Editing Utsuro no Hako - Türkçe:1. Cilt 27755. Defa (3)

Jump to navigation Jump to search

Warning: You are not logged in. Your IP address will be publicly visible if you make any edits. If you log in or create an account, your edits will be attributed to your username, along with other benefits.

The edit can be undone. Please check the comparison below to verify that this is what you want to do, and then save the changes below to finish undoing the edit.

Latest revision Your text
Line 1: Line 1:
  +
Maria bahsedince, bende Mogi-san’ın makyaj sürmediğini fark ettim. Erkek olarak, makyaj konusunda habersiz olduğum açık—o yüzden Maria’nın değişikliği fark etmesi çok daha kolaydı.
Maria söyleyince, Mogi'nin hiç makyaj yapmadığını ben de fark ettim. Bir erkek olarak, söz konusu makyaj olunca bariz cahil olduğumdan — Maria'nin değişikliği farketmesi daha kolaydı haliyle. <!--(not: bazen aynı cümlede sadece kelimelerin yerlerini değiştiriyorum, neden diye merak ediyorsan Türkçe'nin 'vurgu' mevzusu sebebiyle, vurgu önemli! yon-chwan come back!!!)-->
 
   
Ama Mogi hala bir makyaj çantasına sahip.
+
Ama Mogi-san hala bir makyaj çantasına sahipti.
   
Bunun nedeni neydi ki?
+
Bunun nedeni neydi?
   
 
Maria’nın mantığı şuydu:
 
Maria’nın mantığı şuydu:
Line 9: Line 9:
 
—Kullanmaktan sıkılmıştı.
 
—Kullanmaktan sıkılmıştı.
   
Yitik anılarıma güvenemiyorum, ama sanıyorum ki Mogi görünüşüne her zaman çok önem veriyordu. Fakat, Reddeden Sınıf içerisinde makyajla uğraşmanın artık bir anlamı olmayacağı için vazgeçmişti. 1 Mart’tan beri çantasını hiç dokunmadan bırakmış—Reddeden Sınıf başlamadan önce.
+
Zayıflamış anılarıma güvenemiyordum, ama Mogi-san muhtemelen ilk başta görünüşüne çok önem veriyordu. Fakat, Reddeden Sınıf içerisinde yapmanın anlamı olmadığı için uğraşmaktan vazgeçmişti. 1 Mart’tan beri çantasında hiç dokunmadan bırakmıştı—Reddeden Sınıf başlamadan önce.
   
Mogi çantasından makyaj malzemelerini çıkarıp kullanmaktan yorulur hale gelmiş.
+
Mogi-san okul çantasından makyaj çantasını çıkartıp kullanmaktan yorulmuştu.
   
 
Bu sadece 20,000’den fazla tekrarı hatırlayan birine olabilirdi.
 
Bu sadece 20,000’den fazla tekrarı hatırlayan birine olabilirdi.
   
Ve tek bu kişi—sahip olabilirdi.
+
Ve bu kişi—sahipti.
   
Yani, sevdiğim kız, beni seven kız, Kasumi Mogi, sahip — olmalı.
+
Böylece, benim sevdiğim, ve beni seven Kasumi Mogi—sahip olmalıydı.
   
''“Sana söylemem gereken bir şey var, Kazu.”''
+
''“Sana söylemem gereken bir şey var, Kazu-kun.”''
   
 
Geçmiş tekrarda beni aradığında Kokone’nin söylediği şey buydu. Bana dedi ki:
 
Geçmiş tekrarda beni aradığında Kokone’nin söylediği şey buydu. Bana dedi ki:
Line 25: Line 25:
 
“Kasumi seni seviyor!”
 
“Kasumi seni seviyor!”
   
Kokone, Mogi'nin bana olan aşkından haberdardı. Eminim Kokone bunun hakkında Mogi ile konuşmuştur, ne de olsa onlar <u>düne kadar</u> çok yakın arkadaştı.
+
Kokone Mogi-san’ın bana olan sevgisinden haberdardı. Eminim Kokone bunun hakkında Mogi-san ile konuşmuştu, ne de olsa onlar <u>düne kadar</u> çok yakın arkadaştı.
   
Maria ve ben Mogi'yi tuzağa düşürmek istedik.
+
Maria ve ben Mogi-san’ı tuzağa düşürmek istedik.
   
Ama bunu yapacak olan bizzat biz olsaydık, doğal olarak çakardı. Mümkünse, Mogi'ye kendini hazırlama fırsatı vermek istemiyorduk, ne de olsa Maria’yı defalarca yenmişti.
+
Ama bunu yapanlar biz olsaydık, doğal olarak dikkatli olurdu. Mümkünse, Mogi-san’a kendini hazırlama fırsatı vermek istemedik, ne de olsa Maria’yı defalarca yenmişti.
   
Onun yerine, Kokone’yi aracı olarak kullanmaya karar verdik. Planladığım gibi Mogi'yi ona itiraf edeceğime inandırabilseydi, Mogi'nin tuzağımızın içine düşecebileceği sonucuna varmıştık.
+
Onun yerine, Kokone’yi vekil<!--Hiçbir fikrim yok - bu doğru kullanım mı? Yem filan diye düşündüm ama bilemedim. Bana bu konuda geri dön ilk fırsatta.--> olarak kullanmaya karar verdik. Mogi-san’a itiraf edeceğimi düşündürebilseydi, Mogi-san’ın tuzağımızın içine düşeceğinin sonucuna varmıştık.
   
Planımız Kokone'nin ölümüyle sonlandı.
+
Planımız sonucunda—Kokone ölmüştü.
   
Mogi'nin sözlerini hatırladım.
+
Mogi-san’ın sözlerini hatırladım.
   
 
''“...yani, benimle çıkar mısın?”''
 
''“...yani, benimle çıkar mısın?”''
   
Bana kaç defa itiraf etmişti? Bana ne zamandan beri âşıktı? Madem aşkımız karşılıklıydı, o zaman neden—
+
Bana kaç defa itiraf etmişti? Bana ne zamandan beri aşıktı? Madem aşkımız karşılıklıydı, o zaman neden—
   
 
“Lütfen yarına kadar bekle.”
 
“Lütfen yarına kadar bekle.”
Line 45: Line 45:
 
Neden onu söylemişti?
 
Neden onu söylemişti?
   
Mogi giysilerini ve vücudunu kaplayan kanın farkında değil sanki. İfadesiz.
+
Mogi-san sanki giysilerini ve vücudunu kaplayan kanın farkında değildi. İfadesizdi.
   
 
—her zamanki gibi.
 
—her zamanki gibi.
   
 
Hep bu kadar ifadesiz miydi? Hayır, bölük pörçük anılarımdan onun parlak bir gülüşü olan bir an
 
Hep bu kadar ifadesiz miydi? Hayır, bölük pörçük anılarımdan onun parlak bir gülüşü olan bir an
hatırlayabiliyorum. Ama gülümseyen Mogi bana o kadar da gerçekçi gelmiyor. Zihnimdeki Mogi ifadesiz ve suskun
+
hatırlayabiliyordum. Ama gülümseyen Mogi-san bana hiç gerçekmiş gibi gelmedi. Zihnimdeki Mogi-san ifadesiz ve suskun
bir kız.
+
bir kızdı.
   
Ama ya o görünürdeki sahte, capcanlı gülümseyen Mogi ise, orijinal olanıysa?
+
Ama ya o gözükürde sahte, parlak parlak gülümseyen Mogi-san, orijinal olanı ise?
   
Kasumi Mogi denen kıza neler oldu böyle?
+
Kasumi Mogi denilen kıza ne olmuştu?
   
