyle.”
 
“E-Evet, sanırım öyle.”
   
Asami hiçbir yanıt vermeden bana bakmaya devam etti.
+
Asami-san hiçbir yanıt vermeden bana bakmaya devam etti.
   
 
“......Telefonundaki piller patlasa keşke… yurtdışından gelen piller kadar açık açık şüpheli olan piller kullanıyor
 
“......Telefonundaki piller patlasa keşke… yurtdışından gelen piller kadar açık açık şüpheli olan piller kullanıyor
Line 64: Line 63:
 
Onun mırıldadığı lanetler tüylerimi ürpertmişti.
 
Onun mırıldadığı lanetler tüylerimi ürpertmişti.
   
“A-Ama neden herkes arasında Kazu'yu seçti, değil mi?” Kokone hızla yükselen gerilimi durdurmak için araya bir
+
“A-Ama neden herkes arasında Kazu-kun’u seçti, değil mi?” Kokone hızla yükselen gerilimi durdurmak için araya bir
gülümseme ile girdi. “Bunun yüzünden, Kazu erkeklerden baya korkunç bakışlar alıyor, değil mi? Duyduğum kadarıyla insanların ‘Sahte Kaza ile Öldürmek İstediğim Kişiler’ listelerinde birinci numarada yer alıyor!”
+
gülümseme ile girdi. “Bunun yüzünden, Kazu-kun erkeklerden baya korkunç bakışlar alıyor, değil mi? Duyduğum kadarıyla insanların ‘Sahte Kaza ile Öldürmek İstediğim Kişiler’ listelerinde birinci numarada yer alıyor!”
   
 
“O dengesiz liste de neyin nesi ya… öyle bir şey kimin aklına geldi ki…?”
 
“O dengesiz liste de neyin nesi ya… öyle bir şey kimin aklına geldi ki…?”
   
“Benim!” Haruaki elini havaya kaldırdı. “Tabi ki bende bir oy attım! Maria ile çifte kumru olmana<!--Fiil olarak
+
“Benim!” Haruaki elini havaya kaldırdı. “Tabi ki bende bir oy attım! Maria-chan ile çifte kumru olmana<!--Fiil olarak
‘çifte kumru’ kullanmak istedim ama çok garip oldu. İngilizce ne güzel bir dil ya, çok kolay olurdu ingilizcede <her dilin kendi güzelliği vardır bence, pek takılmamak lazım hem de ingilizcenin melezliğini düşünürsek ne kadar ingilizce diyebiliriz :D. Fakat türkçeyi savunmuyorum. Bu kadar arapça,farsça ve fransızca sözcükle de ne kadar türkçe diyebiliriz ? :D işte mother tongue> --> dayanamıyorum!!
+
‘çifte kumru’ kullanmak istedim ama çok garip oldu. İngilizce ne güzel bir dil ya, çok kolay olurdu ingilizcede--> dayanamıyorum!!
   
 
Neredeyse şaşkınlığımdan yere düşüyordum.
 
Neredeyse şaşkınlığımdan yere düşüyordum.
   
 
Haruaki’nin sadece şaka yaptığından emindim, ama son zamanlarda aldığım bakışlar gerçekten korkunç olmaya başlamıştı.
 
Haruaki’nin sadece şaka yaptığından emindim, ama son zamanlarda aldığım bakışlar gerçekten korkunç olmaya başlamıştı.
Ama bunun sebebinin sırf Otonaşi olduğunu düşünmüyorum—
+
Ama bunun sebebinin sırf Otonashi-san olduğunu düşünmüyorum—
   
 
“Hm? Neden bana bakıyorsun?” diye sordu Kokone.
 
“Hm? Neden bana bakıyorsun?” diye sordu Kokone.
Line 81: Line 80:
 
“......Yok bir şey.”
 
“......Yok bir şey.”
   
Onunla bu kadar samimi oluşumun bu durumda bir etken olduğuna haberi olmadığından emindim…
+
Onunla bu kadar samimi oluşum bu durumda bir etken olduğundan haberi olmadığından emindim…
   
 
Kokone sadece başını yana eğdi. O değişmeyen sınıf içerisindeki geçirdiğimiz sonsuzluktan sonra, sonunda saçını bir
 
Kokone sadece başını yana eğdi. O değişmeyen sınıf içerisindeki geçirdiğimiz sonsuzluktan sonra, sonunda saçını bir
 
yana atkuyruğu şeklinde yapmıştı. “Yan Atkuyruğu,” belki?
 
yana atkuyruğu şeklinde yapmıştı. “Yan Atkuyruğu,” belki?
   
“Hey söylesene, bayadır merak ediyorum: Otonaşi'yi nasıl uysallaştırdın?!<!--Terbiye etmek veya evcilleştirmek biraz.. erotik kaçabilir sanki? <şahsen hiç düşünmedim, ama bazıları öyle varsayabilir xd> -->”
+
“Hey söylesene, bayadır merak ediyorum: Otonashi-san’ı nasıl uslu<!--Terbiye etmek veya evcilleştirmek biraz.. erotik
  +
kaçabilir sanki?--> yaptın?!”
   
