No Game No Life - Türkçe:Cilt 1 Açılış

From Baka-Tsuki
Revision as of 11:25, 29 August 2014 by Sba (talk | contribs)
Jump to navigation Jump to search

Açılış

Kısım 1

—[Şehir Efsanesi].

Dünyaya yayılmış olan şehir efsaneleri yıldızlar kadar çoktur. Aslında bunlar bir çeşit [Arzu]dur.

-Örneğin, bir şehir efsanesi olan 'aslında hiçbir insan aya ayak basmadı'.

-Örneğin, Amerikan doları Masonların komplosu.

-Örneğin, uzay-zaman deneyi Filedelfiya da gerçekleşti.

Chiyoda Hattı Nükleer Santrali, Bölüm 51, Roswell UFO kazası, vs.

Bu birçok örnekleri gördükten sonra , aralarında her zaman farklı model ve çeşit olduğu sonucuna varılabilir.

Bu... hepsi aynı arzu üzerine doğmuştur: 'Efsane gerçek olsa çok ilginç olurdu'.

Ateş olmayan yerden duman çıkmaz. Ancak yayıldıkça ve kurdukça, bu [Arzu], [Söylenti] olur.

Bu tarz düşünce bu dünyada çok da garip değil. Antik zamanlardan beri, nihayetinde insanlar [Tesadüf] yerine [Kaçınılmaz] ı tercih ettiler. İnsanlığın doğum muhtemel astronomik bir olasılığın kazara ürünüydü. İnsanlara göre, kasten insanı yaratmak isteyen bir şey vardı.

Bu bakış açısı ile dünya karmaşık değil düzenli idi. Varoluşun ardındaki anlamın sebebini hayal ederek, insanlar bu dünyanın kaprisleri ve acımasız değerlerini keşfetmeye yardımcı olmak için bunu kullanıyor.

..........İnsanlar kalplerinde bu arzu ile yaşarlar. Bu nedenle, denir ki [Şehir Efsaneleri] en samimi [Arzu] dan doğar.


-Ancak, çok az insan biliyor ki [Şehir Efsaneleri] ne dair çok sayıda hatta yıldızları aydınlatacak kadar efsaneler hakkında yanlış bilinen şeyler vardır. En nihayetinde, kimse gerçek mi bilmez.

—Yanlış anlamayın, bu sözü edilen şehir efsanelerinin doğru olduğu anlamına gelmez

Sadece bu şehir efsanelerinin varoluşun arkasında ki nedeni söylentilerden biraz farklıdır.

Öyle ise, nereden çıktı bu [Şehir Efsaneleri] ? Basit bir [Söylenti] ile başladı. Ama zamanla bu gerçekçi olmayan [Söylenti] o kadar değişti ki [Şehir Efsaneleri] oldu. Ve bu çeşit [Söylenti] işte.

İnternet'te yayılan 『  』[1]. adında bir oyuncu hakkında söylenti vardı. 280'den fazla Online Oyun da ki sıralamaya göre, her zaman listenin en başında gururla duran yenilmez rekorlara sahip kişi Kuuhaku『   』 diyen kişi. Belki siz şöyle düşünüyorsunuzdur, "Böyle bir şeyin olmasına imkân yok." Bu doğru. Aslında herkesin de inandığı aynen böyle idi.

Basit bir teori kabul edildi. Buda, kendi kimliğini açığa çıkartmamak için, belirli bir oyun geliştiricisi Kuuhaku『   』 adıyla oyun listelerine katıldı. Ancak, bilmeden, söylenti toplum genelinde bir dalga olarak patlayarak yayılmış olduğundan, farklı bir forma girdi: gerçekte, böyle bir oyuncu yok.


Ama garip olan şu ki Kuuhaku『   』 savaşlara katılıyordu ve birçok oyuncu onlarla karşı karşıya geldi.

O rakipsizdi... tıpkı şiddetli bir fırtına.

Denir ki...Hatta Satranç Ustalarının mağlup edemediği programı yenmişler.

Denir ki...Ön görmesi imkansızdı sapkın bir oyun tarzı var.

Denir ki...O kadar güçlü olmuş ki Yardımcı Aletler ve Hileleri kullansanız bile , onu yenmek mümkün olmaz.