 
“Yenildi,” diye söylendi Maria, sanki dile getirmediğim soruya cevap veriyordu. “Bu sonsuz tekrar içerisinde
 
“Yenildi,” diye söylendi Maria, sanki dile getirmediğim soruya cevap veriyordu. “Bu sonsuz tekrar içerisinde
kendini tamamen kaybetmiş,” diye ilan etti, Mogi'ye küçümseyen bir bakış ile.
+
kendini tamamen kaybetmiş,” diye ilan etti, Mogi-san’a küçümseyen bir bakış ile.
   
 
Bu düşünce zaten aklıma gelmişti: İnsan aklı bu kadar muazzam miktarda tekrara dayanamazdı.
 
Bu düşünce zaten aklıma gelmişti: İnsan aklı bu kadar muazzam miktarda tekrara dayanamazdı.
   
Ama Mogi aynı günü 27,755 defa tekrarlamıştı.
+
Ama Mogi-san aynı günü 27,755 defa tekrarlamıştı.
   
Ve bunca defa tekrarladıktan sonra, Mogi kanlar içinde kalmıştı.
+
Ve bunca defa tekrarladıktan sonra, Mogi-san kanlar içinde kalmıştı.
   
“...Senin suçun, Kazu,” dedi Mogi, bana bakarak. “Beni köşeye sıkıştırdığın için böyle oldu!”
+
“...Senin suçun, Kazu-kun,” dedi Mogi-san, bana bakarak. “Beni köşeye sıkıştırdığın için böyle oldu!”
   
“...Mogi, ne yaptım ben?”
+
“...Mogi-san, ne yaptım ben?”
   
“‘<u>Mogi</u>-miş’.” Mogi dudaklarını bükerek ismini tekrarladı. “Sana söyledim. Sana kesinlikle söylemiştim. Sana yüzlerce defa söylemiştim, söylemedim mi?”
+
“‘<u>Mogi-san</u>.” Mogi-san dudaklarını bükerek ismini tekrarladı. “Sana söyledim. Sana kesinlikle söyledim. Sana yüzlerce defa söyledim, söylemedim mi?”
   
 
“N-Neyden bahsediyorsun sen…?”
 
“N-Neyden bahsediyorsun sen…?”
Line 82: Line 82:
 
“Çaresi… yok…”
 
“Çaresi… yok…”
   
“Çaresi mi yok?! Söyle bana, neden çaresi yok?!” Mogi deli gibi bağırmaya başlamıştı. Bütün bunlar olurken, <!--All the while - boyunca anlamı var ama onu nasıl kullanmalı acaba?-->suratı neredeyse ifadesizdi.
+
“Çaresi mi yok?! Söyle bana, neden çaresi yok?!” Mogi-san deli gibi bağırmaya başlamıştı. Her şeye rağmen, <!-
  +
-All the while - boyunca anlamı var ama onu nasıl kullanmalı acaba?-->suratı neredeyse ifadesiz kaldı.
   
 
Muhtemelen, bu binlerce tekrar üzerinde ifadesini nasıl değiştirebileceğini unutmuştu, çünkü değiştirmesi için hiçbir sebep yoktu. Artık doğru düzgün ne gülebiliyordu, ne ağlayabiliyordu, ne de kızabiliyordu.
 
Muhtemelen, bu binlerce tekrar üzerinde ifadesini nasıl değiştirebileceğini unutmuştu, çünkü değiştirmesi için hiçbir sebep yoktu. Artık doğru düzgün ne gülebiliyordu, ne ağlayabiliyordu, ne de kızabiliyordu.
Line 88: Line 89:
 
“Kazuki, dinleme onu.”
 
“Kazuki, dinleme onu.”
   
Mogi gözlerini benden ayırıp Maria’ya sert sert baktı.
+
Mogi-san gözlerini benden ayırıp Maria’ya sert sert baktı.
   
“Kazu'ya o kadar samimi bir şekilde hitap etme!”
+
“Kazu-kun’a o kadar samimi bir şekilde hitap etme!”
   
 
“Ona istediğim gibi hitap edebilirim.”
 
“Ona istediğim gibi hitap edebilirim.”
   
“Edemezsin! ...Kazu neden seni hatırlıyor da, beni hatırlamıyor…?”
+
“Edemezsin! ...Kazu-kun neden seni hatırlıyor da, beni hatırlamıyor…?”
   
 
“Mogi, her şeyin böyle çalışmasını sen ayarladın, çünkü aynı şeyleri tekrar tekrar yapmayı kolaylaştırıyor.”
 
“Mogi, her şeyin böyle çalışmasını sen ayarladın, çünkü aynı şeyleri tekrar tekrar yapmayı kolaylaştırıyor.”
Line 100: Line 101:
 
“Kes sesini! Niyetim o değildi!”
 
“Kes sesini! Niyetim o değildi!”
   
Şimdi düşününce, 27,754. tekrarda, Maria’yı hatırladığımda Mogi korkmuşa benziyordu.
+
Şimdi düşününce, 27,754. tekrarda, Maria’yı hatırladığımda Mogi-san korkmuşa benziyordu.
   
O zamanda, Mogi benim garip davranışlarımdan dehşete kapıldığına emindim. Ama artık onun sahip olduğunu
+
O zamanda, Mogi-san benim garip davranışlarımdan dehşete kapıldığından emindim. Ama artık onun sahip olduğunu
 
bildiğimden, bakış açım değişmişti: esasında, Maria’yı hatırlayıp onu hatırlamadığım için içine attığı
 
bildiğimden, bakış açım değişmişti: esasında, Maria’yı hatırlayıp onu hatırlamadığım için içine attığı
memnuniyetsizliği sonunda dışarı çıkmıştı. <!--Duygusal patlama. *Boom* Cümle garip geldi gözüme ama saat sabahın
+
memnuniyetsizliğini sonunda dışarı çıkmıştı. <!--Duygusal patlama. *Boom* Cümle garip geldi gözüme ama saat sabahın
 
3’ü. Aklıma bir şeyler gelirse değiştiririm… Umarım.-->
 
3’ü. Aklıma bir şeyler gelirse değiştiririm… Umarım.-->
   
  +
“Kazu-kun…”
“Kazu…”
 
   
 
Onun tarafından böyle hitap edilmeye de alışmamıştım.
 
Onun tarafından böyle hitap edilmeye de alışmamıştım.
   
Belki de bir defasında bana ‘Kazu’ diye hitap etmek için izin istemişti, aynen benim de ona ‘Kasumi’ diye
+
Belki bir defasında bana ‘Kazu-kun’ diye hitap etmek için izin istemişti, aynen benim de ona ‘Kasumi’ diye
 
hitap etmemi istediği gibi.
 
hitap etmemi istediği gibi.
   
Ben unutmuş olabilirdim, ama Mogi bu tekrarlar içerisinde olan biten her şeyi hatırlıyordu.
+
Ben unutmuş olabilirdim, ama Mogi-san bu tekrarlar içerisinde olan biten her şeyi hatırlıyordu.
   
“Kazu, beni sevdiğini söyledin.”
+
“Kazu-kun, beni sevdiğini söyledin.”
   
 
“...Evet. Muhtemelen söyledim.”
 
“...Evet. Muhtemelen söyledim.”
   
“Ben de memnuniyetle kabul ettim! Ben de seni sevdiğimi söyledim!”
+
“Bende memnuniyetle kabul ettim! Ben de seni sevdiğimi söyledim!”
   
 
“........”
 