“Bak, ‘uysallaştırmak’ pek de doğru bir söz olmaz…”
+
“Bak, ‘uslu yapmak’ pek de doğru bir söz olmaz…”
   
“Otonaşi asılmaya alışkın olmalı, öyleyse alelade<!--Run of the mill = Sıradan, ama sıradan kelimesi bu durum
+
“Otonashi-san asılmaya alışkın olmalı, öyleyse alelade<!--Run of the mill = Sıradan, ama sıradan kelimesi bu durum
için fazla ‘sıradan’ değil mi?--> yöntem kullanmadın, değil mi? Ah, buldum! Onu bir şekilde kendisinin biricik kısmeti
+
için fazla ‘sıradan’ değil mi?--> yöntem kullanmadın, değil mi? Ah, buldum! Ona bir şekilde onun biricik kısmeti
olduğuna inandırdın!” dedi Kokone muzaffer bir şekilde, ve tuhaf tuhaf yorumlar yapmaya başladı. “Bakalım… onu ona
+
olduğunu inandırdın!” dedi Kokone muzaffer bir şekilde, ve tuhaf tuhaf yorumlar yapmaya başladı. “Bakalım… onu ona
 
saldıran bir sapıktan kurtarmış olabilirsin… Ah, çok da mantıklı değil mi?! Sapık böyle, ‘Hey tatlım, göbek tüylerin
 
saldıran bir sapıktan kurtarmış olabilirsin… Ah, çok da mantıklı değil mi?! Sapık böyle, ‘Hey tatlım, göbek tüylerin
muhteşem kokuyordur… Ah! Orada yara kabuğu mu var! A-Ama umurumda değil!!’ ve tam bu sözleri mırıldıktan sonra ona
+
muhteşem kokuyordur… Ah! Orada yara kabuğu var! A-Ama umurumda değil!!’ ve tam bu sözleri mırıldıktan sonra ona
 
saldırmak üzereyken, sen bir çırpıda onu kötülüğün ellerinden kurtardın, değil mi!?”
 
saldırmak üzereyken, sen bir çırpıda onu kötülüğün ellerinden kurtardın, değil mi!?”
   
“<i>Hakiki</i> bir sapıkla mücadele edecek yürek yok bende… bir dakika ya, biz çıkmıyoruz bile!”
+
“<i>Hakiki</i> sapıkla mücadele edecek yürek yok bende… bir dakika ya, biz çıkmıyoruz bile!”
   
 
Bu gerçeğin ta kendisiydi, ama Kokone sadece daha çok sırıtmaya başladı.
 
Bu gerçeğin ta kendisiydi, ama Kokone sadece daha çok sırıtmaya başladı.
Line 108: Line 108:
 
Kokone’nin suratındaki o sırıtmayı durdurmanın yolunu bulmam lazımdı.
 
Kokone’nin suratındaki o sırıtmayı durdurmanın yolunu bulmam lazımdı.
   
“Bu sadece, yani, çünkü Otonaşi oldukça acayip—”
+
“Bu sadece, yani, çünkü Otonashi-san oldukça acayip—”
   
 
“—Acayip biriyim diyorsun demek?” Arkamdan tanıdık bir ses geldi, ve isteksizce döndüm.
 
“—Acayip biriyim diyorsun demek?” Arkamdan tanıdık bir ses geldi, ve isteksizce döndüm.
   
Maria Otonaşi.
+
Maria Otonashi.
   
Yüzünü görür görmez, vücudum hemen gerildi—suçlayıcı sözleri beni endişe içinde bıraktığından değil, sadece onun
+
Yüzünü görür görmez, vücudum hemen gerildi—suçlayıcı sözlerinin beni endişe içinde bıraktığından değil, sadece onun
 
inanılmaz derecede güzel yüzünü görmeye hazır olmadığımdandı.
 
inanılmaz derecede güzel yüzünü görmeye hazır olmadığımdandı.
   
<u>Onun boyun eğmez kişiliğine ve baş döndürücü güzelliğine hala alışamadım</u>. Telaşlanmaktan kendimi alıkoyamadım.
+
</u>Onun boyun eğmez kişiliğine ve baş döndürücü güzelliğine hala alışamadım</u>. Telaşlanmaktan kendimi alıkoyamadım.
 
Her zamanki gibi onunla konuşmaya hazırlanırken aklımda üçe kadar saydım.
 
Her zamanki gibi onunla konuşmaya hazırlanırken aklımda üçe kadar saydım.
   
Otonaşi ile bir ömüre eşdeğer zaman boyunca birlikteydim. Bunun farkındaydım. <u>Ama onunla o kadar zaman
+
Otonashi-san ile bir ömüre eşdeğer zaman boyunca birlikteydim. Bunun farkındaydım. <u>Ama onunla o kadar zaman
 
geçirmiş gibi hissetmiyordum artık.</u>
 
geçirmiş gibi hissetmiyordum artık.</u>
   
Line 127: Line 127:
 
“D-Doğru.
 
“D-Doğru.
   
Şaşkınlığımdan yerimde sabit kalmışken, Asami hiçbir şey demeden tıpış tıpış yürüyüp Otonaşi'nin arkasına geçti.
+
Şaşkınlığımdan yerimde sabit kalmışken, Asami-san hiçbir şey demeden tıpış tıpış yürüyüp kendisini Otonashi-san’ın
  +
arkasına yerleştirdi.
   
 
“...Hmm? Ne oldu Asami?”
 
“...Hmm? Ne oldu Asami?”
   
Asami cevap vermedi ve bana bakmaya devam etti. Onun yerine Haruaki ağzını açtı.
+
Asami-san cevap vermedi ve bana bakmaya devam etti. Onun yerine Haruaki ağzını açtı.
   
“Bugün biraz garip davranıyor. Belki Hoşi'nin seni ondan çalacağından korkuyordur Maria! O paha biçilmez
+
“Bugün biraz garip davranıyor. Belki Hoshii seni ondan çalacağından korkuyordur Maria-chan! O paha biçilmez
 
<i>Bento</i> yüzünden.”
 
<i>Bento</i> yüzünden.”
   