Denir ki...denir ki...denir ki...


O [Söylenti] ile ufakta olsa biraz ilgilenen herkes daha da fazla araştırmaya karar verdi.

İnanması güç değil, araştırmak için yöntem zor değildi çünkü. Bir kişi eğer birinci ise her çeşit Tüketici Oyun, PC Oyunu ya da Sosyal Oyun'da, o kişinin kesinlikle bir hesabı olurdu. Ve bu hesap varsa ve onun kazanma-kaybetme kayıtları da araştırılabilirdi.

Ama nasıl böyle bir kişi var olabilir?

Daha da araştırıldıkça aslında herkes bir tuzağa düştü. Çünkü Kuuhaku『   』, gerçekte her oyun konsolu ve SNS için kendi hesabı vardı. Hesapları üzerinde ki oyunların sayısı [Sayısız] idi. Hatta onun kazanma-kaybetme kayıtlarında bir açık delik bile yoktu.

-Bunun üzerine, gizem artmıştı. Hatta bazılar şunları ileri sürdü, Kuuhaku『   』 kendi kaybetme kayıtlarını silen bir hacker ya da Kuuhaku『   』 çok üst düzey oyuncuların davet edildiği bir guruptan ibaret, vs. vs.


İşte böyle, yeni bir [Şehir Efsanesi] doğdu.


-Ancak, bu konuda, söylentilerin yayılmasının sorumlularından biride Kuuhaku『   』.


Çünkü bir hesabı vardı, konuşmaya hakkı vardı ama o tamamen bu özel hakkı göz ardı etti. O bir tek cümle bile etmedi, başkaları ile etkileşime asla girmedi ve herhangi bir bilgi paylaşmadı.

Sessiz kaldı, hatta hiç iletişim kurmadı.

Hiçbir bilgi hakkında hüküm getirilemediğinden, Kuuhaku『   』 Japon oldukları dışında her şey gizemden ibaretti.

Kimse gerçek yüzlerini görmemişti—— Bu da şehir efsanesinin hızlanmasının ana nedeni olmuştu.

—Bu yüzden.

—İzin verin tanıtalım.

—Gerçeği.

O gerçekten de dünya üzerinde 280 den fazla oyun da birinciliklerle taçlandırıldı.

Bu rekor geldiğinden beri asla kırılamadı, efsanevi oyuncu.

Kuuhaku『   』—gerçek kimliği———!

Kısım 2

"...Aa.....Ölüyorum....aa, şimdi gerçekten öldüm.....hey, küçük kardeş, acele et, rez[2], rez~!"

"*Zuzu*......Bu imkansız....mouseyi kontrol etmek için ayaklarımı kullanmak...."

"Ne olursa olsun acele et,benim küçük kardeşim,ya da şöyle mi demeliyim, benim sinsi küçük kardeşim-üç gündür hiçbir şey yemememiş olmama rağmen,sen hazır noddle mı yiyorsun? Bunun üstüne, öylesine savaşıyorsun."

NGNL V1 17.jpg

"Nii, sende yemek istiyor musun...? Calorie Mate[3] gibi bir şey yada başka bişi...."

"Ah, şu burjuvaların yediği şeyden[4]. Ölürüm de onu yemem. Bu bir yana, acele ette beni rez'le!"

"...*Zuzuzu*... tamam."

"Oh! Teşekkür ederim~...bu arada, şimdi saat kaç?"

"Bi bakalım...hala akşam saat sekiz."

"Ne kadar da asil bir yol sabahın sekizini açıklamak için,'gece' gibi. Peki, bugün günlerden ne?"

"....Kim bilir? Bekle bi dakka...bir, iki...dört kutu hazır noodle öyleyse...bugün dördüncü gün?"

"Bekle bi dakka, benim küçük kardeşim. Tüm gece oyun için ayakta kalmaya başladıktan sonra ne kadar zaman geçtiğini kast etmedim. Benim kastettiğim, tarih ne?"

"Bunun bir önemi var mı...NET hastası Nii için?"

"Tabi ki önemli-Online yarışma veya turnuva gibi şeyler olmuş olabilir!"