“........”
Line 135: Line 136:
 
konuşmayı sevdiğini öğrendim… ve ne oldu biliyor musun? Bir mucize oldu! Tavrın açık açık değişmişti. Benden
 
konuşmayı sevdiğini öğrendim… ve ne oldu biliyor musun? Bir mucize oldu! Tavrın açık açık değişmişti. Benden
 
hoşlandığını fark ettim. Daha önceden beni reddetmene rağmen, itirafımı kabul etmeye başlamıştın. Hatta sen bana
 
hoşlandığını fark ettim. Daha önceden beni reddetmene rağmen, itirafımı kabul etmeye başlamıştın. Hatta sen bana
itiraf ettin. Bunu her yaptığında, beni umutlandırmıştın. Her defasında, mutlu bir ‘devam’ın beni beklediğini
+
itiraf ettin. Bunu her yaptığında, beni umutlandırmıştın. Her defasında, mutlu bir ‘devam’ beni beklediğini
   
düşünmüştüm. Bu tekrarların sonunda sona ereceğini düşünmüştüm. Ama ne oldu biliyor musun? ...Kazu—”
+
düşünmüştüm. Bu tekrarın sonunda sona ereceğini düşünmüştüm. Ama ne oldu biliyor musun? ...Kazu-kun—”
   
Mogi bana ifadesiz bir şekilde baktı.
+
Mogi-san bana ifadesiz bir şekilde baktı.
   
 
“—her defasında unuttun.”
 
“—her defasında unuttun.”
Line 149: Line 150:
 
- çabucak? Daha güzel bir şey olabilir sanki. Aklıma gelmiyor. Graaaah!--> senden ümidimi kestim. Ama biliyor musun, biri sana itiraf ederse, umut etmekten kendini alıkoyamıyorsun! Ne de olsa, bir mucize olabilir. O yüzden her defasında itiraf ettiğinde, yeniden incitildim.”
 
- çabucak? Daha güzel bir şey olabilir sanki. Aklıma gelmiyor. Graaaah!--> senden ümidimi kestim. Ama biliyor musun, biri sana itiraf ederse, umut etmekten kendini alıkoyamıyorsun! Ne de olsa, bir mucize olabilir. O yüzden her defasında itiraf ettiğinde, yeniden incitildim.”
   
Onunla çıkmayı hayal edemiyordum. Ama Mogi benim hayal bile edemeyeceğim bir şeyi gerçek yapmıştı. Ona
+
Onunla çıkmayı hayal edemiyordum. Ama Mogi-san benim hayal bile edemeyeceğim bir şeyi gerçek yapmıştı. Ona
âşık olmamı sağlamıştı. Belki bu yüzden anılarımın bazılarını hayal meyal hatırlayabiliyordum.
+
aşık olmamı sağlamıştı. Belki bu yüzden anılarımın bazılarını hayal meyal hatırlayabiliyordum.
   
 
Ama işin sonunda, sevgimi o şekilde kazanmak anlamsızdı.
 
Ama işin sonunda, sevgimi o şekilde kazanmak anlamsızdı.
Line 163: Line 164:
   
 
“Öyleyse artık bana itiraf etmeni istemiyordum. Ama yine de geldin. Hala beni sevdiğini söyledin. Ve mutlu
 
“Öyleyse artık bana itiraf etmeni istemiyordum. Ama yine de geldin. Hala beni sevdiğini söyledin. Ve mutlu
olmama rağmen, çektiğim ızdırap çok daha kötüydü… o yüzden sana her defasında bunu söylemekten başka bir çarem yoktu:”
+
olmama rağmen, çektiğim ıstırap çok daha kötüydü… o yüzden sana her defasında bunu söylemekten başka bir çarem yoktu:”
   
Mogi kesinlikle defalarca duyduğum o kelimeleri söyledi.
+
Mogi-san kesinlikle defalarca duyduğum o kelimeleri söyledi.
   
 
“‘Lütfen yarına kadar bekle’.”
 
“‘Lütfen yarına kadar bekle’.”
Line 174: Line 175:
   
 
Ama öyleyse Reddeden Sınıfı neden sonlandırmıyordu? Aksi takdirde, tek taraflı aşkı karşılıksız kalırdı.
 
Ama öyleyse Reddeden Sınıfı neden sonlandırmıyordu? Aksi takdirde, tek taraflı aşkı karşılıksız kalırdı.
Kutusunu muhafaza etmenin başka sebepleri olsa bile, kesinlikle çok acı çekiyordu.
+
Kutusunu muhafaza etmenin başka sebepleri olsa bile, kesinlikle çok ıstırap çekiyordu.
   
“Kazu… anlıyor musun? Senin yüzünden acı çekiyorum. Hepsi, hepsi, ''hepsi'' senin suçun.”
+
“Kazu-kun… anlıyor musun? Senin yüzünden ıstırap çekiyorum. Hepsi, hepsi, ''hepsi'' senin suçun.”
   
“O ağzından çıkan saçmalık da neyin nesi öyle?” Maria, somurtkan bir ifade ile onun lafını bölmüştü. “Ne kadar da sorumsuzsun. Sen sadece kendi Reddeden Sınıf’ının ızdırabına dayanamadığın için bütün suçu Kazuki’nin üstüne atıyorsun.”
+
“O ağzından çıkan saçmalık da neyin nesi öyle?” Maria, somurtgan bir ifade ile onun lafını bölmüştü. “Ne kadar da sorumsuzsun. Sen sadece kendi Reddeden Sınıf’ının ıstırabına dayanamadığın için bütün suçu Kazuki’nin üstüne atıyorsun.”
   
“...Hayır! Acı çekmem tamamı ile Kazu’nun kabahatı!”
+
“...Hayır! Istırap çekmemin tamamen Kazu-kun’un kabahatı!”
   
“İstediğini düşün, ama bu durumun sorumlusu Kazuki değil. Seni hatırlayamıyor bile. Kazuki sadece kendi amacı uğruna anılarını koruyor, senin çürük kalbin için değil.”<!--Çürük garip geliyor kulağa. Daha uygun bir kelime vardır muhtemelen. Kelime darcığımı genişletsem ne güzel olur ya. bence kötü durmamış.-->
+
“İstediğini düşün, ama bu durumun sorumlusu Kazuki değil. Seni hatırlayamıyor bile. Kazuki sadece kendi amacı uğruna anılarını koruyor, senin çürük kalbin için değil.”<!--Çürük garip geliyor kulağa. Daha uygun bir kelime vardır muhtemelen. Kelime darcığımı genişletsem ne güzel olur ya.-->
   
  +
“Neden… neden öyle bir şey biliyorsun?”
“Nasıl… Nasıl öyle bir kanıya vardın?<!--"Nasıl öyle bir kanıya vardın" falan dese daha mı anlamlı dururdu acaba?”-->
 
   
“Neden mi diye soruyorsun?” Maria dimdik durup ona dudağını büktü. “Cevap basit,” dedi lakayt<!--Soğukkanlı daha mı uygun olurdu? Ama umursamaz bir tavır ima etmesi daha iyi olur.--> bir şekilde. “Çünkü bu dünyadaki herkesten çok ben Kazuki Hoşino’yu gözlemledim.”
+
“Neden mi diye soruyorsun?” Maria dimdik durup ona dudağını büktü. “Cevap basit,” dedi lakayt<!--Soğukkanlı daha mı uygun olurdu? Ama umursamaz bir tavır ima etmesi daha iyi olur.--> bir şekilde. “Çünkü bu dünyadaki herkesten çok ben Kazuki Hoshino’yu gözlemledim.”
   