“......Ne cüretle ona ‘Maria’ dersin. ‘Efendim’ ilave etmek zorundasın…” Asami ağzını neredeyse hiç açmadan ve
+
“......Ne cüretle ona ‘Maria-chan’ dersin. ‘-Sama’ ilave etmek zorundasın…” Asami-san ağzını neredeyse hiç açmadan ve
 
yere bakmaya devam ederek mırıldandı.
 
yere bakmaya devam ederek mırıldandı.
   
Line 143: Line 144:
 
“Ehm, kantine mi?”
 
“Ehm, kantine mi?”
   
Otonaşi abartılı bir iç çekti.
+
Otonashi-san abartılı bir iç çekti.
   
 
“Sana öğle yemeği yaptığımın haberini verdikten sonra niyetimi tahmin etmek gerçekten o kadar zor mu? Okul kantininden
 
“Sana öğle yemeği yaptığımın haberini verdikten sonra niyetimi tahmin etmek gerçekten o kadar zor mu? Okul kantininden
Line 151: Line 152:
   
 
Orada her gün öğle yemeği sırasında buluşup kutular ve O hakkındaki meseleleri konuşuyorduk. Bununla beraber<!--That
 
Orada her gün öğle yemeği sırasında buluşup kutular ve O hakkındaki meseleleri konuşuyorduk. Bununla beraber<!--That
being said, sonradaki kısım ile birlikte bununla beraber garip geliyor ama uygun bir şey bulamadım.<ya demek istediğini anlamadım yada burada bir sorun yok> -->, yeni bilgi
+
being said, sonradaki kısım ile birlikte bununla beraber garip geliyor ama uygun bir şey bulamadım.-->, yeni bilgi
 
elde etmek zordu ve başkalarından sır olarak tutmak zorunda olduğumuz şeyleri neredeyse hiç konuşmuyorduk. Hatta,
 
elde etmek zordu ve başkalarından sır olarak tutmak zorunda olduğumuz şeyleri neredeyse hiç konuşmuyorduk. Hatta,
 
Maria buraya geçiş yaptığından beri öyle bir konu hiç açılmamıştı. Bundan dolayı, okulun kantini tam bize göreydi.
 
Maria buraya geçiş yaptığından beri öyle bir konu hiç açılmamıştı. Bundan dolayı, okulun kantini tam bize göreydi.
Line 159: Line 160:
 
“Demek o yüzden bento yaptın… Ama öyleyse sırf sandviç alsaydın ya.” diye söylendim.
 
“Demek o yüzden bento yaptın… Ama öyleyse sırf sandviç alsaydın ya.” diye söylendim.
   
Otonaşi birden kafasını yüzüme yaklaştırdı ve kulağımın içine fısıldadı: “...’Reddeden Sınıf’ içerisindeyken
+
Otonashi-san birden kafasını yüzüme yaklaştırdı ve kulağımın içine fısıldadı: “...’Reddeden Sınıf’ içerisindeyken
 
kantindeki sandviçlerden bıkmıştım, anlatabildim mi…?”
 
kantindeki sandviçlerden bıkmıştım, anlatabildim mi…?”
   
Ehm… kimsenin Reddeden Sınıf terimini duymamasını istemesi tamamen anlaşılır, ama Asami'nin gözleri önünde yüzüme
+
Ehm… kimsenin Reddeden Sınıf terimini duymamasını istemesi tamamen anlaşılır, ama Asami-san’ın gözleri önünde yüzüme
bu kadar yaklaşırsa, Asami yanlış fikre kapılabilir, öyle değil mi?
+
bu kadar yaklaşırsa, Asami-san yanlış fikre kapılabilir, öyle değil mi?
   
Gözümün kenarından Asami'ye baktım, ve, tam da beklediğim gibi, bakışı daha da dik olmuştu.
+
Gözümün kenarından Asami-san’a baktım, ve, tam da beklediğim gibi, bakışı daha da dik olmuştu.
   
“Ehm, Maria. Sana katılabilir miyim…?” diye sordu Asami.
+
“Ehm, Maria-san. Sana katılabilir miyim…?” diye sordu Asami-san.
   
 
“Özür dilerim Asami. Bugün Kazuki ile birlikte yalnız kalmak istiyorum.”
 
“Özür dilerim Asami. Bugün Kazuki ile birlikte yalnız kalmak istiyorum.”
Line 173: Line 174:
 
“Sırf ikiniz…”
 
“Sırf ikiniz…”
   
“Pekâlâ Kazuki, gidelim mi artık?”
+
“Peki ala Kazuki, gidelim mi artık?”
   
Otonaşi beni kolumdan tutup yürümeye başladı. Haruaki lüzumsuz bir ıslık çaldı.
+
Otonashi-san beni kolumdan tutup yürümeye başladı. Haruaki lüzumsuz bir ıslık çaldı.
   
...Acaba Asami olayların bu yönde gelişmesini nasıl karşılıyordu?
+
...Acaba Asami-san olayların bu yönde gelişmesini nasıl karşılıyordu?
   
 
Endişeyle arkama döndüm ve onun, ayaklarına bakıp bir şeyler mırıldadığını duydum.
 
Endişeyle arkama döndüm ve onun, ayaklarına bakıp bir şeyler mırıldadığını duydum.
Line 188: Line 189:
 
===30 Nisan (Perşembe) 12:43===
 
===30 Nisan (Perşembe) 12:43===
   
“Burada olmak beni neredeyse nostaljik hissettiriyor,” dedim okul binasının arkasına vardığımızda.
+
“Burada olmak beni neredeyse nostaljik yapıyor,” dedim okul binasının arkasına vardığımızda.
   
