No Game No Life - Türkçe:Cilt 6 Açılış

From Baka-Tsuki
Revision as of 11:14, 18 September 2014 by Sba (talk | contribs) (Created page with "==Açılış== ===Kısım 1=== ––– Benim çocukluğumda, dünyanın çok basit bir varlığı olduğunu düşünüyordum. Her rekabet bazı araçlarla kazanılabilirdi...")
(diff) ← Older revision | Latest revision (diff) | Newer revision → (diff)
Jump to navigation Jump to search

Açılış

Kısım 1

––– Benim çocukluğumda, dünyanın çok basit bir varlığı olduğunu düşünüyordum.

Her rekabet bazı araçlarla kazanılabilirdi, ve efor ortaya koymak onun ödüllerini biçmektir. Herşey mümkündür.

Bu cahil ve aptal bir çocuğun düşünüşüdür.

"Dünyaya böyle saf ve masum gözlerle bakmak...yanlış mı?"

…… Tabi ki de yanlış……

…………––––––––

Kısık bir ışıkla aydınlatılmış dar bir odada, bir çocuk satranç taşını elinde tutuyordu.

Sadece o çocuk odada idi.

Ama çocuk karnlıkların derinliklerine doğru bakıyordu, ciddi bir şekilde orada biri olup olmadığını düşünüyordu.

–––– Ne oyun ama... Son yaptığım analizlerden, bu sadece bir şaka bazı çocukların yaptığı.

Çocuk odada yalnızdı. En güçlü kesin hamleyi düşünürken, elindeki taşı tahtaya koydu.

Onun düşünce tarzı daha yeni duygulanmış bir bebeğinki kadar sabitti.

Odanın dışı korku ve endişe ile doluydu... Umutsuzluk yarının belirsizliğinden üretiliyordu, ki buda geceyi daha da soğuk yapıyordu.

Sadece odanın içi farklı bir dünya gibiydi. Normların aksine, kasvetli odanın garip bir sıcaklığı vardı.

Çocuk derin düşüncelere dalarken elinde taşı tutuyordu.

––– Bir kere biri olgunlaştığında, doğal olarak kendini oyunlardan uzaklaştıracaktı.

Neden böyle ki? Onların modası mı geçiyor?

Ya da dünya o kadar basit mi ki hiç oyun oynan mıyor?

Sebep ne olursa olsun, bir kere biri büyüdü mü, doğal olarak kendini oyunlardan uzaklaştırıyor.

Ama çocuk daha önce hiç böyle bir şeyi düşünmemişti.

O taşı tekrar tahtaya koydu sadece dikkatli bir gözlem yaptıktan sonra.

––– Kendi kendine tek başına, o durmadan oyun oynayan bir çocuktu.

Hatta çevresinde ki insanlar büyükçe ona garip gözlerle bakmaya devam etse bile, çocuk oynamaya devam etti.

Bunun sebebi çünkü çocuk bu bakışların ardındaki anlamı anlamıyordu.

Ve ayrıca çünkü [onu rakibi] gözlerini kapattığı sürece karanlıkta belirebilirdi.

[O] çocukla neredeyse aynı yaşta idi, ve benzer kıyafetler giyiyordu... korkusuz bir gülümseme yüzünde uçuşuyordu.

––– ‘[O] çok güçlü’ çocuğun düşündüğü şeydi bu.

[O] bir sonraki hamlede her zaman çocuktan daha iyi idi, ve sonra sonuç her zaman belli idi ––– kesin bir yenilgi.

Çocuk tabi ki de bunu bekliyordu. Sanki en başından beri bir defa bile yenememiş gibi görünüyordu.

Bu ––– [Ona] karşı savaşmak ––– çocuğu kıyaslanamayacak kadar mutlu etti.

Onun etrafındaki insanlar çocuğu her zaman kendi ile baş başa gibi görebilirlerdi, ama çocuğun gözlerinde, orada salında iki insan vardı, ve başka bir şey değil.

Derin karanlıklarda, o kelimesizdi ve sessizdi.

O sadece ona üstün gelecek diğer hamlesinin özlemini duyuyordu.

––– Daha doğru bir hamle... Daha harika bir taktik! Daha derin stratejiler!!'

[O] derin karanlıklar içinde çocukla yüz yüze geldiğinde mutluca haykırıyordu. Çocuk aynı şekilde korkusuzca gülümsüyordu.

…… Çocuk burda hiç bir şeyin yanlış olmadığını hissetti, diğer insanların gözünde yalnız bile olsa.

Dünya saf ve basitti. Eğer kazanamazsan, kaybedersin. Aksi takdirde, bu bir beraberliktir ve başka bir şey değil.