—İşte böyle, bu internet oyunları oynayan belirli bir erkek ve kızın aralarında geçen muhabbetti.

Odanın içinde, konuşurken gözleri hiç karşılaşmamıştı.

Odanın büyüklüğü yaklaşık onaltı tatami hasırı kadardı[5]. Oldukça geniş, Ne var ki,içerisi ağzına kadar oyun konsolları işe doluydu, dört konsol her biri için-bu da toplam sekiz tane ederdi.

Yerin üstünde çoktan açılmış bir sürü oyun paketi vardı, ve hatta [Yemek]-ki bunlar hazır noodle paketleri ve su şişeleri dağınık bir şekilde yerdeydi, odanın 'geniş' olduğunu hissetmenin imkansız olduğu bir oda.

LED göstergeler zayıf ışıklar saçıyordu. Geriye kalan tek ışık kaynağı çoktan ağırmış olan güneşin neredeyse tamamının perdelerden engellendiği ışık idi.

"...Nii, sen...iş bulmayacak mısın?"

"...Peki sen neden okula gitmiyorsun, benim küçük kardeşim?"

"..."

"..."

Aynen böyle muhabbetleri sonlandı ve ikisi de bundan sonra konu hakkında konuşmadı.

Büyük erkek kardeş-Sora. On sekiz yaşında. İş güç yok. Bakir. Popüler olmayan. Doğru dürüst iletişim kuramayan. Oyun manyağı. Giydiği T-shirt ve kot yüzünden dağınık saçları ile eve-kapanan tip izlenimi veren biri.

Küçük kız kardeş-Shiro. On yaşında. Aylak. Hiç arkadaşı yok. Horlanmış çocuk. Antrofobik.[6] Oyun manyağı. Erkek kardeşinin aksine beyaz saçları olduğu için kardeşi ile aralarında kan bağı olup olmadığı herkesi şüpheye çeker. Saçları çok uzundu yüzünden aşağı sarkan ve okul üniforması giyiyordu ki okula transfer olduğundan beri dışarıda hiç giymediği.

İşte bu Kuuhaku『   』 (空白), ki bu adlarının Sora (空) ve Shiro (白) birleşiminden olan, gerçek kimliği.

—Gerçek bu.

Herkes bunu bilse bile, hiç kimse bu gerçeği takip etmez yada kabul etmez,ve şehir efsanesi illüzyonuna sarılır.

Kısım 3

Şimdi, öyle görünüyor ki dillerde ki [Şehir Efsanesi] ni açıkladık.

Özetle, daha önce belirttiğimiz gibi, [Şehir Efsaneleri] İnsanlığın [Arzuları]dır.

Bu dünya dayanılamaz kargaşa ile dolu.'Kaçınılmaz' diye bir şey yok. Dünya sadece 'kazalar' ile dolu. Bu dünya ki saçma ve mantıksız. Bu dünyanın hiç de bir anlamı yoktur.

Bir kişinin bu gerçeği kabul etmesi veya kabul etmemeyi seçmesinin bir manası yoktur. Herkes hala bu dünyanın dahada ilginç olmasını arzular. Bu içten [Arzu] dan doğar [Şehir Efsaneleri].

Peki size dünyayı dahada ilginç yapamak için bir el versem ne dersiniz. İşte böyle, herkese yeni [Şehir Efsanesi] sağlayacağım.

-Şimdilik, haydi böyle bir artistik güzellikle yazalım.

-Hikaye bu açılış ile başlar.

-[Daha önce hiç bu söylentiyi duydun mı?]

Bir gün, bir gün dünyanın en iyi oyuncusunda olduğu söylenen bir 'oyuncu' dan e-mail geldi.

Bu sadece kısa,gizemli bir mesajdı içinde ek bir URL olan.

Biri ona tıkladığında, belirli bir oyun başlardı.

Biri o oyunu tamamladığında, onlar.......

Kısım 4

"....Argh, artık yeter bu kadar.......yatıcam."

"Bekle! Takımın iyileştirmesinden sorumlu olan kişi sensin, ve eğer sen çıkarsan—"

".....Eğer sen, Nii, sen yapabilirsin."

"Teorik olarak, bu mümkün! Eğer benim iki karakteri ellerimle ve senin karakterleri de ayaklarımla yönetirsem—"

".....Fi...ght!"