‘Reddeden Sınıf’ içerisinde hapsedildiğimiz zamanlar burada epeyce konuşmuştuk.
+
‘Reddeden Sınıf’ içerisinde hapsedildiğimiz zamanlar burada iyi bir miktar konuşmuştuk.
   
Fakat, Otonaşi anılarını hatırlamakla kendini şımartmaya meyilli değil gibiydi: bana keskin bir bakış
+
Fakat, Otonashi-san anılarını hatırlamakla kendini şımartmaya meyilli değil gibiydi: bana keskin bir bakış
 
attıktan sonra, hızla çantasından kumaşla sarılı bir bento çıkartıp bana verdi.
 
attıktan sonra, hızla çantasından kumaşla sarılı bir bento çıkartıp bana verdi.
   
Line 199: Line 200:
 
“Bir şey değil.”
 
“Bir şey değil.”
   
Kumaşı çözüp kapağı açtım. İçeriği hiç iştah açıcı değildi, biraz beklenmedik bir durum.
+
Kumaşı çözüp kapağı açtım. İçeriği oldukça sıkıcıydı, biraz beklenmedik bir durum.
   
 
Pastırma ile sarılı kuşkonmaz parçalarından birini ağzıma atarak başladım.
 
Pastırma ile sarılı kuşkonmaz parçalarından birini ağzıma atarak başladım.
   
...Mhım, Pek tadı da yoktu.
+
...Mhım, tadı da oldukça sıkıcıydı.
   
 
“Ehm… bu pastırmayla sarılı kuşkonmazı gerçekten beğendim.”
 
“Ehm… bu pastırmayla sarılı kuşkonmazı gerçekten beğendim.”
Line 209: Line 210:
 
“Marketten o.”
 
“Marketten o.”
   
…….Aa, anladım. Evet, bu kadar lezzetsiz bir tada sahip olması şaşırtıcı değildi.
+
…….Aa, anladım. Evet, bu kadar sıkıcı bir tada sahip olması şaşırtıcı değildi.
   
 
Sırada, hamburger bifteğinden bir ısırık aldım. Kuşkonmazdaki gibi, tadı da görünüşü de tamamen sıradandı.
 
Sırada, hamburger bifteğinden bir ısırık aldım. Kuşkonmazdaki gibi, tadı da görünüşü de tamamen sıradandı.
Line 221: Line 222:
 
Bento’nun kalanına baktım. Görünen ki patetesler, köfteler, börekler ve sebzelerin hepsi marketten alınan ürünlerdi.
 
Bento’nun kalanına baktım. Görünen ki patetesler, köfteler, börekler ve sebzelerin hepsi marketten alınan ürünlerdi.
   
“Yaygara yapma—beni böyle umutsuzca övmenin gereği yok.”<!--Bu cümle.. Garip oldu sanki… Düzeltilebilir.. Heralde..-->
+
“Yaygara yapma—beni böyle çaresizce övmenin gereği yok.”<!--Bu cümle.. Garip oldu sanki… Düzeltilebilir.. Heralde..-->
   
“...Otonaşi, Reddeden Sınıf içerisinde hapsedildiğimiz süre boyunca yemek yapmasını öğrenmedin mi?”
+
“...Otonashi-san, Reddeden Sınıf içerisinde hapsedildiğimiz süre boyunca yemek yapmasını öğrenmedin mi?”
   
 
Bana daha önceden o sonsuz tekrarlar arasında sayısız yetenek öğrendiğini söylemişti, dövüş sanatları gibi.
 
Bana daha önceden o sonsuz tekrarlar arasında sayısız yetenek öğrendiğini söylemişti, dövüş sanatları gibi.
Line 235: Line 236:
 
zevk alamıyorum bir türlü.”
 
zevk alamıyorum bir türlü.”
   
“Demek o yüzden beni öğle yemeğimden esirgedin…”
+
“Demek o yüzden öğle yemeğimden esirgedin…”
   
 
“Şimdi açık açık konuşuyoruz.”
 
“Şimdi açık açık konuşuyoruz.”
Line 241: Line 242:
 
Eyvah.
 
Eyvah.
   
Otonaşi'nin ifadesine gözümün kenarından baktım. ...Alınmışa benzemiyordu… Sanırım.
+
Otonashi-san’ın ifadesine gözümün kenarından baktım. ...Alınmışa benzemiyordu… Sanırım.
   
 
“...Ehm, hazır konusu açılmışken, bu, genel olarak yemeğin tadını umursamadığın anlamına da mı geliyor?”
 
“...Ehm, hazır konusu açılmışken, bu, genel olarak yemeğin tadını umursamadığın anlamına da mı geliyor?”
Line 259: Line 260:
 
“Vaaay, başka insanların en sevdiği yemeği reddetmek—amma yüzsüzsün he.”
 
“Vaaay, başka insanların en sevdiği yemeği reddetmek—amma yüzsüzsün he.”
   
“......Lafı ağzıma tıkıyorsun.”<!--Put words in one’s mouth = ? Garip geldi bu söz. Ağzımdan lafı aldın demiyor, o
+
“......Ağzıma laf tıkıyorsun.”<!--Put words in one’s mouth = ? Garip geldi bu söz. Ağzımdan lafı aldın demiyor, o
kadar küstah değil Kazuki.<BKZ: Lafı ağzına tıkmak> -->
+
kadar küstah değil Kazuki.-->
   
 
“Tatlı patates macunu kime uyar demiştin?”
 
“Tatlı patates macunu kime uyar demiştin?”
   
...neden beni kitap gibi okuyabiliyorsun Otonaşi?
+
...neden beni kitap gibi okuyabiliyorsun Otonashi-san?
   