 
“N—”
 
“N—”
   
Bu acı sözleri duyduktan sonra, Mogi söyleyeceklerini unuttu.
+
Bu acı sözleri duyduktan sonra, Mogi-san söyleyeceklerini unuttu.
   
 
İtiraz etmeye çalıştı, ama ağzı ses çıkartmadan açılıp kapandı.
 
İtiraz etmeye çalıştı, ama ağzı ses çıkartmadan açılıp kapandı.
Line 201: Line 202:
 
kadar değersiz olduğunu anlamıyor musun? Kendine aynada bir bak. Ellerine bak. Ayaklarına bak.”
 
kadar değersiz olduğunu anlamıyor musun? Kendine aynada bir bak. Ellerine bak. Ayaklarına bak.”
   
Mogi'nin suratı siyahlaşan pıhtılaşmış kan ile kaplıydı.
+
Mogi-san’ın suratı siyahlaşan pıhtılaşmış kan ile kaplıydı.
   
Mogi'nin elleri bir mutfak bıçağı tutuyordu.
+
Mogi-san’ın elleri bir mutfak bıçağı tutuyordu.
   
Mogi'nin ayakları Kokone’nin cesedinin yanında duruyordu.
+
Mogi-san’ın ayakları Kokone’nin cesedinin yanında duruyordu.
   
“Lütfen, itiraz etmekten çekinme. Kazuki’yi benim kadar izlediğini dayat bana—sözlerinin herhangi bir anlamı olduğuna
+
“Lütfen, itiraz etmekten çekinme. Kazuki’yi benim kadar izlediğini ısrar et—sözlerinin hiçbir anlamı olduğuna
 
gerçekten inanıyorsan.”
 
gerçekten inanıyorsan.”
   
Mogi suçluluğa kapılmış gibiydi, ve yere doğru baktı.
+
Mogi-san suçluluğa kapılmış gibiydi, ve yere doğru baktı.
   
 
Ona hiçbir şey söyleyemedim.
 
Ona hiçbir şey söyleyemedim.
   
“........heh, hıhıhı. Sen Kazu'yu dünyadaki herkesten çok mu izledin? Sanırım öyle. Belki de tam söylediğin
+
“........heh, hıhıhı. Sen Kazu-kun’u dünyadaki herkesten çok mu izledin? Sanırım öyle. Belki de tam söylediğin
 
gibidir. Hıhıhıhı, ama bunun önemi yok! Neden olsun ki?”
 
gibidir. Hıhıhıhı, ama bunun önemi yok! Neden olsun ki?”
   
Line 229: Line 230:
 
Kafasını kaldırdı.
 
Kafasını kaldırdı.
   
“Sana güzel bir şey söyleyim, Otonaşi! Öldürdüğüm herkes bu dünyadan kayboluyor!”
+
“Sana güzel bir şey öğretiyim, Otonashi-san! Öldürdüğüm herkes bu dünyadan kayboluyor!”
   
 
Her zamanki gibi, yüzü ifadesiz kaldı.
 
Her zamanki gibi, yüzü ifadesiz kaldı.
   
“O yüzden hiçbir önemi yok! Zaten kaybolacaksan Kazu'yu ne kadar izlediğinin önemi yok!!”
+
“O yüzden hiçbir önemi yok! Zaten kaybolacaksan Kazu-kun’u ne kadar izlediğinin önemi yok!!”
   
Mogi, Maria’ya mutfak bıçağıyla hücüm etti. Tepki olarak Maria’nın ismini haykırdım. Ama Maria Mogi'ye
+
Mogi-san Maria’ya mutfak bıçağıyla hücüm etti. Tepki olarak Maria’nın ismini haykırdım. Ama Maria Mogi-san’a
sıkılmış gibi baktı, tamamen umursamazmış gibi. Maria sadece Mogi'nin kolunu tutarak onu hareketsiz hale getirmişti.
+
sıkılmış gibi baktı, tamamen umursamazmış gibi. Maria adece Mogi-san’ın kolunu tutarak onu hareketsiz kılmıştı.
   
 
“Off…”
 
“Off…”
Line 244: Line 245:
 
“Özür dilerim, ama bütün dövüş sanatlarında ustalaştım. Basit hamlelerine karşı koymak bir bebeğin kolunu bükmek kadar kolay.”
 
“Özür dilerim, ama bütün dövüş sanatlarında ustalaştım. Basit hamlelerine karşı koymak bir bebeğin kolunu bükmek kadar kolay.”
   
Mogi'nin elindeki mutfak bıçağı yere düşüp gürültü yaptı.
+
Mogi-san’ın elindeki mutfak bıçağı yere düşüp gürültü yaptı.
   
Silahsız, Mogi mutfak bıçağına hayretler içerisinde baktı.
+
Silahsız, Mogi-san mutfak bıçağına hayretler içerisinde baktı.
   
“...bir bebeğin kolunu bükmek kadar kolay mı…?” Mogi acı içinde fısıldadı, gözleri hala bıçağın
+
“...bir bebeğin kolunu bükmek kadar kolay mı…?” Mogi-san ıstırap içinde fısıldadı, gözleri hala bıçağın
 
üzerindeydi.
 
üzerindeydi.
   
 
“.......hıhıhı”
 
“.......hıhıhı”
   
Ama buna rağmen, acı çekiyor olması gerekiyorken, Mogi gülümsedi.
+
Ama buna rağmen, acı çekiyor olması gerekiyorken, Mogi-san gülümsedi.
   
 
“Komik olan ne?”
 
“Komik olan ne?”
Line 267: Line 268:
   
 
“Tabi ki de komik!! Ne de olsa, sen benim kolumu tutmayı bir bebeğin kolunu bükmeye benzettin! Tüm insanların
 
“Tabi ki de komik!! Ne de olsa, sen benim kolumu tutmayı bir bebeğin kolunu bükmeye benzettin! Tüm insanların
arasında, sen! Sen, Aya Otonaşi, bunu söyledin! Muhteşem! Kesinlikle MUHTEŞEM!”
+
arasında, sen! Sen, Aya Otonashi, bunu söyledin! Muhteşem! Kesinlikle MUHTEŞEM!”
   
 
“Neyi bu kadar komik bulduğunu hala anlamış değilim.”
 
“Neyi bu kadar komik bulduğunu hala anlamış değilim.”
Line 284: Line 285:
 
“...doğru.”
 
“...doğru.”
   
“O dövüş sanatların hepsinde ustalaştığını biliyorum Aya Otonaşi! Bana kendin söyledin! Sen neden… sen neden
+
“O dövüş sanatların hepsinde ustalaştığını biliyorum Aya Otonashi! Bana kendin söyledin! Sen neden… sen neden
beni alt ettiğini düşünüyorsun ki? Bu saçmalık değil mi? Bunu fark etmediğimi mi düşündün? Ne kadar da utandırıcı!
+
beni altettiğini düşünüyorsun ki? Bu saçmalık değil mi? Bunu fark etmediğimi mi düşündün? Ne kadar da utandırıcı!
 
Utandırıcı, değil mi? Dinle… senin kadar geçmişe geri döndüm, biliyor musun? Seni çok iyi tanıyorum! Beni zararsız
 
Utandırıcı, değil mi? Dinle… senin kadar geçmişe geri döndüm, biliyor musun? Seni çok iyi tanıyorum! Beni zararsız
 
hale getirdin. Kolumu tutuyorsun. Ee sonra—?
 
hale getirdin. Kolumu tutuyorsun. Ee sonra—?
   
Mogi tekrar ciddileşti ve sakin bir sesle konuşmaya başladı.
+
Mogi-san tekrar ciddileşti ve sakin bir sesle konuşmaya başladı.
   