"Bekle bi dakka! Lütfen bi dakka dur, benim küçük kardeşim! Eğer uyursan ben kesinlikle ölürüm——Uoooooooo, gördün mü, gittim ve öldüm!"

Şimdiden hazır noodle kutularının yığını beş kutu uzunlukta kula olmuştu. Aynı zamanda bunun anlamı bu kardeşler şimdiden tüm-gece oyun oynamayı beş gündür arka arkaya yapıyorlardı.

Bunu bilese bile kardeşi acı bir durumdaydı, genede Shiro oyudu, oyun konsolunu yastık gibi kullanarak.

Ring—

Aniden kardeşlerin mail ses tonu olan bir uyarı sesi geldi.

"....Nii, bir e-mail."

"Artık ne bekliyorsun ki dört farklı karakteri dört farklı ekrandan oynayan abinden? Benden bir iyilik mi istiyorsun, ama gerçekten ekstra bir gücüm kalmadı!"

O yetenekli bir şekilde elleri ve ayakları ile mouseyi kontrol ediyordu. Dörtlü partisine öfkeyle emir verdi ve bir nefeste cevapladı.

"Boşver eminim başka bir reklamdır, sadece salla gitsin—"

"....Ya eğer....bir arkadaştan geliyorsa?"

"Kimin arkadaşı?"

"...Nii'nin."

"Haha, ne kadar garip, sanki ironik bir ifade ile göğsüme bıçak saplıyorsun gibi hissettim, benim sevimli kardeşim."

"Benimdir...demeni...istemiyorum..........."

"Öyleyse boşver reklamdır. Yada şöyle mi demeliyim, uyumak istiyorsan, sadece uyu! Eğer uyumayacaksan, lütfen biraz bana burda yardım et-Hayıııırrr,öldü, öldüm!"

Hadi tekrar edelim, Onsekiz yaşında. İşsiz güçsüz. Bakir çocuk. Popüler olmayan. Doğru dürüst iletişim kuramayan. Oyun manyağı. Övünmek için değil ama, sadece hiç kız arkadaşı olmadığı için, hatta hiç [Arkadaş] diye çağırabileceği kimsesi olmayan. Bu küçük kız kardeş içinde geçerli.

"...Uu....ne sinir bozucu."

Shiro tüm gücünü toplayarak ayağa kalkmak için bilincini açmaya çalıştı. Gerçekten bir reklam olsaydı bu kadar problem olmayacaktı.Ama, ya sallayamayacakları yeni bir oyunun reklamı ise.

"....Nii, tablet PC nerde...?"

"Burdan saat üç yönünde, solda ki ikinci erotik oyun dağının içinde, ve etrafında üç dört kutu ile sarılmış-Uoooo, ayaklarıma kramp girdi!"

Izdırap içinde ki kardeşini sallamadan, Shiro kolayca Soranın tam lokasyonunu verdiği yerde buldu. Belki biri sorgulayabilir neden bir hikikomori ve NET hastası tablet PC ye ihtiyaç duyabilir diye. Ama bu, tabi ki de, aptalca bir soru, çünkü cevabı apaçık,oyun için kullanıyorlardı. Ne varki, tablet PC nin esas kullanım amacı bu değildi, Sayısız oyun için sayısız e-mail adresine ihtiyaçları vardı, ama oyun için kullanmadıkları adresleri bile hariç, hala otuzdan fazla e-mail adresleri vardı, hepsi senkronize idi. İşte bu gerçek kullanımı idi.

"....Ses Ring— dedi... öyleyse bu... ana hesabın üçüncü adresinden geldi....bu o mu?"

Normal bir kişiye göre sıradışı hafızaya sahip bu beyaz saçlı kız, kolayca mesajı buldu.

Ve sonra-dört rolün kontrolünü başarılı bir biçimde gerçek zamanlı olarak diğerlerine karşı savaşan arkadaki kişi, zafer çığlığı attı, e-mail'e bakmadan önce.

【Yeni mail----Konu: İkinize birden, 『  』.】

"...?"

Shiro yavaşça kafasını eğdi.

『  』 içim adreslenmiş e-mailler ender değildi.