 
“Demek yemeyi seviyorsun, ama yemek yapmayı sevmiyorsun,” diye özet geçtim, dikkatini hatalarımdan uzaklaştırarak.
 
“Demek yemeyi seviyorsun, ama yemek yapmayı sevmiyorsun,” diye özet geçtim, dikkatini hatalarımdan uzaklaştırarak.
Line 270: Line 271:
 
“Kendim için yemek yapmak gerçekten o kadar keyifli değil. Bütün işlem boş emek gibi geliyor.”
 
“Kendim için yemek yapmak gerçekten o kadar keyifli değil. Bütün işlem boş emek gibi geliyor.”
   
Anladım. Doğal olarak Reddeden Sınıf içerisinde kendisi dışında yemek yapabileceği kimse yoktu. Neredeyse hiç yemek yapmamıştım, ama yemek yapmanın zevklerinden birinin başkalarının hazırladığın yemeklerden zevk almasını görmek olduğunu biliyordum. Öyleyse yemek yapacak kimse olmaması, yemek yapması için bir sebep değildi.
+
Anladım. Doğal olarak Reddeden Sınıf içerisinde kendisi dışında yemek yapabileceği kimse yoktu. Neredeyse hiç yemek yapmamıştım, ama yemek yapmanın zevklerinden birinin başkalarına hazırladığın yemeklerden zevk almasını görmek
  +
  +
olduğunu biliyordum. Öyleyse yemek yapacak kimse yok ise, belki yemek yapmak nafileydi.
   
 
“...Ama şu an onun önemi yok. Seni çene çalmak için buraya çağırmış değilim.”
 
“...Ama şu an onun önemi yok. Seni çene çalmak için buraya çağırmış değilim.”
Line 276: Line 279:
 
“E-Evet.”
 
“E-Evet.”
   
“Hadi işe konulalım,” dedi Otonaşi, ardından da çantasının içini arayıp cep telefonunu çıkarttı. “Dün bir e-posta
+
“Hadi işe konulalım,” dedi Otonashi-san, ardından da çantasının içini arayıp cep telefonunu çıkarttı. “Dün bir eposta
 
aldım, gecenin geç bir saatinde.”
 
aldım, gecenin geç bir saatinde.”
   
“E-posta mı?” sorarak yanıt verdim.
+
“Eposta mı?” sorarak yanıt verdim.
   
 
Hiçbir kelime etmeden, cep telefonunu uzattı.
 
Hiçbir kelime etmeden, cep telefonunu uzattı.
Line 288: Line 291:
   
 
Ehm… bu nedir? Bu tam… yeni aşık olan bir çiftin aşırı romantik mesajlarından bir alıntı gibiydi? Ha? Başka bir
 
Ehm… bu nedir? Bu tam… yeni aşık olan bir çiftin aşırı romantik mesajlarından bir alıntı gibiydi? Ha? Başka bir
deyişle, Otonaşi biriyle mi çıkıyor? Tanıdığım <i>Otonaşi</i> mı?
+
deyişle, Otonashi-san biriyle mi çıkıyor? Tanıdığım <i>Otonashi-san</i> mı?
   
 
Ona baktım. Tepkime alaycı bir gülümseme gösterdi.
 
Ona baktım. Tepkime alaycı bir gülümseme gösterdi.
Line 299: Line 302:
 
“Ha?”
 
“Ha?”
   
—”Kazuki Hoşino”
+
—”Kazuki Hoshino”
   
Bu e-postanın göndericisi ben miydim? ...Hayır hayır hayır, bu imkansız. Böyle bir mesaj yazdığımı hatırlamıyorum. Ama
+
Bu epostanın göndericisi ben miydim? ...Hayır hayır hayır, bu imkansız. Böyle bir mesaj yazdığımı hatırlamıyorum. Ama
 
kanıt tam gözlerimin önünde duruyordu…
 
kanıt tam gözlerimin önünde duruyordu…
   
 
“İlk başta bir tür sahtekarlık olduğunu düşündüm, ama spam<ref name=”Spam”>İstenmeyen, gereksiz, aldatmaca, vb.
 
“İlk başta bir tür sahtekarlık olduğunu düşündüm, ama spam<ref name=”Spam”>İstenmeyen, gereksiz, aldatmaca, vb.
mesajlara verilen isim. Sırf e-posta için geçerli değildir ama en sık e-postada bulunur.</ref> filtrem bunu oldukça
+
mesajlara verilen isim. Sırf eposta için geçerli değildir ama en sık epostada bulunur.</ref> filtrem bunu oldukça
olanaksız kılıyor. Bu e-postanın senin cep telefonundan gönderildiğini düşünmek doğru olur.”
+
olasısız kılıyor. Bu epostanın senin cep telefonundan gönderildiğini düşünmek doğru olur.”
   
   
“Ama Otonaşi, bunu gönderdiğimi hatırlamıyorum—”
+
“Ama Otonashi-san, bunu gönderdiğimi hatırlamıyorum—”
   
“O zaman Gönderilen Mesajlar dosyasına bakmaya ne dersin? Biri boşaltmadığı sürece, e-posta hala orada duruyor olmalı.”
+
“O zaman Gönderilen Mesajlar dosyasına bakmaya ne dersin? Biri boşaltmadığı sürece, eposta hala orada duruyor olmalı.”
   
 
Başımı sallayıp cep telefonumu çıkarttım. Tam da korktuğum gibi...
 