 
“<u>Şimdi bana ne yapacaksın</u>?”
 
“<u>Şimdi bana ne yapacaksın</u>?”
Line 297: Line 298:
 
Maria cevap vermedi.
 
Maria cevap vermedi.
   
“Ah seni hassas, hassas Otonaşi. Beni öldüremeyen sen. Bana işkence yapamayan sen. Vücudumun tek bir kemiğini bile kıramayan sen. Öylesine zayıf bir bebeğin kolunu büküp şiddeti reddedecek kadar zarif kalabiliyor musun? Hayır. Yapamıyorsun. Tabi ki de yapamıyorsun.”
+
“Ah seni hassas, hassas Otonashi-san. Beni öldüremeyen sen. Bana işkence yapamayan sen. Vücudumun tek bir kemiğini bile kıramayan sen. Öylesine zayıf bir bebeğin kolunu büküp şiddeti reddedecek kadar zarif kalabiliyor musun? Hayır. Yapamıyorsun. Tabi ki de yapamıyorsun.”
   
 
Anladım. Maria’nın kaybetmeye devam etmesinin ana sebebi buydu.
 
Anladım. Maria’nın kaybetmeye devam etmesinin ana sebebi buydu.
   
Tek seçeneğin şiddet olduğu anda, Maria hiçbir şey yapamazdı. Ve Mogi bunun farkındaydı.
+
Tek seçeneğin şiddet olduğu anda, Maria hiçbir şey yapamazdı. Ve Mogi-san bunun farkındaydı.
   
 
“Bir kere olsun düşün. Bütün bu zaman boyunca seni öldürüp ‘reddetme’ fırsatım olduğunun farkına varmadın mı? Sadece bir baş ağrısı olmana rağmen niye bundan sakındığımı biliyor musun? Bir kere, beni o kazadan kurtaracak kadar naziksin! Ama bununla kalmıyor. Benim sahip olduğumu öğrenip bana karşı ilk defa kaybettiğinde fark ettim.”
 
“Bir kere olsun düşün. Bütün bu zaman boyunca seni öldürüp ‘reddetme’ fırsatım olduğunun farkına varmadın mı? Sadece bir baş ağrısı olmana rağmen niye bundan sakındığımı biliyor musun? Bir kere, beni o kazadan kurtaracak kadar naziksin! Ama bununla kalmıyor. Benim sahip olduğumu öğrenip bana karşı ilk defa kaybettiğinde fark ettim.”
Line 307: Line 308:
 
Maria dişlerini sıktı.
 
Maria dişlerini sıktı.
   
“Sen benim düşmanım olmaya—<u>layık bile değilsin</u>.”
+
“Sen benim düşmanım olmaya—<u>laik bile değilsin</u>.”
   
 
Uzun zaman önce, Daiya bana ''kahramanın'', ''transfer öğrencisine'' göre daha az bilgiye sahip olduğunu ve bu yüzden dezavantajda olduğunu söylemişti.
 
Uzun zaman önce, Daiya bana ''kahramanın'', ''transfer öğrencisine'' göre daha az bilgiye sahip olduğunu ve bu yüzden dezavantajda olduğunu söylemişti.
   
Ama {{Furigana|kahraman|Kasumi Mogi}} {{Furigana|transfer öğrencisinden|Aya Otonaşi}} daha fazla bilgiye sahipti.
+
Ama {{Furigana|kahraman|Kasumi Mogi}} {{Furigana|transfer öğrencisinden|Aya Otonashi}} daha fazla bilgiye sahipti.
   
“Bu düzen yetti artık,” dedi Mogi, abartılı bir sıkılmış ses tonuyla. “...Ama önceki seferlerin aksine, Kazuki şu an burada.”
+
“Bu düzen yetti artık,” dedi Mogi-san, abartılı bir sıkılmış ses tonuyla. “...Ama önceki seferlerin aksine, Kazuki şu an burada.”
   
 
“Yani evet. Öyleyse yeni bir şey denesek mi?”
 
“Yani evet. Öyleyse yeni bir şey denesek mi?”
   
Mogi mutfak bıçağının sapına tekme attı. Bıçak kanlı zeminin üzerinde dönerek ilerledi ve ayaklarımın yanında durdu.
+
Mogi-san mutfak bıçağının sapına tekme attı. Bıçak kanlı zeminin üzerinde dönerek ilerledi ve ayaklarımın yanında durdu.
   
“Al onu yerden Kazu.”
+
“Al onu yerden Kazu-kun.”
   
 
Neyi yerden alayim? Mutfak bıçağını mı?
 
Neyi yerden alayim? Mutfak bıçağını mı?
Line 325: Line 326:
 
Tekrar mutfak bıçağına baktım.
 
Tekrar mutfak bıçağına baktım.
   
Şimdi üzerinde daha da fazla kan vardı. Koyu, yakut kırmızısı bir parıltı saçıyordu.
+
Şimdi üzerinde daha da fazla kan vardı. Derin, yakut kırmızı bir parıltı saçıyordu.
   
“Hey, Kazu? Beni seviyor musun? Eğer öyleyse—”
+
“Hey, Kazu-kun? Beni seviyor musun? Eğer öyleyse—”
   
 
Başımı kaldırıp onun dudaklarına baktım.
 
Başımı kaldırıp onun dudaklarına baktım.
Line 343: Line 344:
 
“Mogi, sen çıldırdın mı?! Kazuki’yi sevmiyor musun?! Neden öyle bir şey yapmak istersin ki?!”
 
“Mogi, sen çıldırdın mı?! Kazuki’yi sevmiyor musun?! Neden öyle bir şey yapmak istersin ki?!”
   
“Haklısın. Onu seviyorum! Ama aynen bu sebepten onun ölmesini istiyorum. Acı çekmemin suçlusunun Kazu olduğunu söylememiş miydim? Bu yüzden, onu gözümün önünden uzaklaştırmak istiyorum. En mantıklı sonuç o değil mi?” dedi Mogi, düşünce dizisi tamamen sıradanmış gibi. “İlk başta, sence niye Kazu'nun geleceğini bildiğim halde, yeminizi yuttum? Doğrusu, benim de düzgün bir amacım var! Karar verdim—onu öldürme kararı,” gözünün kenarından bana bakarak bu sözleri söyledi. “Kazu’yu öldürerek onu ‘reddedebilirim’. Gözümün önünden uzaklaşmış olacak. Eğer olursa, artık acı çekmeyeceğime eminim. Burada sonsuza dek kalabilirim.”
+
“Haklısın. Onu seviyorum! Ama aynen bu sebepten onun ölmesini istiyorum. Istırap çekmemin suçlusu Kazu-kun olduğunu söylememiş miydim? Bu yüzden, onu gözümün önünden uzaklaştırmak istiyorum. En mantıklı sonuç o değil mi?” dedi Mogi-san, düşünce dizisi tamamen sıradanmış gibi. “İlk başta, sence niye Kazu-kun’un geleceğini bildiğim halde, yeminizi yuttum? Doğrusu, benim de düzgün bir amacım var! Karar verdim—onu öldürme kararı,” gözünün kenarından bana bakarak bu sözleri söyledi. “Kazu-kun’u öldürerek onu ‘reddedebilirim’. Gözümün önünden uzaklaşmış olacak. Eğer olursa, artık ıstırap çekmeyeceğime eminim. Burada sonsuza dek kalabilirim.”
   