Savaş İsteği, Davetiyeler, Provakatif Meydan Okumalar- bunlar onların genelde aldıkları idi, ama-

"...Nii."

"Bu da ne, benim küçük zalim kardeşim ki uyuyacağını söyleyerek beni oyunda yapayalnız bırakan, ve en nihayetinde uyumayan ve yine de fiziksel olarak olarak yorgun kardeşini oynatan?""

"....Bu."

Sanki onu dinlemeyecekmiş gibi duran kardeşinin bu iğnelemelerini duymuyormuş gibi, Shiro abisine mail i gösterdi.

"Hmm—bu da ne?"

Abisi mailin tuhaf olduğunu fark etti.

"Kaydediliyor. Tamam, oldu. düşürülen eşyalar kontrol ediliyor, buda tamam."

Yanlış birşey olmadığını kontrol ettikten sonra, Sora beş gündür aralıksız çalışan oyun monitorünü kaparrı ve yeni aldıkları maili kontrol etmek için gelen kutusunu açmaya diğer ekrana değiştirdi.

"...Bu adama nasıl olurda 『  』 ın aslında bir çift kardeş tarafından yönetildiğini biliyor?"

Aslında birçok insanın hipotezi de 『  』 ın bir gurup insan tarafından yönetildiği idi,ama ana sorun mail in konusunda yazan değildi, ama sorun içeriğinde yazan:

【Siz kardeşler hiç yanlış dünyada dünyaya geldiğinizi hissettiniz mi?】

"Buda.....nedir?"

"............."

Bu oldukça, hayır, önemli derecede ilginç bir mesajdı. Ve daha önce hiç karşılaşmadıkları bir URL içeriyordu. URL nin sonunda, ülkenin domain eki olan [.jp] yoktu. Bu URL belirli bir sayfayı işaret ediyordu-ve bir oyuna bağlanıyormuş gibiydi.

"...Ne yapmalıyız?"

Shiro pek ilgilenmişe benzemiyordu, tekrar oyun konsolundan olan yastığına döndü ve uyumaya çalıştı. Bunun anlamı ki o karar vermeyi abisine bırakmıştı.

"Hmm, demek 'sen' bahse girmemi istiyorsun,huh. Güzel, en sonunda bir blöfe bile dönse, hadi diğer bir eğlence gibi davranalım buna.


Bu karara vardı ve URL ye tıkladı. Virüs olma ihtimaline karşı tam alarmda duruyordu, güvenlik uygulamaları tam gaz çalışırken. Ekranda beliren sadece basit bir satranç tahtasıydı.

".....*Yawn*...iyi geceler..."

"Bekle, bekle, bekle! Bu meydan okuma 『  』 için, biliyorsun di mi. Eğer diğer rakip satranç programında avantaj sağlarsa, sadece ben kazanmamız için yeterli olmam!"

Sora uyumaya çalışan kardeşini durdurmaya çalıştı.

"...Kim bu günlerde...satrancı güzel oynuyor ki..."

"Umm, nasıl hissettiğini biliyorum, ama...."

Öyle bir program ki en güçlü Satranç Ustasını yenmeyi başarmış. Bununla bile, ard arda yirmi defa yendikten sonra küçük kız kardeş santranca ilgisini kaybetmişti.

"Eğer 『  』 kaybederse bu bağışlanamaz. Lütfen bari rakibin yeteneğinin sınırlarını görene kadar ayık kal."

"....Uuuu.....yapacak bir şey yok."

Ve Sora oyuna başladı. Abisinin yaptığı binci hamle,ikinci hamle, Shiro uykusuzluktan yığılı kafasını sallamaya başladı.Beş hamle, on hamle, ve daha o farkına varamadan tahtanın yarısı taşlarla dolmuştu. Shiro aniden gözlerini açtı ve ekrana bakmaya başladı.

"...Huh? Bu adam...."

Sora rahatsız hissederken, Shiro ayağa kalktı ve bir şeyler söyledi.

"...Nii, oyuncu değişimi..."