Başımı sallayıp cep telefonumu çıkarttım. Tam da korktuğum gibi...
Line 317: Line 320:
 
<i>“En derin arzum gerçekleşti. Artık sonsuza dek beraber olabiliriz.”</i>
 
<i>“En derin arzum gerçekleşti. Artık sonsuza dek beraber olabiliriz.”</i>
   
...Aynı mesajı telefonumun Gönderilen Mesajlar klasöründe buldum.
+
...Aynı mesajı telefonumun Gönderilen Mesajlar dosyasında buldum.
   
 
“B-Bu—” konuşurken ağzımdan tükürük çıkıyordu ve sarardım.
 
“B-Bu—” konuşurken ağzımdan tükürük çıkıyordu ve sarardım.
Line 325: Line 328:
 
telefonunu kullanmış olmalı.”
 
telefonunu kullanmış olmalı.”
   
E-postadaki tarih 30 Nisan yazıyordu, bu demek oluyordu ki bu sabah saat 02:23’te gönderilmişti.
+
Epostadaki tarih 30 Nisan yazıyordu, bu demek oluyordu ki bu sabah saat 02:23’te gönderilmişti.
   
O sıralarda, telefonum yastığımın yanındaydı. Otonaşi'nin aramasından dolayı uyanmıştım, yani bu kesinlikle
+
O sıralarda, telefonum yastığımın yanındaydı. Otonashi-san’ın aramasından dolayı uyanmıştım, yani bu kesinlikle
 
doğruydu. O zaman bu, dün gecenin geç saatlerinde birinin odama girdiği anlamına mı geliyordu? Gerçekten mi? Bir insan
 
doğruydu. O zaman bu, dün gecenin geç saatlerinde birinin odama girdiği anlamına mı geliyordu? Gerçekten mi? Bir insan
niye böyle bir çareye başvurur ki…? “Kazuki,” ben düşüncelere dalmışken Otonaşi bana seslendi. “Reddeden Sınıf
+
niye böyle bir çareye başvurur ki…? “Kazuki,” ben düşüncelere dalmışken Otonashi-san bana seslendi. “Reddeden Sınıf
 
diye hitap ettiğimiz kutunun içine nasıl girebildiğimi biliyor musun?”
 
diye hitap ettiğimiz kutunun içine nasıl girebildiğimi biliyor musun?”
   
Line 337: Line 340:
   
 
“Şu an konuştuğumuz konu ile ilgili bu. Sana Reddeden Sınıf’a girebilmemin sebebini benim de bir kutu olduğumu
 
“Şu an konuştuğumuz konu ile ilgili bu. Sana Reddeden Sınıf’a girebilmemin sebebini benim de bir kutu olduğumu
söyledim, ama bu cevap bunu nasıl yaptığımı pek açıklamıyor, değil mi?”
+
söyledim, ama bunu nasıl yaptığımı pek açıklamıyor, değil mi?”
   
 
“...Şimdi demişken gerçekten de…”
 
“...Şimdi demişken gerçekten de…”
Line 345: Line 348:
 
“...Evet.”
 
“...Evet.”
   
“Biri nasıl senin telefondan benimkine gecenin ikisinden sonra e-posta atmış olabilir? Alternatif<!--Bunun dışında
+
“Biri nasıl senin telefondan benimkine sabahın ikisinden sonra eposta atmış olabilir? Alternatif<!--Bunun dışında
olmaz fazla alakalı, bunun yanında doğru hissi vermiyor, bununla birlikte belki? Bilemedim ki. <demek istediğini anladım "alternatif" ikincil bir seçenek de olabilir manası taşıyor. Ek olarak diyebilirdik fakat üzerine bindirme gibi bir anlam da ortaya çıkabiliyor. Sadece "yada" diyerek de bağlayabiliriz ama pek takmamak lazım sonuçta anlamda bir bozukluk yok.> --> olarak, bir insan
+
olmaz fazla alakalı, bunun yanında doğru hissi vermiyor, bununla birlikte belki? Bilemedim ki.--> olarak, bir insan
bizi nasıl işlerin bu yönde geliştiğine<!--Veya işlerin bu yönde geliştiğini.. (?) demek olabilir.. belki?--> inandırabilir? Bunu
+
bize nasıl böyle<!--Veya işlerin bu yönde geliştiğini.. (?) demek olabilir.. belki?--> olduğuna inandırabilir? Bunu
 
yapmanın birkaç yolu olmalı, ama ben şu ihtimali düşünüyorum.”
 
yapmanın birkaç yolu olmalı, ama ben şu ihtimali düşünüyorum.”
   
Line 359: Line 362:
 
şey için kutuya—”
 
şey için kutuya—”
   
“Kazuki, beni dinlemiyor muydun? Ben kutuluların varlığını algılayabiliyorum. ...Ah, ama haklısın: bu e-posta tamamen
+
“Kazuki, beni dinlemiyor muydun? Ben kutuluların varlığını algılayabiliyorum. ...Ah, ama haklısın: bu eposta tamamen
 
alakasız olabilir. Ama kesin söylebileceğim tek bir şey var.”
 
alakasız olabilir. Ama kesin söylebileceğim tek bir şey var.”
   
Otonaşi kararlı bakışını benim üzerime sabitledi.
+
Otonashi-san kararlı bakışını benim üzerime sabitledi.
   
   
Line 368: Line 371:
   
   
Bunu kabul etmemi sağlayan şey sözleri değil, ciddi bakışıydı. Sonunda neyin başlamak üzere olduğunu fark ettim.
+
Bunu kabul etmemi sağlayan şey sözleri değil, ciddi bakışıydı. Sonunda ne başlayacağının farkına varmıştım.
   
 
Tekrar oluyordu.
 
Tekrar oluyordu.
Line 374: Line 377:
 
Bir kutu tekrar günlük hayatımı yok edecekti.
 