Sonra, sonuca göre ––– her zaman bu bir yenilgi bile olsa ––– çocuk her zaman bir sonraki zaferini nasıl kazanacağını düşünüyor olurdu.

Bu [çocuğun dünyası idi].

Ama [dünya] acımasızca onun [kişisel dünyasını] yağmalıyordu.

… Aniden, karanlık oda parlak bir ışıkla aydınlandı. Çocuk camdan dışarı baktı.

O kızıl bir manzara olmalıydı, ama gecenin karanlık gökyüzü şimdi parlak ışık tarafından mühürlenmişti.

Çocuk ailesine karşı haykırdı, odaya dalan ailesine, ve onu kucaklarına çektiler. Onun bu komple ve mutlak karışıklığında, [onu] gördü.

Sanki cennet gibiydi ve yeryüzü o ışık direkleri tarafından bağlanıyordu.

Mavi yüze bakarak, ailesi onu tutarken ve neler olduğunu sorarken, çocuk bir anda elini uzattı.

––– Kazanan henüz anons edilmişti.

––– Çocuk aniden savaştığı tahtaya sarıldı... ve sonra...

Tekrar baktığı zaman, bir şey ki tam olarak sanki yanan bir retina ona karşı kafadan çarpmak üzereydi.

–––––––…………

––– Anladım, dünya gerçekten de asla o kadar basit bir oyun değildi.

Çocuk inanılmaz korkunç bir koku koklayarak uyandı. Sonra, çocuk sonunda gerçeği anladı.

Çocuğun kolu yakılmıştı. Annesinin tutuşundan dışarı çıkamıyordu, etrafındakilere göz gezdirdi...

Onun beş duysu sebepsizce [onun kendi dünyası] nın dekorunu ihlal ediyordu...

Onun ağzı taze kan ile doluydu. Onun burnu kömürleşmiş kokuyu fark etti. Kulakları sessiz bir boşluğu duyuyordu. Derisi kavurucu sıcaklığı hissediyordu.

Sonra, gözleri dünyanın dramatik bir şekilde değiştiğini gördü.

Yaşam varlığından bir iz bile bulamıyordu.

Moloz sonsuz ufka genişletilmişti, ve toz yerle bir olmuş yerde uçuşuyordu. Çocuk sonra gök yüzüne baktı.

Kıpkırmızı gök yüzü sanki düşecekmiş gibi görünüyordu. O dolanan uçuşları 'yok etti'.

Diğer insanları göz önünde bulundurmayan tanrıların arasında olan bencil bir savaş gibi görünüyordu.

Bu sadece 'düşmek' diye sayılamazdı.

Sadece çocuğun evinin içinde ki küçük dünyası bir iz bırakmadan yok olmuş değildi, herkesin dünyası aynı şekilde.

… Yani demek olan bu. Gerçekten, dünyada basit bir oyun yok.

Çünkü izlenecek bir kural yok... Çünkü orda bir yargı yok, orda diğerlerinin haklarını ihlal edenlere bir yaptırım yok.

Ama, bu noktada––––

Aniden, molozların tepesine dumanları yararak konan bir figür çocuğun önünde duruyordu.

Bir figür çocuğu önemsemeyen... kazara.

Figür gerçekten ve sadece kazara diğerlerinin bakışlarını fark eden.

––– Çocuk onun sahip olduğu herşeyi yok eden şeye baktı, ve düşündü.

Evet, insanlık [onların] gözünde ‘oyuncu’ olarak bile sayılmıyorlardı.

Kendisi... İnsanlığın dünyası sadece toza dönüştürülecek kolayca yok edilecek bir şeydi.

Alevlerin ve toz patlamalarının yoluyla olsada... Figür ancak bu koşullar altında bu kadar anlaşılabilir olsa da...

“…………––––––––”

Onayladıktan sonra gözleri buluştu, çocuk ona sırtını döndü, ve ilk adımı attı.

Arkasının gözlendiğini yok sayarak, uzaklara doğru ilerledi––– uzak sonsuz uzak bir lokasyona doğru, yaşamak için.

Çocuk elindeki tahtayı öyle kuvvetli kavrıyordu ki sanki kırılacak gibiydi.

O gün, çocuk [yetişkin] oldu.

Bu dünya kaostaydı, ve ona ihtiyaç yoktu. Ama, onda bir dolu fırsat vardı.

Bir sebep yoktu, ve bir plan, yani manasızdı.

Bir oda yapmak, hiç bir yerde olmayan, bir çocuğun oynaması için –––

Kısım 2