Hiç bir karşılık vermeden, Sora usluca sandalyeden ayağa kalktı ve çekildi. Shiro abisinin bu aşamadan daha fazla bir şey yapamayacağını düşündü. Başka bir değişle, Shiro diğer takımın dikkate değer bir rakip olduğuna kanaat getirmişti. Abisiyle yerdeğiştiren küçük kız kardeş hamlelerinin planlarını yapmaya başlamıştı.

Satranç bir [Sınırlı kararların sıfır-olasıklı oyunu] idi. Bu oyunca [Şans] ın var olmadığı ve ara sıra amaç oyunu idi. Teori olarak, kazanmak için sağlam bir yol vardı, ama en nihayetinde buda bir teoriydi. Ustalaşmayla alakalıydı ve her bir muhtemel hamleyi-10^120 hamleden- görebilmekti. Böyle biri kesinlikle yoktu.

Ama biri [Varlığı] nı idda ediyordu, ve bu Shiro idi. O ustalaşmıştı ve o çok fazla,devasa boyutta muhtemel hamleleri satrançta karşılaştırabiliyordu. Eğer en iyi hemleyi seçmeye devam edersen, öylece seninn elin kuvvetli olur ve sen kazanırsın eğer ilk sen oynarsan. Eğer ikinci başlarsan ikinci kaçış beraberliktir. Teorinin gidişi böyle. İki yüz bin hamleyi bir saniyede öngören bir rakibe karşı olmaya ne dersin? Dünyanın en güçlü satranç programı yeteri kadar mükemmel olmadığını küçük kız kardeşe ardı sıra yirmi defa kaybederek ispatlamıştı.

"....Yok artık."

Ve bu çeşit güçlü bir oyuncu karşısındakinden dolayı şaşırmıştı.

"Sakin ol.Bu, Eminim karşımızdaki bir insan."

"Neden?"

"Bir program olsa, her zaman oynanabilecek en iyi hamleyi seçer. Bir şekilde bu iyi bir şey, ama diğer taraftan bunun anlamı o sadece daha önceden programlanmış taktikleri kullanabilir. Bu yüzden sen onlara karşı kolayca kazanabilirsin. Ama bu adam—"

Sora ekranı gösterdi.

"Diğer takım seni tuzağa çekti ve kötü bir hamle yapmana neden oldu, ve eğer sen bunun programın yapması için doğal bir şey olduğuna inanıyorsan, o zaman yanılıyorsun demektir."

"....Uuu."

Küçük kız kardeş büyük erkek kardeşin sözlerine karşı gelememişti.

—Tabi ki de, satranç oynama yetenekleri ili ilgili,hayır, bir çok oyunda Shiro ve Sora ezici derece de güçlüydüler. Belkide onları "dahi oyuncular" diye adlandırmak abartı olmazdı. Shiro'nun durumunda, o sadece mantığına göre hareket ederdi. İşte bu yüzden en güçlü satranç programlarını bile yenilgiye uğratıyordu. Ama ne var ki, diğer kişilerin [Niyeti] ni hissetmekte soluktu. Bundan dolayı, böyle zamanlarda, Shiro Sora'ya bırakmak zorundaydı. Zayıf iletişim yeteneği olmasına rağmen, diğer kişilerin [Niyeti]ni algılaması beklenmedik şekilde olağanüstü idi.

"Sakin ol, eğer rakip program değilse, daha fazla sebep olur ki senin kaybetmeyeceğine. Onun provakasyonlarına gelme. Ben onun her bir provakasyonunu ve taktiğini ortaya çıkartacağım böylece sen onu yeneceksin."

".....Anlaşıldı.....Shiro elinden geleni yapacak..."

Dünyanın en iyi oyuncuları olmalarında ki başarının arkasında ki sebep buydu.

Oyun altı saatten fazladır devam ediyordu. Adrenalin ve dopamin beyinlerinde dolanıyordu, onların beş günlük tüm-gece oyun yapmalarından gelen yorgunluğunu unutmalarına sebep oluyordu, onlara en yüksek limitlerinde konsantre olmalarına yardımcı oluyordu. Altı saat-ama sanki bir kaç gün geçmiş gibi hissettirmişti.

En sonunda, en son belirleyici hamle yapılmıştı. Ve sonra oyunun sonunda duygusuz bir ses speakerlarından duyulmuştu.