Bir kutu tekrar günlük hayatımı yok edecekti.
   
“Peki Kazuki, e-postaya geri dönelim. Bir kutunun konuyla alakalı olduğunu varsayarsak, bu mesajın önemi ne olabilir?
+
“Peki Kazuki, epostaya geri dönelim. Bir kutunun alakalı olduğunu varsayarsak, bu mesajın önemi ne olabilir?
 
<i>Sahibin</i> özel güç elde ettikten sonra bizimle alay ettiğini düşünmek biraz fazla iyimser, değil mi?”
 
<i>Sahibin</i> özel güç elde ettikten sonra bizimle alay ettiğini düşünmek biraz fazla iyimser, değil mi?”
   
Line 383: Line 386:
 
“Gerçekçi gözlem mi…?”
 
“Gerçekçi gözlem mi…?”
   
Bu ne anlama geliyordu? Otonaşi'nin sahiple çıkmadığı apaçık ortadaydı.
+
Bu ne anlama geliyordu? Otonashi-san’ın sahiple çıkmadığı apaçık ortadaydı.
   
 
“Bir tür mecaz olabilir. Veya kutu geleceği bu yönde değiştirmek için kullanıldı… ama kesin bildiğimiz tek bir
 
“Bir tür mecaz olabilir. Veya kutu geleceği bu yönde değiştirmek için kullanıldı… ama kesin bildiğimiz tek bir
şey var.” Otonaşi sakince nefes verdi ve kaldığı yerden devam etti. “Sahip <u>doğrudan kutuyu kullanarak aramıza girmeye çalışıyor</u>.”
+
şey var.” Otonashi-san sakince nefes verdi ve kaldığı yerden devam etti. “Sahip <u>aramıza kutu ile doğrudan girmeye çalışıyor</u>.”
   
Doğru, işin özü buydu. Yoksa, sahibin böyle bir e-postayı benim telefonumdan Otonaşi'nin telefonuna atmasının bir anlamı olmazdı.
+
Doğru, işin özü buydu. Yoksa, sahibin böyle bir epostayı benim telefonumdan Otonashi-san’a atmasının bir
  +
sebebi olmazdı.
   
 
“...Ne yapmalıyım?”
 
“...Ne yapmalıyım?”
   
 
“Bir kutunun kullanıldığı şüphesiz. Bu kutunun nasıl kullanıldığını öğrenip özünü çözmem lazım, ve bana bunu
 
“Bir kutunun kullanıldığı şüphesiz. Bu kutunun nasıl kullanıldığını öğrenip özünü çözmem lazım, ve bana bunu
yapmakta yardım etmeni istiyorum. Günlük hayatındaki küçük<!--İnce burada kullanılabilir mi? Sanki daha iyi olur. <dersen anlam değişmez ama halk arasında daha çok küçük veya ufak değişiklik tabiri kullanılır> -->
+
yapmakla yardım etmeni istiyorum. Günlük hayatındaki küçük<!--İnce burada kullanılabilir mi? Sanki daha iyi olur.-->
 
değişikliklere karşı hassassın, öyle değil mi? Benim anlayamayacağım anormallikleri sen fark edebilirsin belki.”
 
değişikliklere karşı hassassın, öyle değil mi? Benim anlayamayacağım anormallikleri sen fark edebilirsin belki.”
   
Line 400: Line 404:
 
“Güzel. Yeni bir şey öğrendiğimde seninle iletişime geçerim.”
 
“Güzel. Yeni bir şey öğrendiğimde seninle iletişime geçerim.”
   
Artık tartışma sonlandığına göre, öğle yemeğime geri döndüm. Fakat, Otonaşi'nin yemek çubukları hareket
+
Artık tartışma sonlandığına göre, öğle yemeğime geri döndüm. Fakat, Otonashi-san’ın yemek çubukları hareket
etmiyordu, ben de yemeği bıraktım.
+
etmiyordu, ve bende yemekten durdum.
   
“Başka bir şey var mıydı Otonaşi?”
+
“Başka bir şey var mıydı Otonashi-san?”
   
“Hmmm… evet, gibi,” dedi Otonaşi üstü kapalı bir tavırla. “Çok abartılacak bir şey değil, gerçekten, ama
+
“Hmmm… evet, gibi,” dedi Otonashi-san üstü kapalı bir tavırla. “Çok abartılacak bir şey değil, gerçekten, ama
 
beni rahatsız ediyor, ve bundan hoşlanmıyorum, o yüzden açık konuşacağım.”
 
beni rahatsız ediyor, ve bundan hoşlanmıyorum, o yüzden açık konuşacağım.”
   
Line 427: Line 431:
 
Herhangi bir şey düşünmekten aciz bir vaziyette, bir hevesle cep telefonumu açtım.
 
Herhangi bir şey düşünmekten aciz bir vaziyette, bir hevesle cep telefonumu açtım.
   
Ekranda pijama giyinmiş bir Mogi'nin resmi vardı.
+
Ekranda pijama giyinmiş bir Mogi-san’ın resmi vardı.
   
 
Her zamankinden daha zayıf gözükmesine rağmen, hiç de acınası durmuyordu. Resim hastanede çekilmişti, ve
 
Her zamankinden daha zayıf gözükmesine rağmen, hiç de acınası durmuyordu. Resim hastanede çekilmişti, ve
 
suratından ışık saçan bir gülümseme ile barış simgesi yapmıştı.
 
suratından ışık saçan bir gülümseme ile barış simgesi yapmıştı.
   
“Kazu sırıtıyor! Açık saçık fotoğraflara bakıyor!”
+
“Kazu-chan sırıtıyor! Açık saçık fotoğraflara bakıyor!”
   