 
“Mogi, o saçmalık da neyin nesi—agh! Ah—”
 
“Mogi, o saçmalık da neyin nesi—agh! Ah—”
Line 358: Line 359:
   
 
Maria sol tarafından çıkan nesneye baktı. Dişlerini sıkarak, tereddüt etmeden yabancı cismi çıkarttı. Tekrar
 
Maria sol tarafından çıkan nesneye baktı. Dişlerini sıkarak, tereddüt etmeden yabancı cismi çıkarttı. Tekrar
ağrı içerisinde inledi. Mogi'ye kaşlarını çatarak, çıkarttığı cismi kenara attı.
+
ağrı içerisinde inledi. Mogi-san’a kaşlarını çatarak, çıkarttığı cismi kenara attı.
   
Yerde yuvarlanan nesneye baktım. Katlanan türden bir bıçaktı.
+
Yerde yuvarlanan nesneye baktım. Katlanan bıçaktı.
   
“Gardını düşürdün. Her dövüş sanat türünde ustalaşmış olabilirsin, ama hala ani saldıralara karşı
+
“Kendini açık bıraktın. Her dövüş sanat türünde ustalaşmış olabilirsin, ama hala ani saldıralara karşı
 
açıksın. Bu ucuz bıçak erkeklere karşı hiç etkili değil, ama senin ince vücudun için yeter de artar, değil mi? Özür
 
açıksın. Bu ucuz bıçak erkeklere karşı hiç etkili değil, ama senin ince vücudun için yeter de artar, değil mi? Özür
 
dilerim, ama bu dünyada ne kadar çalışırsan çalış, bünyen her zaman aynı kalır!”
 
dilerim, ama bu dünyada ne kadar çalışırsan çalış, bünyen her zaman aynı kalır!”
Line 370: Line 371:
 
“Bende çok şey yaşadım, biliyor musun? O yüzden yanımda onu taşımanın daha iyi olabileceğini düşündüm. O bıçak her zaman üzerimde saklıdır.”
 
“Bende çok şey yaşadım, biliyor musun? O yüzden yanımda onu taşımanın daha iyi olabileceğini düşündüm. O bıçak her zaman üzerimde saklıdır.”
   
Mogi yanıma yürüdü. Eğilip yerdeki mutfak bıçağını aldı.
+
Mogi-san yanıma yürüdü. Eğilip yerdeki mutfak bıçağını aldı.
   
 
“Aa—”
 
“Aa—”
   
Eğlirken tamamen savunmasız olmasına rağmen, küçük bir ses çıkartmaktan öte hiçbir şey<!--”Fazla bir şey” de olabilirdi heralde..--> yapamadım. Hareket edemiyordum; adeta donakalmıştım. Ağaç gibi orada dikilmek dışında hiçbir şey yapamıyordum.
+
Eğlirken tamamen savunmasız olmasına rağmen, küçük bir ses çıkartmaktan öte hiçbir şey<!--”Fazla bir şey” de olabilirdi heralde..--> yapamadım. Hareket edemiyordum; adeta donakalmıştım. Ağaç gibi orada dikilmekten dışında hiçbir şey yapamıyordum.
   
 
Vücudum geride kalmıştı. Zihnim gözlerimin önündeki olan biteni kabul edemediği için donakalmıştı.
 
Vücudum geride kalmıştı. Zihnim gözlerimin önündeki olan biteni kabul edemediği için donakalmıştı.
   
“Dememiş miydim, Aya Otonaşi? Zaten kaybolacak olan insanlar önemli değil.”
+
“Dememiş miydim, Aya Otonashi? Zaten kaybolacak olan insanlar önemli değil.”
   
Mogi, Maria’nın üstüne oturdu ve mutfak bıçağını kaldırdı.
+
Mogi-san Maria’nın üstüne oturdu ve mutfak bıçağını kaldırdı.
   
 
Tereddüt etmeden bıçağı aşağı indirdi. Tekrar tekrar. Tekrar tekrar. Maria’nın nefes alış verişi kesilene
 
Tereddüt etmeden bıçağı aşağı indirdi. Tekrar tekrar. Tekrar tekrar. Maria’nın nefes alış verişi kesilene
Line 387: Line 388:
 
Bütün süreç boyunca, Maria tek bir ses bile çıkarmadı.
 
Bütün süreç boyunca, Maria tek bir ses bile çıkarmadı.
   
“Bokun etrafında uçuşan sinekler gibi sadece gözüme batmakla yetinseydin, canını bağışlardım. Ama hayır, Kazu'ma asılmak zorundaydın!” Mogi sızlanıp ayağa kalktı.
+
“Bokun etrafında uçuşan sinekler gibi sadece gözüme batmakla yetinseydin, canını bağışlardım. Ama hayır, Kazu-
  +
kun’uma asılmak zorundaydın!” Mogi-san sızlanıp ayağa kalktı.
   
 
Maria artık hareket etmiyordu.
 
Maria artık hareket etmiyordu.
   
Mogi, Maria’yı tekrar tekrar bıçaklamak için kullandığı mutfak bıçağına baktı. Ardından, bıçağı ayağımın
+
Mogi-san Maria’yı tekrar tekrar bıçaklamak için kullandığı mutfak bıçağına baktı. Ardından, bıçağı ayağımın
 
yanına attı.
 
yanına attı.
   
Line 397: Line 399:
 
baktım.
 
baktım.
   
“Pekala, sıra sende, Kazu.”
+
“Pekala, sıra sende, Kazu-kun.”
   
 
Eğilip isteksizce mutfak bıçağına uzandım. Üzerindeki kanın sümüksü hissini alınca elimi hemen geri çektim.
 
Eğilip isteksizce mutfak bıçağına uzandım. Üzerindeki kanın sümüksü hissini alınca elimi hemen geri çektim.
Line 406: Line 408:
 
Bu bıçakla kesinlikle hiçbir şey yapamazdım.
 
Bu bıçakla kesinlikle hiçbir şey yapamazdım.
   
“Ne yapıyorsun Kazu? Hadi… bana bıçağı ver!”
+
“Ne yapıyorsun Kazu-kun? Hadi… bana bıçağı ver!”
   
 
Hayır, sırf ben değildim. Bu bıçakla kimse bir şey yapamazdı.
 
Hayır, sırf ben değildim. Bu bıçakla kimse bir şey yapamazdı.
Line 412: Line 414:
 
Bu demek olur ki—
 
Bu demek olur ki—
   
“...<u>Sana bunları yaptıran kimdi, Mogi?</u>”
+
“...<u>Sana bunları yaptıran kimdi, Mogi-san?</u>”
   
  +
Mogi-san da bu mezalimleri işleyememeliydi<!--Vahşet veya gaddarlık da olabilir.. Türkçe’yi o kadar iyi
Mogi de bu gaddar eylemleri gerçekleştiremezdi. Bunları tek başına yapmış olamazdı.
 
  +
bilmiyorum, vahşet bir şey bu ama.. hmm…-->. Bunu tek başına yapmış olamazdı.
   
 
Tabi eğer biri onu kendi çıkarları için kullanmadıysa.
 
Tabi eğer biri onu kendi çıkarları için kullanmadıysa.
Line 421: Line 424:
   
 
“...Neyden bahsediyorsun sen? Bana bunları yaptıran biri olduğunu mu ima etmeye çalışıyorsun? Kafan doğru
 
“...Neyden bahsediyorsun sen? Bana bunları yaptıran biri olduğunu mu ima etmeye çalışıyorsun? Kafan doğru
çalışıyor mu Kazu? Bu imkansız!”
+
çalışıyor mu Kazu-kun? Bu imkansız!”
   
“Ama ben sana âşık oldum.”
+
“Ama ben sana aşık oldum.”
   
 
“.....Nereye varmaya çalışıyorsun?”
 