'Şah Mat'

Bu kardeşlerin kazanmasıydı.

""...""

Uzun bir sessizlikten sonra—

""Fuaaaaaaah.""

Her ikisi de uzun ve derin bir nefes aldı. Sanki oyun onların nefes almasını engellemiş gibi. Bir kez daha derin bir nefes aldıktan sonra, ikisi de gülmeye başladı.

"Harika......uzun zaman olmuştu.....bu kadar zor bir savaş yapmayalı."

"Haha, böyle basit bir oyunda bu kadar zorlandığını hayatımda ilk defa görüyorum di mi?"

"...Nii, rakibimiz.....gerçekten insan mı?"

"Evet, eminim. Senin kötü hamle yapman için nasıl provoke edeceğine karar vermesi baya zaman aldı ve işe yaramadığı zaman onda ki rahatsızlığı hissettim. Eminim ki o bir insan- ya da belki ‘canavar’. "

"...Merak ediyorum nasıl bir kişi acaba."

Satranç ustaları seviyesindeki satranç programlarını bile yenebilen küçük kız kardeş ilgilenmişe benziyordu.

"Belki bir Satranç Ustasıdır? Programlar kesindi, ama bir insan aslında karışıktır."

"...Anladım...bir daha ki sefere....Oynamak istiyorum....Shogi o Ejderha Kralı'na karşı."

"Ejderha Kralı senin shogi meydan okumanı kabul edecek mi acaba? Neden bunu öğrenmiyoruz!"

Bu oyundan sonra, ikisi de harika bir mutluluk hissetiler ve birbirleri ile konuşurken mutlu mutlu sırıtıyorlardı.

Ring—

Aniden, bir mail uyarısı tonu duyuldu.

"Hey, belkide şimdi gelen o mail rakibimiz tarafından gelmiştir. Açmayı dene."

".....Un."

Ama mailin konusunda sadece bir cümle vardı.

【Tebrikler. Bu çeşit bir yetenekle, eminim yaşamayı çok acı verici buluyorsunuz?】

Sadece tek bir cümle ile, bu sanki onların mental durumlarını sıfır dereceye indirmişti. Sessizlik odayı doldurdu, ve sadece PC'lerin fan sesleri duyulabiliyordu. Sayısız teller yerden dağınık duruyordu, rasgele atılmış çöpler ve elbiselerle. Sanki gün ışığının engellendiği o odada zaman durmuş gibi hissetmişlerdi,ve bir yoksunluk hissi dolmuştu havada. Onaltı tatami ölçüsündeki bu odada izole olmuşlardı. İşte bu kardeşlerin tüm dünyası idi.

—Hoş olmayan hatıraları akıllarında canlandı bir anda.

Büyük kardeş, gayet doğal bir şekilde sadece insanların kelimelerini duyarak onların amaçlarını ortaya çıkaran kişi. Beyaz saçlı, kırmızı gözlü küçük kız kardeş, doğal olan kişi, yüksek zekaya sahip-ama öyle biri ki kimsenin anlayamadığı. Bu iki kardeş kalplerini aileleri ölünce kapatmışlardı. Her ne kadarda geçmişe ait hatıralarını iyimserlikle tekrar saymaya çalışsalar da - Hayır, hayır aslında hala aynı.

Küçük kız kardeş sessizce kafasını eğdi.

Düşündükten uzun bir süre geçmeden, büyük erkek kardeş kızgınca cevap yazmaya başladı.

【Bu seni ilgilendirmez! Ayrıca sende kim oluyorsun?】

Mesaja karşılık verdikten hemen sonra karşı cevap anında geldi. Hayır, eğer gerçekten bir cevap denilebilirse yada şüphe edilebilir çünkü bu yeni e-mailin içeriği-

【Siz çocuklar bu dünya hakkında ne düşünüyorsunuz? İlginç mi? O yer sizi huzurlu hissettiriyor mu?】

Bu kelimeler yüzünden, büyük erkek kardeş kızgınlığını unuttu ve gözleri kız kardeşinin ki ile buluştu.

Tekrar onaylamaya ihtiyaç yoktu, cevap başından beri besbelli idi.

"O iğrenç bir oyun[7]."

...Hiç bir kesin amacı olmayan yada kuralı, aptal bir oyun.