 
Ablamın sesini duyunca hemen cep telefonumun kapağını kapattım.
 
Ablamın sesini duyunca hemen cep telefonumun kapağını kapattım.
Line 438: Line 442:
 
“B-Bakmıyorum!”
 
“B-Bakmıyorum!”
   
“Hiddetlendin işte ~ Burada bir dolaplar çeviriyorsun~”
+
“Kızıştın işte ~ Burada bir dolaplar çeviriyorsun~”
   
Benden üç yaş büyük olan ablam Luka Hoşino. Ranza’nın üst yatağına yüzünde kocaman bir gülümseme ile
+
Benden üç yaş büyük olan ablam Luka Hoshino. Ranza’nın üst yatağına yüzünde kocaman bir gülümseme ile
tırmandı… her zamanki gibi sadece don giyiniyordu. Of, Luu… beni asla dinlemiyordu ve neredeyse yirmi yaşında
+
tırmandı… her zamanki gibi sadece don giyiniyordu. Of, Luu-chan… beni asla dinlemiyordu ve neredeyse yirmi yaşında
olmasına rağmen sürekli bu kılıkla dolaşıyordu. Kardeşin delikanlı Luu, Allah rizası için ya!
+
olmasına rağmen sürekli bu kılıkla dolaşıyordu. Kardeşin delikanlı Luu-chan, Allah rizası için ya!
   
“Aa, dur tahmin edeyim: Kasumi Mogi'nin resmine bakıyordun, değil mi~?
+
“Aa, dur tahmin edeyim: Kasumi Mogi-san’ın resmine bakıyordun, değil mi~?
   
 
“Nas—”
 
“Nas—”
Line 452: Line 456:
 
“Oha, tam isabet mi? Hihihi…”
 
“Oha, tam isabet mi? Hihihi…”
   
“B-Bekle! Sen Mogi'yi niye biliyorsun ya…? Ah! İznim olmadan cep telefonumla mı oynadın yoksa?!”
+
“B-Bekle! Sen Mogi-san’ı niye biliyorsun ya…? Ah! İznim olmadan cep telefonumla mı oynadın yoksa?!”
   
 
“Tabi ki hayır ya~ Sadece o seni aradığında ismini gördüm, tamam mı? Sadece kafamdan atmıştım~ ah, ama sen ne
 
“Tabi ki hayır ya~ Sadece o seni aradığında ismini gördüm, tamam mı? Sadece kafamdan atmıştım~ ah, ama sen ne
Line 461: Line 465:
 
Utancımı saklamak için cep telefonumu elimde sıkıca kavrayıp Ranza’nın alt yatağına atıldım.
 
Utancımı saklamak için cep telefonumu elimde sıkıca kavrayıp Ranza’nın alt yatağına atıldım.
   
“Hey, Kazu, şu Kasumi Mogi kız arkadaşın mı?”
+
“Hey, Kazu-chan, şu Kasumi Mogi-san kız arkadaşın mı?”
   
 
“H-Hayır, değil!”
 
“H-Hayır, değil!”
Line 477: Line 481:
   
 
Ama açıkcası… bundan daha fazla olup olmadığını bilmiyordum. Reddeden Sınıf içerisinde sahip olduğum hislerin
 
Ama açıkcası… bundan daha fazla olup olmadığını bilmiyordum. Reddeden Sınıf içerisinde sahip olduğum hislerin
hiçbiri artık yoktu. Mogi'ye karşı benzer hislerim olduğunu ima eden belli başlı birkaç anıya sahiptim. Ama o
+
hiçbiri artık yoktu. Mogi-san’a karşı benzer hislerim olduğunu ima eden belli başlı birkaç anıya sahiptim. Ama o
 
anılardan dolayı, onun hakkında tarafsızca düşünmeyi zor buluyordum. Artık hislerime ne kadar güvenebileceğimden
 
anılardan dolayı, onun hakkında tarafsızca düşünmeyi zor buluyordum. Artık hislerime ne kadar güvenebileceğimden
 
konusunda hiçbir fikrim yoktu.
 
konusunda hiçbir fikrim yoktu.
Line 486: Line 490:
 
kulaklarımı açtığımda, onun sakin ve düzenli bir şekilde nefes alışlarını duydum.
 
kulaklarımı açtığımda, onun sakin ve düzenli bir şekilde nefes alışlarını duydum.
   
...Uyuya'kalabilme hızı beni sürekli şaşırtıyordu.
+
...Uyuya kalabilme hızı beni sürekli şaşırtıyordu.
   
O anda az önce baktığım e-postaya yanıt vermediğimi fark ettim, o yüzden bir cevap yazmaya başladım.
+
O anda az önce baktığım epostaya yanıt vermediğimi fark ettim, o yüzden bir cevap yazmaya başladım.
   
 
<i>22:59</i>
 
<i>22:59</i>
Line 498: Line 502:
 
===30 Nisan (Perşembe) 23:18===
 
===30 Nisan (Perşembe) 23:18===
   
<i>Pekâlâ, arama yapma zamanı.</i>
+
<i>Peki ala, arama yapma zamanı.</i>
   
   

Please note that all contributions to Baka-Tsuki are considered to be released under the TLG Translation Common Agreement v.0.4.1 (see Baka-Tsuki:Copyrights for details). If you do not want your writing to be edited mercilessly and redistributed at will, then do not submit it here.
You are also promising us that you wrote this yourself, or copied it from a public domain or similar free resource. Do not submit copyrighted work without permission!

To protect the wiki against automated edit spam, we kindly ask you to solve the following CAPTCHA:

Cancel Editing help (opens in new window)