“.....Nereye varmaya çalışıyorsun?”
   
“20,000 tekrar yaşadıktan sonra bile, kenara sıkıştırıldıktan sonra bile, böyle bir şeyi asla yapmazsın Mogi-
+
“20,000 tekrar yaşadıktan sonra bile, kenara sıkıştırıldıktan sonra bile, böyle bir şey asla yapmazsın Mogi-
 
san!”
 
san!”
   
Bir anlığına Mogi sözlerimden oldukça etkilenmiş gibi gözüktü, ama ardından bana kaşlarını çatıp cevap
+
Bir anlığına Mogi-san sözlerimden oldukça etkilenmiş gibi gözüktü, ama ardından bana kaşlarını çatıp cevap
 
verdi. “...Anladım. Demek duygularıma oynayarak seni bağışlamamı istiyorsun, he? Hayal kırıklığına uğradım. Senin hiç bu kadar korkak olacağını düşünmemiştim. Demek gerçekten benim için ölmek istemiyorsun, he?”
 
verdi. “...Anladım. Demek duygularıma oynayarak seni bağışlamamı istiyorsun, he? Hayal kırıklığına uğradım. Senin hiç bu kadar korkak olacağını düşünmemiştim. Demek gerçekten benim için ölmek istemiyorsun, he?”
   
 
İstememin imkanı yoktu. Ölmek istemiyordum, ve ölümümün onun kurtuluşu olacağına da inanmıyordum.
 
İstememin imkanı yoktu. Ölmek istemiyordum, ve ölümümün onun kurtuluşu olacağına da inanmıyordum.
   
“.......Kazu, sence cinayet kayıtsız şartsız tabu mu?”<!--Yasak da kullanılabilir, ama tabu tercih ettim.
+
“.......Kazu-kun, sence cinayet kayıtsız şartsız tabu mu?”<!--Yasak da kullanılabilir, ama tabu tercih ettim.
 
Kayıtsız şartsız ise.. kesin gibi bir şey kullanılabilir herhalde.-->
 
Kayıtsız şartsız ise.. kesin gibi bir şey kullanılabilir herhalde.-->
   
Line 448: Line 451:
 
“Anlıyor musun? Bu kutudan kaçarsan beni öldürmüş olursun. Yalan söylediğimi mi düşünüyorsun? Kutuyu korumak adına saçma sapan mazeret uydurduğumu mu düşünüyorsun? Uydurmuyorum! Biraz düşünürsen anlarsın! Yani, sence neden dileğim geriye dönmekti?”
 
“Anlıyor musun? Bu kutudan kaçarsan beni öldürmüş olursun. Yalan söylediğimi mi düşünüyorsun? Kutuyu korumak adına saçma sapan mazeret uydurduğumu mu düşünüyorsun? Uydurmuyorum! Biraz düşünürsen anlarsın! Yani, sence neden dileğim geriye dönmekti?”
   
Biri neden zamanın akışını tersine çevirmek ister? Belki bir felaket olduğu için…?
+
Biri neden zamanın akışını tersine çevirmek ister? Çünkü belki bir felaket olmuştu…?
   
“O kamyon tarafından neden sürekli ezildiğimi hiç merak etmedin mi? Ama kabul etmeliyim, benim için Aya Otonaşi’nin kendini feda ettiği zamanlar da vardı… ah, bu arada, senin de kendini feda ettiğin zamanlar vardı. Ama çoğunlukla ölen kişi bendim, değil mi?”
+
“O kamyon tarafından neden sürekli ezildiğimi hiç merak etmedin mi? Ama kabul etmeliyim, benim için Aya Otonashi’nin kendini feda ettiği zamanlar da vardı… ah, bu arada, sen de kendini feda ettiğin zamanlar da vardı. Ama çoğunlukla ölen kişi bendim, değil mi?”
   
 
“Ah—”
 
“Ah—”
Line 458: Line 461:
 
Sonunda mantıklı bir açıklama buldum.
 
Sonunda mantıklı bir açıklama buldum.
   
Mogi neden Reddeden Sınıf’ı sonlandırmıyordu?
+
Mogi-san neden Reddeden Sınıf’ı sonlandırmıyordu?
   
O trafik kazası Redden Sınıf içerisinde kaçınılmaz bir fenomendi. Biri, genellikle Mogi, bu kazaya kurban oluyordu. Nedenini bilmiyorum, ama daima oluyordu.
+
O trafik kazası Redden Sınıf içerisinde kaçınılmaz bir fenomendi. Biri, genellikle Mogi-san, bu kazaya kurban oluyordu. Nedenini bilmiyorum, ama daima oluyordu.
   
 
‘Bence—bir şey bir kere oldu mu, bir daha geri alınamaz.’
 
‘Bence—bir şey bir kere oldu mu, bir daha geri alınamaz.’
Line 472: Line 475:
 
—sevdiğim kızı öldürmek anlamına mı geliyordu?
 
—sevdiğim kızı öldürmek anlamına mı geliyordu?
   
Sağır edici bir çınlama<!--Ses efektlerini nasıl söyleyebileceğimi bilmiyorum. S.O.S. !!! Bu notlardan son zamanlarda mı karşıma daha fazla çıkmaya başladı yoksa en başından beri vardı da bazılarını göremedim mi ? "????"--> duydum. İlk başta sesi
+
Sağır bir çınlama<!--Ses efektlerini nasıl söyleyebileceğimi bilmiyorum. S.O.S. !!!--> duydum. İlk başta sesi
 
tanıyamamıştım, ama sonra bıçağın yere düştüğünü fark ettim.
 
tanıyamamıştım, ama sonra bıçağın yere düştüğünü fark ettim.
   
 
“Bana bıcağı bile veremiyor musun? Ne kadar acınası…”
 
“Bana bıcağı bile veremiyor musun? Ne kadar acınası…”
   
Mogi bana doğru yürüdü. Mutfak bıçağını yerden aldı.
+
Mogi-san bana doğru yürüdü. Mutfak bıçağını yerden aldı.
   
 
Şimdi beni muhtemelen öldürecekti.
 
Şimdi beni muhtemelen öldürecekti.
   
Bunca günahı işlediği için, ancak devam ederek kendini haklı çıkartabilirdi. Eğer yapmazsa, o vicdan azabının
+
Bunca günah işlediği için, ancak devam ederek kendini haklı çıkartabilirdi. Eğer yapmazsa, o vicdan azabının
 
altında gömülürdü. O artık kontrolünü kaybetmişti, o yüzden deliye dönüp beni öldürecekti.
 
altında gömülürdü. O artık kontrolünü kaybetmişti, o yüzden deliye dönüp beni öldürecekti.
   
Line 492: Line 495:
 
Bıçağı tutarak kollarını etrafımda doladı. Kollarını boynumun arkasında kesiştirdi ve bıçağı boynuma, şahdamarıma değdirdi.
 
Bıçağı tutarak kollarını etrafımda doladı. Kollarını boynumun arkasında kesiştirdi ve bıçağı boynuma, şahdamarıma değdirdi.
   
Mogi, yüzünü benimkine yaklaştırdı ve ağzını açtı.
+
Mogi-san’ın yüzünü benimkine yaklaştırdı ve ağzını açtı.
   
 
“Lütfen, gözlerini kapalı tut.”
 
“Lütfen, gözlerini kapalı tut.”
   
  +
Emredildiğim gibi yaptım.
Emrettiği gibi gözlerimi kapattım.
 
   
   
Line 510: Line 513:
 
Bunu—affedemezdim.
 
Bunu—affedemezdim.
   