Yedi milyar kadar oyuncu kafalarına göre hareket ediyorlar.

Diğerlerinden fazlasına sahip olan kişi cezalandırılıyor. Şimdi her şeyden soyutlanmış küçük kız kardeş, herkesten uzaklaşmış çünkü kendi yaşıtlarından daha zeki-kimse onu anlayamadı ve ona zulüm edildi.

Hatta diğerlerinden azına sahip olan da cezalandırılıyor. Büyük erkek kardeş, her zaman başarısız olan her zaman gülümseyen erkek kardeş, ailesi ve öğretmenleri tarafından hep azarlandı.

Atlatma hakları yok.

—Sessizlik sadece birini diğerleri tarafından zorbalık yapılması için hedef haline getirir.

—Çok konuşmak birini diğerlerinden yabancılaştırılmış hale getirir.

—Birilerinin gerçek niyetlerini fazlaca okuyabilme de diğerlerinden yabancılaştırılmış hale getirir.

Kesin amaçlar yok, parametreler yok, hatta türü bile bilinmiyor.

Biri ki kuralların cezalandırılır dediği işi yapsın, ve yinede o kuralı yok sayarak cezalandırılmıyor bile ve hatta sanki elitmiş gibi yukardan bakıyor millete. Hiç bir oyun bu tür zor ve berbat bir oyunla kıyaslanmaz.

"Kahretsin!"

Sora dişlerini sıktı ve küçük kız kardeşinin kafasını okşadı.

Bu ikisinin hissettiği atmosfer sanki heyecan verici o oyun bittikten sonra tanrılar aleminde ayakta duruyorlar gibiydi. Ne vardı orda, sadece toplumdan soyutlanmış iki kardeş vardı. Sadece onlardı ama çökmüş ve zayıf insanlar.

Bir ses Ring— aniden duyuldu.

Mouseyi kullanan büyük erkek kardeş umursamadan bilgisayarı kapatmak üzereydi. Ama, kız kardeşi elini tuttu ve onu durdurdu.

【Ya eğer bir dünya var olsaydı her şeyin basit bir oyunla kararlaştırıldığı—】



Referanslar

  1. 『  』 "Kuuhaku" (空白) diye okunur. Japoncada sözlük anlamı "boşluk" yada "boş alan" dır. Bu yüzden adlarında boşluk vardır. Yazar bunu tercih etmiş ve bizde bu şekilde devam ettik.
  2. "Rez", "diriltmek" in kısaltılmışı. Sora Shiro'dan karakterini diriltmesini istiyor.
  3. Calorie Mate bir enerji takviyesi yiyeceği markasıdır. Blok haline,tenekede ve jöle halinde gelebilir. Bir çok çeşit Calorie Mate türü vardır. Japanyada ki Otsuka Pharmaceutical Co. tarafından üretilmektedir. http://en.wikipedia.org/wiki/CalorieMate
  4. Burda, Sora Calorie Mate'in fiyatının pahalı olmasından söyleniyor (2 US dolar civarı). O genellikle kutu ramen noddle'ı yiyor (25 cent civarı bir kutusu eğer büyük paketlerde alırsa).
  5. Tatami hasırı yere serilen bir çeşit geleneksel Japan hasırıdır. Bu günlerde, sadece geleneksel Japon odalarında yere serilir veya sadece oturmak için kullanılan bir hasırdır. Bunlar aynı zamanda odaların ölçüsünü almak içinde kullanılır. Ortalama bir tatatmi hasırı 0,9 metreye 1,8 metre gibidir. Bunun anlamı odalarının alanı 1,62 metrekare, yada 279,001 feet kare kadardır. http://en.wikipedia.org/wiki/Tatami
  6. Antrofobik diğerlerinden korkan bir patolojik hastalık. http://en.wikipedia.org/wiki/Anthropophobia
  7. "İğrenç Oyun", ya da "kusoge", her yönü ile facia bir oyun. Bir sebepten ötürü, bazı insanlar gerçekten bu oyunu oynamaktan zevk alıyor, sanki düşünmeden mutlu oluyorlar. Hatta böyle iğrenç bir oyunu yenmek başarı sayılıyor..