“Biliyor musun, bu seni ilk defa öpüşüm değil. Ama hep bu kadar sakar olduğum için özür dilerim.”
+
“Biliyor musun, bu seni ilk defa öpüşüm değil. Ama hep bu kadar sakar olduğu için özür dilerim.”
   
 
Bunu affedemezdim. Yani, ne hakkında konuştuğunu bile hatırlayamıyordum. Ve eminim bu tekrarı da
 
Bunu affedemezdim. Yani, ne hakkında konuştuğunu bile hatırlayamıyordum. Ve eminim bu tekrarı da
 
hatırlamayacaktım.
 
hatırlamayacaktım.
   
“Elveda, Kazu. Seni sevmiştim!”
+
“Elveda, Kazu-kun. Seni sevmiştim!”
   
Mogi gerçekten kimselerle paylaşamayacağı anılarla memnun muydu? Yani, yalnızlığa ne kadar alışık olduğunu
+
Mogi-san gerçekten kimselerle paylaşamayacağı anılarla memnun muydu? Yani, ıssızlığa ne kadar alıştığını
 
düşününce, memnun olabilirdi.
 
düşününce, memnun olabilirdi.
   
Line 523: Line 526:
 
Boyunumun yanından keskin bir acı hissettim.
 
Boyunumun yanından keskin bir acı hissettim.
   
Mogi'nin ricasına ihanet edip gözlerimi açtım.
+
Mogi-san’ın ricasına ihanet edip gözlerimi açtım.
   
Mogi bu duruma üzülmüştü, ama gözlerini zamanında başka tarafa çevirememişti. Aa, sonunda gözlerimiz doğru düzgün
+
Mogi-san bu duruma üzülmüştü, ama zamanında gözlerini ayıramamıştı. Aa, sonunda gözlerimiz doğru düzgün
 
buluşmuştu.
 
buluşmuştu.
   
Line 545: Line 548:
 
“Seni değil—günlük hayattan bu kadar ayrı olan Reddeden Sınıf’ı asla affedemem!”
 
“Seni değil—günlük hayattan bu kadar ayrı olan Reddeden Sınıf’ı asla affedemem!”
   
Onun bileğini daha sıkı tuttum. Onun narin eli benimki tarafından hareketsiz bırakılmıştı. Gözlerim bir anlığına
+
Onun bileğini daha sıkı tuttum. Onun narin eli benimki tarafından hareketsiz kalmıştı. Gözlerim bir anlığına
 
karardı. Boyun yaram ölümcül olabilirdi.
 
karardı. Boyun yaram ölümcül olabilirdi.
   
Line 562: Line 565:
 
O ağlıyordu.
 
O ağlıyordu.
   
Dıştan bakınca, her zamanki gibi ifadesizdi. O gözyaşı dökmemişti. Doğrudan ona baktım. Hemen gözlerini<!--bakış?--> kaçırdı. Onun ince ve narin bacakları bu süreç boyunca titremişti. Kendi hislerini algılayamıyordu, ne de olsa uzun
+
Yüzeyinde, her zamanki gibi ifadesizdi. O gözyaşı dökmemişti. Doğrudan ona baktım. Hemen gözlerini<!--bakış?--
  +
> kaçırdı. Onun ince ve narin bacakları bu süreç boyunca titremişti. Kendi hislerini algılayamıyordu, ne de olsa uzun
 
zaman önce bütün ifadelerini kaybetmişti. Ağladığının farkına bile varamıyordu. Gözyaşları artık akmıyordu, çünkü
 
zaman önce bütün ifadelerini kaybetmişti. Ağladığının farkına bile varamıyordu. Gözyaşları artık akmıyordu, çünkü
 
muhtemelen uzun zaman önce kurumuşlardı.
 
muhtemelen uzun zaman önce kurumuşlardı.
Line 578: Line 582:
 
“Seni ıssızlığa terk etmeyi katiyen reddediyorum!” diye haykırdım.
 
“Seni ıssızlığa terk etmeyi katiyen reddediyorum!” diye haykırdım.
   
Belki sadece hayal ettim, ama Mogi bir anlığına rahatladığı hissine kapıldım.
+
Belki sadece hayal ettim, ama Mogi-san bir anlığına rahatladığı hissine kapıldım.
   
 
Ama buna rağmen…!
 
Ama buna rağmen…!
Line 584: Line 588:
 
“Ah—”
 
“Ah—”
   
Gözlerim tamamen karardı. Yanağıma gelen bir darbe sayesinde kısa süreliğine görebilme kabiliyetim dönmüştü. Manzara değişmişti. Mogi'nin kanlar içerisinde kalmış terlikleri gözlerimin önündeydi. Ellerim artık onun bileğini tutmuyordu; öylece güçsüz bir şekilde <u>yerde duruyorlardı</u>.
+
Gözlerim tamamen karardı. Yanağıma gelen bir darbe sayesinde kısa süreliğine görebilme kabiliyetim dönmüştü. Manzara değişmişti. Mogi-san’ın kanlar içerisinde kalmış terlikleri gözlerimin önündeydi. Ellerim artık onun bileğini tutmuyordu; öylece güçsüz bir şekilde <u>yerde duruyorlardı</u>.
   
 
Bana daha fazla bir şey yaptığından değildi. Sadece kendi kendime yığılmıştım.<!--Çökmek belki? Ama daha önce yığılmayı kullandığımı biliyorum, gerçi durumlar çok farklı ama..-->
 
Bana daha fazla bir şey yaptığından değildi. Sadece kendi kendime yığılmıştım.<!--Çökmek belki? Ama daha önce yığılmayı kullandığımı biliyorum, gerçi durumlar çok farklı ama..-->
Line 605: Line 609:
 
Onun terlikleri kımıldadı. Birinin kanı suratıma sıçradı. Mutfak bıçağından ışık gözlerime yansımıştı.—ah, kullanmayı düşünüyordu.
 
Onun terlikleri kımıldadı. Birinin kanı suratıma sıçradı. Mutfak bıçağından ışık gözlerime yansımıştı.—ah, kullanmayı düşünüyordu.
   
“Artık gerçekten de elveda, Kazu.”
+
“Artık gerçekten de elveda, Kazu-kun.”
   
 
Çömelip nazikçe sırtımı okşadı.
 
Çömelip nazikçe sırtımı okşadı.
Line 616: Line 620:
   
 
—kendi vücuduna sapladı.
 
—kendi vücuduna sapladı.
 
 
 
 
<noinclude>
 
{| border="1" cellpadding="5" cellspacing="0" style="margin: 1em 1em 1em 0; background: #f9f9f9; border: 1px #aaaaaa solid; padding: 0.2em; border-collapse: collapse;"
 
|-
 
| Geri Git - [[Utsuro_no_Hako - Türkçe:1. Cilt 27755. Defa(2)|27,755. Defa]]
 
| Geri Dön - [[Utsuro no Hako to Zero no Maria (Türkçe)|Ana Sayfa (Main Page)]]
 
| Devam Et - [[Utsuro_no_Hako - Türkçe:1. Cilt 27755. Defa (4)|27,755. Defa]]
 
|-
 
|}
 
</noinclude>
 

Please note that all contributions to Baka-Tsuki are considered to be released under the TLG Translation Common Agreement v.0.4.1 (see Baka-Tsuki:Copyrights for details). If you do not want your writing to be edited mercilessly and redistributed at will, then do not submit it here.
You are also promising us that you wrote this yourself, or copied it from a public domain or similar free resource. Do not submit copyrighted work without permission!

To protect the wiki against automated edit spam, we kindly ask you to solve the following CAPTCHA:

Cancel Editing help (opens in new window)

Template used on this page: